Afi Can

Hakikat Sahnesinde Oyuncular ve Evrakları

Afi Can

  • 79

Dünya bir sahne ve bizler oyuncuları. Kimileri başrolde, kimileri figüran. Ama herkesin elinde bir evrak var, bir belge, bir imza, bir aldatmaca. Evrakta sahtecilik mi dediniz? Ah, işte tam orası sahnenin karanlık köşesi. Orası, insanın insanı kandırdığı, gerçeği büktüğü, hakikati paramparça ettiği bir alan. Evrakta sahtecilik, dolandırıcılıkla el ele verip hayatlarımızın dekorunu tasarlıyor.

Bir sözleşme, bir tapu, bir senet... Ellerinde bu belgelerle dolaşanlar, kimin masumiyetini çaldığını umursamaz. Çünkü mesele yalnızca para değildir. Para sadece bir araçtır; mesele güçtür, kontroldür, varoluşun karanlık tarafında dans etmektir. Sahte evrakın altına atılan her imza, gerçeğe vurulmuş bir balyoz gibidir. Her damga, hakikatin alnına yapıştırılmış bir küfür.

Sahtecilik bir sanat mıdır? Belki de öyledir. Sahte evrak düzenleyenlerin bazıları birer sanatçı edasında çalışır. Kâğıt üzerinde hayatlar kurar, yalanlara can verirler. Dolandırıcılar da bu sanat eserlerini sahneye koyar. Bir izleyici kitlesi yaratırlar: bankalar, noterler, kurbanlar... Hepsi tiyatronun birer parçasıdır.

Ama bu oyun serttir. Kimse sahne arkasını görmek istemez. Görmek isteyenler ise oyundan çıkarılır. Hızlı, acımasız, geri dönüşsüz bir şekilde... Çünkü bu düzenin içinde hakikate yer yoktur. Hakikati arayanlar ya zindanda ya mezarda bulur kendini.

Bir parça kağıdın nelere kadir olduğunu anlamak için sahte bir senetle iflas etmiş birine bakın. Ya da sahte bir tapuyla evinden olan bir aileye. Kâğıt burada sadece bir araçtır, ama öyle bir araçtır ki insanın onurunu, emeğini, hayatını yerle bir eder.

Sahtecilik dediğimiz şey, yalnızca bir suç değildir. Bu, sistemin ta kendisidir. İnsanların gözünün içine baka baka yalan söylemek, kağıtlara gerçeği öldüren mürekkep damlatmak ve bunu kurumsal bir düzenin içinde meşrulaştırmak... İşte asıl mesele burada başlar.

Kanunlar bu konuda ne yapar? Bir şey yapar mı? Adaletin terazisi, sahte evrakın ağırlığını ölçebilir mi? Hayır. Çünkü o terazi, çoktan sahte imzalarla kalibre edilmiştir.

Bir sahtecilik davası açılır. Avukatlar sahneye çıkar. Deliller tartışılır, yalanlar doğru gibi anlatılır. Mahkeme salonları bir tiyatro salonuna dönüşür. Yargıçlar seyirci, sanıklar ise baş aktör olur. Ama sonuç mu? Sonuç hep aynıdır. Gerçek kaybeder.

Kanunlar kurnazlar için bir kılıf, dürüstler için bir prangadır. Dolandırıcılar sistemin boşluklarını bir satranç oyuncusunun hamleleri gibi görür. Evrakta sahtecilik yapanlar, her hamlede bir piyonu kurban eder, sonunda şahı mat eder.

Sahte evrak yüzünden hayatı mahvolmuş bir insanın gözlerine baktınız mı? O gözlerde sadece kaybedilmiş bir dava yoktur. O gözlerde insanlığa duyulan güvensizliğin izi vardır. Çünkü sahtecilik yalnızca malınızı ya da paranızı çalmaz; güveninizi, inancınızı, hayata dair umudunuzu da beraberinde götürür.

Dolandırıcılar için bu bir oyun olabilir. Ama kurbanlar için bu, geri dönüşü olmayan bir yıkımdır. Bir evden atılmak, bir işten kovulmak ya da mahkeme salonlarında hakkını aramaya çalışmak... Bu insanlar için hayat bir kabusa dönüşür.

Sahtecilik ve dolandırıcılık, insan doğasının karanlık bir yüzüdür. Herkes bunu bilir ama kimse dile getirmez. Çünkü bu sistemin içinde bir şekilde herkes suç ortağıdır. Birisi yalan söyler, diğeri göz yumar. Birisi belgeyi düzenler, diğeri imzayı atar. Böylece zincir uzar gider.

Ama en acısı ne biliyor musunuz? Bu düzenin değişmeyecek olması. Çünkü evrakta sahtecilik, yalnızca bir suç değil, aynı zamanda bir ihtiyaçtır. İnsanların hırsları, açgözlülükleri ve vicdansızlıkları bu suçu besler.

Evrakta sahtecilik, dolandırıcılıkla birleştiğinde hayatlarımızın temelini sarsan bir depremdir. Ama bu depremi durdurmak mümkün mü? Belki. Ama önce herkesin aynaya bakması gerek. Kendi yüzündeki sahte maskeyi görmesi gerek.

Çünkü gerçek, sahte evraklarla öldürülse bile bir gün geri döner. Ama o güne kadar bu sahte düzenin içinde kaybolmaya devam edeceğiz. Bu sahnede herkes bir oyuncu, herkes bir kurban. Ve ne yazık ki, perde hiçbir zaman kapanmayacak.
 

Yazarın Diğer Yazıları