Celal Bozkurt / Köşemden

Anlamıyoruz anlaşılamıyoruz'da !.!.!

Celal Bozkurt / Köşemden

  • 947

    
   Bu günkü yazıma iki önemli zat tan bahsederek başlayacağım.
   EİNSTEİN’ in karısına şu soruyu sormuşlar. “ Bayan, Einstein Kocanızın keşfettiği Teoriyi anlayabiliyor musunuz? ” Hanımefendi biraz düşündükten sonra cevap verir. ‘’Hayır ama Daha mühim bir varlığı EİNSTEİN’ i anlayabiliyorum.’’
   Meşhur Fransız romancısı BALZAC çok obur biriydi. Arkadaşlarından biri onu lokantanın birinde görür. Balzac’ın önünde kocaman bir tavuk vardır.  Arkadaşı merakla sorar ‘’Bu tavuğun hepsini tek başına yemeyeceksin herhalde’’  BALZAC sakince cevap verir. ‘’Hayır bezelye yemeği gelecek onu bekliyorum ‘’.!
   Bu iki hikayeyi hatırlayınca bugünkü sosyoloji-ekonomi-kültür-din-siyaset.!  Aklınıza ne gelirse soruların cevapları ve çözümleri karşımıza çıkıyor 
   Şimdi bu iki karakter arasındaki farka bakalım. Biri her ne kadar karmaşık işler yapsa da anlaşılabiliyor ve destekleniyor. Diğeri ise hayal dünyasını basitçe kağıda döküyor, ama ANLAŞILAMIYOR.!
   Aradaki farkın ‘’ağırlığını’’ her insan iki dakika düşünse fark eder. 
   İnsanların küçük bir bölümü her ne kadar içinde bulunduğu düzenden ve kültüründen etkilense de ’’ metanet ve olgunluklarından dolayı kendilerini anlayabilen dostları bulmaya çalışırlar. Aslında tüm çaba bunun içindir. Ve bunu o kadar kibarca yaparlar ki, metanet ve sükunet içinde nedamet getirerek tabii ki BEKLEYEREK.
   Büyük bir kısmı ise metanet edep anlamını bilmeden istediklerini alabilmek için türlü alavere dalavere içinde rezilliklerde başrol oynarlar. Ve herkesin kendilerini anlamasını beklerler bu ne kadar anlamsız saçma ve acınası bir durum değil mi?
   Size bir hikaye daha anlatmak istiyorum. 
   Bir gün padişah iki tane köle satın alır. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişliydi nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri oldukça çirkin, dişleri çürümüş ağzı kokuyordu. Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini, fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat çirkin köle arkadaşına toz kondurmadı onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köleye arkadaşı hakkında kötü bir söz söyletemedi.!
   Bu arada ikinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı. Onu övücü sözler söyledi.
   “Sıhhatler olsun ne kadar zarif ve latif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne olurdu.” dedi Ve onu da diğer köle gibi Sınamak istedi.!
   Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı.
   Sohbetlerinde, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah Temiz yüzlüyü susturdu:
  “Yeter artık ikinizin de özünü, aslını anladım. Onun ağzı kokuyor, senin ise için KOKMUŞ. Bundan sonra sen o doğru sözlü ve güzel huylu kölenin emrindesin haydi git.” dedi.
   DOSTLARIM;
   Demem o ki Edep-Saygı, sükunet, dürüstlüğü sabrı ilke edinmiş insanları çıkarlarınıza, siyasi görüşünüze, dininize ters düşse bile kendinizden uzaklaştırmayın. Lütfen bunu yapmayın!  Bunun sonucu sizi anlayabilen insanlar sarsın etrafınızı.! Onlar ki hep gülümseme sunsunlar size. Bir gün o insanlardan birinin kapısını ÇALMAYA yüzünüz olsun .!
   Bugünde böyle olsun.  Ama her şey gönlünüzce olsun.
SEVGİYLE  KALIN..!!!

                                                                                                              
 

Yazarın Diğer Yazıları