Afi Can

Firdevsi'nin Kaleminden Zamana Meydan Okuyan Evrensel Değerler

Afi Can

  • 310

Bin yıl öncesinin İran topraklarında, Firdevsi adlı bir bilge, destansı bir eser olan Şehname'yi kaleme alırken, belki de bilmiyordu ki, sözleri asırlar sonra dahi yankılanacak ve insanlığa ışık tutacak. Şehname, sadece İran'ın değil, tüm dünyanın ortak mirası olan evrensel değerleri barındıran bir hazine sandığıdır.
Firdevsi, "Dünya, bir handır, konup göçenlerle dolu" derken, hayatın geçiciliğini ve her şeyin faniliğini hatırlatır bizlere. Bu felsefi yaklaşım, günümüzün tüketim çılgınlığına karşı anlamlı bir duruş sergilememizi sağlar. "İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden de kötülük" sözü ise, adaletin ve ahlakın önemini vurgular. Bu basit ama derin anlam taşıyan söz, günümüzde de geçerliliğini koruyan evrensel bir kuraldır.
"Akıl, insanın en büyük hazinesidir" der Firdevsi. Bilgi çağında yaşadığımız bu dönemde, aklın ve bilginin önemi daha da artmıştır. Teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği günümüzde, bilgiye erişim kolaylaşmış olsa da, doğru bilgiye ulaşmak ve bu bilgiyi doğru şekilde kullanmak önemli bir sorumluluktur.
Sabrın ve cömertliğin önemini de vurgulayan Firdevsi, "Sabır, acıların en iyi ilacıdır" ve "Cömertlik, gönüllerin kapısını açar" sözleriyle insan ilişkilerinin temel taşlarını hatırlatır. Günümüzün hızlı ve stresli yaşamında, sabırlı olmak ve başkalarına karşı cömert davranmak, sağlıklı ve mutlu bir yaşamın anahtarlarıdır.
Firdevsi'nin sözleri, sadece geçmişe değil, geleceğe de ışık tutar. "Zalimlerin sonu hüsrandır" derken, adaletin er ya da geç yerini bulacağına olan inancını dile getirir. Bu umut dolu mesaj, günümüzde de adaletsizliğe karşı mücadele edenlere güç verir.
Firdevsi'nin Şehname'si, sadece bir edebi eser değil, aynı zamanda insanlık için bir rehberdir. Eserde yer alan evrensel değerler, zamanın ve mekanın ötesinde geçerliliğini korur. Bu değerler, bizlere daha iyi bir dünya inşa etmek için ilham verir.
Bugün, Firdevsi'nin sözlerini okuyup anlamak, geçmişimizle bağ kurmak ve geleceğimize yön vermek için önemli bir adımdır. Onun sözleri, bizlere insan olmanın anlamını hatırlatır ve daha iyi bir dünya için umut verir.
Yas Bayrakları ve Yok Sayılan Kararlar: Haniye'ye Saygı mı, İkiyüzlülük mü?
Geçtiğimiz günlerde elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Haniye'nin ardından ülkemiz yas bayraklarına büründü. Genç bir hayatın acımasızca son bulmasına hepimiz üzüldük. Ancak bu yasın, özellikle de sosyal medyada uygulanan yasaklar ve Anayasa Mahkemesi kararlarının görmezden gelinmesiyle birlikte, samimiyetsiz bir gösteriye dönüştüğünü düşünüyorum.
Instagram yasağı, toplumun önemli bir kesiminin haber alma ve kendini ifade etme özgürlüğünü kısıtlayan, antidemokratik bir uygulama. Anayasa Mahkemesi'nin bu yasağı defalarca iptal etmesine rağmen, kararın yok sayılması hukuk devletine vurulan ağır bir darbe. Haniye'nin yasını tutarken, bir yandan da temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasına göz yummak, ikiyüzlülüğün en acı örneği.
Yas bayrakları, toplumsal acıları paylaşmak ve birlik olma mesajı vermek için önemli bir sembol. Ancak bu sembolün, siyasi çıkarlar uğruna manipüle edilmesi ve toplumun bir kesimini susturmak için kullanılması kabul edilemez. Haniye'nin anısına gerçek saygı, onun da savunucusu olacağı temel hak ve özgürlüklere sahip çıkmakla gösterilir.
Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması, sadece hukukun üstünlüğü ilkesinin gereği değil, aynı zamanda Haniye gibi gençlerin geleceğine duyduğumuz sorumluluğun da bir ifadesi. Onun hayatını kaybetmesine neden olan sorunları çözmek, yasaklarla ve görmezden gelmekle değil, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı duyarak mümkündür.
Haniye'nin acısını yürekten paylaşıyor, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Ancak bu acıyı istismar edenlere, yas bayraklarını ikiyüzlülüklerine perde yapanlara da sesleniyorum: Haniye'ye gerçek saygı, onun değerlerine sahip çıkarak gösterilir.

Yazarın Diğer Yazıları