ATİLLA DUYAR

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ VE ÖNEMİ

ATİLLA DUYAR

  • 843

Literatürde güncel kullanımı “İş Sağlığı ve Güvenliği” olan kavram, gelişim süreci içerisinde kapsam ve içerik olarak değişikliğe uğramıştır. Ekonomik hayatın içerisinde emek unsurunun rolünün artmasıyla birlikte öncelik işyeri sağlığı ve güvenliğinden işçi sağlığı ve güvenliğine doğru kaymıştır. Ancak iş, hem çalışanların hem de işyerinin korunması ve gözetilmesi ile sağlıklı ve güvenilir bir formatta gerçekleştirilebilir. Bu kapsamda, gerek işyeri sağlığı ve güvenliği gerekse de işçi sağlığı ve güvenliği kavramı değişerek yerini daha geniş bir anlamı olan “İş Sağlığı ve Güvenliği” kavramına bırakmıştır. Bu bölümde, kavramın gelişim süreci, tarihsel perspektifte ele alınacak; sonrasında günümüzde gelinen noktada etkileşim içerisinde olduğu çevreler hakkında bilgiler verilerek durum analizi gerçekleştirilecektir.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
İnsanoğlu, var olduğu günden bugüne kadar çalışmak zorunda kalmıştır. İnsanlar binlerce yıl öncesinde olduğu gibi bugün de çalışma esnasında iş kazaları ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Geçmişte savaş sonucu görülen ölüm rakamları, günümüzde çalışma hayatında gerçekleşen iş kazaları sonucunda görülebilmektedir. Gelinen noktada, çalışma esnasında hayatını kaybeden insan sayısı, savaşarak hayatını kaybeden insan sayısından fazladır. İş kazası sonucu ölen insan sayısının alkol ve uyuşturucu kullanımından ölen insan sayısını geçtiği görülmektedir. Savaş dönemlerinde dünyada yaklaşık 650 bin insan hayatını kaybederken günümüzde iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybeden insan sayısının 3 milyona ulaştığı bilinmektedir.

İnsanların en temel haklarından birisi de sağlık hakkıdır. İnsanların hayatlarını yüksek refah şartlarında yaşayabilmeleri, temel sağlık imkânlarının sosyal devlet tarafından gerçekleştirilmesine bağlıdır. İnsanlar, hayatlarının büyük bölümünü çalışma ortamında geçirmektedir. Bu nedenle çalışma ortamındaki tehlikeler ve çalışanların güvenliklerinin sağlanması sosyal devletin sağlık güvencesi kapsamına girmektedir. Burada bir diğer paydaş olan işverenlerin rolleri ortaya çıkmaktadır. Devlet ve işverenler, iş yerlerindeki sağlıksız ve güvensiz koşulları düzenleme ve denetleme rolünü gerçekleştirdiği takdirde, bireylerin sağlık ve güven içerisinde çalışmalarını sağlayacağı bir ortam doğacaktır. Bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri, bireylerin çalışma hayatındaki sağlık ve güvenlik hakkını gözeten en önemli uygulamalardır.2
Geniş anlamda iş sağlığı; “tüm mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını sürdürmek, çalışanların çalışma koşullarından kaynaklanan risklerden korunmasını sağlamak, sağlıklarının bozulmasını önlemek, kendilerine uygun işlere yerleştirmek ve işin insana ve insanın işe uyumunu sağlamak” olarak tanımlanmaktadır.3
TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN GELİŞİM SEYRİ
Uluslararası düzeyde yaşandığı gibi ülkemizde de işçi sağlığı ve iş güvenliğinin tarihsel sürecinden bahsetmek gerekmektedir. Ülkemizde yaşanan gelişmeler, dünya ile benzer aşamalardan geçmiştir. Fakat ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği sorunsalına ait gelişmelerin büyük bir kısmı sanayi devrimi sonrası yaşanmıştır. Sanayileşme süreci tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de iş sağlığı ve güvenliği sorunlarını ortaya çıkarmıştır.
anlamda faaliyetlerine büyük darbe indirmiştir. Dokuma tezgâhları kapatılmaya başlanmış, ithalata dayalı bir ekonomik sistem uygulanmıştır.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN STRATEJİK ÇEVRESİ
İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri; işçi, işveren ve devlet açısından birçok farklı dinamiği içerisinde bulundurmaktadır. Tarihsel süreçte yaşanan ekonomik, sosyal ve teknolojik değişkenler, çalışma 

hayatına yeni tehlikeleri sokmaktadır. Bu değişkenler, şüphesiz üretim unsurlarının işleyişini kolaylaştırmakta diğer taraftan da çalışma hayatına yeni dinamikler kazandırmaktadır. Bu değişkenleri etkileyen unsurların başında küreselleşme süreci gelmektedir. Küreselleşme, temelinde gücünü teknolojik gelişmelerden almaktadır. Bu süreç, en fazla çalışma hayatı dinamiklerini değişkenliğe uğratmaktadır. Bunun nedenleri arasında bireylerin ihtiyaçlarının değişmesi, çalışma hayatına bakış açılarının değişmesi, sendikaya tutumlarının değişmesi ve teknolojik işlerin artması gibi unsurlar gelmektedir.

SONUÇ  OLARAK;
Teknolojinin çalışma hayatında daha sık kullanılması ile üretimin içerisinde veya hizmet alanında insan ve makine unsuru daha sık karşılaşmaktadır. İnsan unsuru makinenin verimliliğine katkı sağlar iken, makine faktörü de insanın verimliliğini arttırmaktadır. İşletmeler için burada insan-makine ilişkisini ele alan ergonomi bilimi devreye girmektedir. Günümüzde hangi sektörde faaliyet gösterirse göstersin işletmelerin üretim unsurları açısından görmezden gelemeyecekleri tek husus ergonomik faktörlerdir. Ergonomik yenilikler hem çalışanın verimliliğini arttırır iken hem de makinaların verimine katkı sağlamaktadır.
Çalışanlar gün geçtikçe artan teknolojik yenilikler ve bu yeniliklerin getirdiği bilgi kaynakları ile uğraşmaktadır. Çalışanların iş yükleri gün geçtikçe artmakta ve çalışanlar daha fazla baskı altına girmektedir. Adaptasyon sıkıntısı yaşayan çalışanlar, yüksek rekabetin hüküm sürdüğü iş kollarında kendilerini daha huzursuz hissetmektedirler. Bu tip çalışanlar, iş sözleşmelerinin feshedilmesi korkusu yaşadıklarından dolayı daha uzun saatlerle çalışmayı kabul etmektedirler. Bu durum beraberinde işçi açısından bazı iş sağlığı ve güvenliği risklerini beraberinde getirmektedir. Bu bireylerin yorgunluk, hâlsizlik ve dikkatsizlik gibi nedenlerden dolayı iş kazalarına uğrama sıklıkları artmaktadır. İşletmeler iş yerinde verimliliği arttırmak için ergonomik düzenlemeleri uyguladıklarında iş sağlığı ve güvenliği açısından daha sağlıklı ve güvenli bir ortam ortaya çıkmaktadır. Bu düzenlemeler çalışanların üzerinde var olan stresi azaltarak motivasyonlarının arttırılmasında önemli rol oynamaktadır. Ergonomi, hem emek-makina verimliliğini arttırmakta hem de olası iş kazası ve meslek hastalıklarını önceden önleme imkânı sunmaktadır. Buna ek olarak da emeğin sağlık sorunlarından dolayı iş yerinde devamsızlık olasılığını düşürdüğü görülmektedir.
Teknolojik gelişmeler ışığında işletmelerde yaşanan yenilikler çalışma hayatının bütün faktörlerinin verimliliklerini artırmaktadır. 
Makine ve insan unsurunun veriminin artması doğrudan işletmenin gelirini arttırmakta, dolaylı olarak da ülke ekonomisine katkı sağmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki verimlilik artışını sağlayabilmek için yapılan tüm teknolojik yenilik ve değişiklikler iş ortamında tehlikeleri ve riskleri de beraberinde getirmektedir. İş gücünün bu tehlike ve risklere karşı bilgilendirilmesi işverenin sorumluluğundadır. Bu yeni gelişen tehlikelere karşı güvenlik önlemlerinin alınması da gerekmektedir. Bilgilendirmelerin yapılmaması ve sağlık-güvenlik önlemlerine dikkat edilmemesi işletmeleri maliyeti çok yüksek iş kazaları ile karşı karşıya bırakacaktır. Bu durumun önüne geçilebilmesi için verimlilik artışı sağlama amacı gözetilirken iş sağlığı ve güvenliği gereksinimlerinin görmezden gelinmemesi gerekmektedir.
Yoksa  ÖZELLİKLE  son  yıllarda  önemsenmeyen  ama  önemsenirmiş  gibi  yapılan ülkemizde  büyük  can  kayıpları  ve  üretim  kayıpları  yaşanmaya  devam  edilecektir.
 

Yazarın Diğer Yazıları