Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

EPİCTETOS'U OKURKEN

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 1177

EPİKTETOS (MS.55-135), bundan neredeyse 2000 yıl önce yaşamış eski Yunanlı bir filozoftur. Kendisi kölelikten azatlanmış ve topal bir filozof. Ayağını zevk için topal eden de yine efendisi. Ama bugün ne efendisinin esamesi okunuyor ne de o dönemin hükümdarları. "Köle" ve " Topal" filozof EPİKTETOS yaşamını sürdürüyor bugün de ve belki nice bin yıl sürdürecek. İnsanlara sabırlı olmayı, yazgıya boyun eğmeyi, doğaya uymayı, kendisine güven duygusuyla mutluluğa erişmeyi öngörür. Ahlakı yüceltip görgü kurallarını öğretir. Acıların kaynağını hırslarda ve aşırı isteklerde bulur. Tam bir Pollyanna iyimserliğini savunur. Ruh ve istenç(irade) eğitimine büyük ağırlık verir. Herkesin, başkaları gibi değil, önce kendisi gibi olmasını öğütler. EPİKTETOS' un 2000 yıl önceki tesbit ve önerilerinin sadece yaşadığı döneme değil insanoğlu yaşadığı müddetçe geçerli olacağına inanıyorum. Bakalım neler söylemiş: " Başıma geleni her şeye üstün tutarım. Çünkü Tanrı'nın benim için istediği şeyin, benim istediğimden daha iyi olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla ona bağlanıyorum, onun ardı sıra gidiyorum, isteklerimi, davranışlarımı, istencimi, korkularımı ona bağlıyorum. Kısaca Tanrı ne isterse öyle yapıyorum. "Kalabalığa incir ve fındık atarlar. Çocuklar kapışmak için birbirlerine girerler. Yaşlılar hiç aldırış etmezler. Valilikler dağıtılır, işte çocuklara uygun olan bir iş. Mahkeme başkanlıkları, konsüllükler, onlar da çocuklara özgüdür. Bunlar benim için incir ve fındık gibidir. Rastgele elbisemin üzerine düşerse alır ve yerim. Bunların değeri işte bu kadardır. Ama onları yerden almak için eğilmem ve hiç kimseyi itmem." "Kültürsüzlerin önünde derin ve önemli sorunlar açılırsa sus. Çünkü henüz sindirmediğini açıklamada büyük tehlike vardır. Bir gün bir kimse çıkar da senin hiçbir şey bilmediğini ileri sürerse ve sen öfkelenmezsen o zaman filozof olmaya başladığını anla. Çünkü koyunlar ne kadar yem yemiş olduklarını çobanlarına gidip göstermezler, ama yedikleri yemi iyice sindirdikten sonra süt ve yem yaparlar. Sen de bilgisizlere özlü düşünceler sayıp dökme. iyice sindirmişsen bunları davranışlarınla göster." "Anımsa ki uzun ya da kısa bir piyeste rejisörün sana verdiği rolü oynayacak bir aktörsün. Senin bir dilenci rolü oynamanı istiyorsa elinden geldiği kadar iyi oynaman gerekir. Bir topal, bir prens ya da ayaktakımından birinin rolünü oynamanı isterse yine başka türlü davranacak değilsin!" " Dünya bir konaktır ve yaşam bir şölenden başka biryey değildir. Unutma ki, yaşamda bir şölende imişsin gibi davranman gerekir. Bir yemek tabağı sana kadar geldi mi? Elini kibarca uzatarak ölçü ile parça al. Önünden kaldırıyorlar mı? İlle almak isteme. Daha önüne gelmedi mi? İsteklerin uzaklara gitmesin, tabağın kendi yanına gelmesini bekle. Çocuklarına, karına, işlere, yüceliklere, mala karşı da böyle davran. O zaman Tanrıların bile sofrasına bulur edilirsin. Sana verileni almazsan, iter ve küçük görürsen; o zaman yalnız Tanrıların konuğu değil, eşiti olur ve onlarla birlikte hüküm sürersin!" "Başaklar niye sürer? Yetişmek ve sonra yetişince biçilmek için değil mi? Çünkü onları kutlu şeyler gibi sapları üzerinde bırakmazlar. Başakların duyguları olsaydı biçilmemek dileğinde buluncaklarını sanıyor musun? Elbette hayır. Tersine biçilmemeyi bir yıkım sayacaklardı. İnsanlar için de bu böyledir. Ölmemek insanlar için bir yıkımdır. Başak için sararıp olgunlaşmamak ve biçilmemek ne ise ademoğlu için de ölmemek odur." Biraz fazla mı iyimser ne EPİKTETOS? Ama bazı görüşlerinin bugün halen geçerlí olmadığını kim iddia edebilir ki?

Yazarın Diğer Yazıları