
TÜRKİYEDE SAVAŞ MUHABİRLİĞİ VE EKSİKLİKLER
ATİLLA DUYAR
- 924
Türk medyası Körfez Savaşı ve Bosna Savaşı’ndan bu yana bulunduğu coğrafyada yaşanan savaşlara ve çatışmalara yoğun ilgi göstermiş, daha önceki yıllara oranla daha fazla sayıda haberci sıcak gelişmelerin yaşandığı çatışma ve kriz bölgelerinde görev yapmıştır.
Çok sayıda haberci Filistin, Afganistan, Azerbaycan gibi kritik bölgelerde görev yapmıştır. Bu yıllarda savaş gazeteciliğinin önemi giderek artmıştır. Böylelikle savaş gazeteciliği bir uzmanlık alanı olarak kendini göstermeye başlamış, savaş bölgelerinde yetişen gazetecilerin tecrübeleri ve gözlemleri önem kazanmıştır.
Bu açılardan 1990’lı yıllar ülkemizde savaş gazeteciliğinin gelişiminde önemli rol oynamıştır.. Pratikte psikolojik ve fiziksel açılardan ve haberciliğin işlevselliğinin uygulanması bakımından diğer gazetecilik alanlarından çok daha fazla zorluk içerir. Çünkü habere ulaşmak, savaş gazetecisi için çok daha fazla risklidir ve tecrübe gerektirir.
Bununla beraber savaş haberciliği şu anda RUSYA-UKRAYNA savaşında olduğu gibi bölgeden sadece ölü ve yaralı sayısını vermek, çatışmaların hangi noktalarda olduğunu bildirmek demek değildir. Ülkemizde 2000’li yıllarda bir kavram olarak pratikte atağa geçen savaş muhabirliği henüz maalesef kurumsallaşamamıştır. Bunun sebebi sıcak bölgelere gönderilen gazetecilerin çoğu zaman çok kısa süreler zarfında kritik noktalardan haber geçip ülkeye geri dönmesi ve medya kuruluşlarının bölgede savaş gazeteci yetiştirecek istihdamı ve ekonomik yeterliliğinin bulunmamasıdır. Savaş muhabirliği eğitimi Anadolu ajansı ve polis işbirliği ile yapılmakta ama dünya standartlarına bakıldığında süre ve kapsam olarak gerilerde kalmaktadır.
Bu arada Ülkemizde bu durum sadece büyük medya patronlarının yetkisinde olduğu için gelişme fırsatı bulamamıştır. Öte yandan gazetecilerin kendi ülkelerinde hakları ve güvenliği medya patronlarının insafına kalmışken, gazetecilerin savaş bölgelerinde yetiştirilmesi, haklarının ve güvenliklerinin dünya standartlarında olabilmesi bir lüks olarak da görülmektedir.
Ülkemizde savaş gazeteciliği halen çatışma anının haberleştirilmesi ya da kısa süreli haber istihdamı anlayışıyla yapılmaktadır. Bununla birlikte savaş bölgesinde gidecek olan gazetecilerin pek çoğuna hiçbir eğitim verilmemektedir. Hatta savaş bölgesine gönderilen gazeteci ve kameramanın tek güvenliği üzerinde “PRESS” yazan bir can yeleğinden ibarettir.
Savaş muhabirliğinin kurumsallaşması adına atılan bu önemli adımdan ne yazık ki savaş bölgelerine giden her gazeteci faydalanamamaktadır. Ülkemizdeki diğer haber ajanslarından sıcak bölgelere giden gazeteciler bu eğitimleri alamamakta çoğu zaman ilkyardım eğitimi bile olmayan kişiler savaş bölgesine gönderilmektedir. Oysa ki bu durum Batı’da çok farklıdır. Çoğu gazeteciye yapılan savaş sigortası, savaş haberciliği eğitiminin hemen hemen her medya kurumunda uygulanması, gazetecinin güvenliğinin ve haklarının geniş çerçevede garantide olması, yüksek maaş gibi pek çok detay, Batı’da savaş gazeteciliğinin ülkemizden daha çok ciddiye alındığının bir göstergesidir.
Bununla beraber Ortadoğu’daki sıcak gelişmelerle birlikte Suriye’de UKRAYNA da meydana gelen iç savaşta ülkemiz ve dünya medyası savaş haberciliği açısından başarısız olmuştur. Suriye ile ilgili birkaç yıl öncesine kadar “Suriyeli muhalifler, Özgür Suriye Ordusu, IŞİD, PYD” gibi oluşum ve grupları hiç kimse bilmiyordu.
UKRAYNA da ise ne ayrılıkçılar ne de bölgesel savunma halk milisleri biliniyordu.
Öte yandan kimi siyasi çevrelere hizmet eden medya kuruluşları bölgeye gönderdikleri savaş muhabirlerinin üzerinden yalan haber yapmaktan geri kalmamışlardır. Bu durumu UKRAYNA da çok sık görmekteyiz.
Sadece medyaya yansıyan ve kamuoyunun öğrenebildiği yalan haber sayısı oldukça fazladır. Bu durumda da saygın diyebileceğimiz yerli ve yabancı pek çok medya kuruluşu sınıfta kalmıştır.
Sonuç olarak;
Özellikle medyamızın artık dünyadaki bu özel donanımlı savaş ve çatışma muhabirlerine acilen ihtiyacı vardır.
DEĞERLİ EMEKÇİ SAVAŞ MUHABİRİ ARKADAŞIM. GÖREVİN ORADA KAHRAMANLIK YAPMAK DEĞİL,TARAFGİRLİKDEN KURTULARAK TOPLUMUMUZU AN BE AN AYDINLATMAKTIR. SENİN CAN GÜVENLİĞİN HERŞEYDEN ÖNEMLİDİR.