Afi Can

Belirsizlik, Kaos ve Umutsuzluk Üzerine

Afi Can

  • 56

Dünya, bir kumar masası gibi. Zar atılıyor, kartlar dağıtılıyor, ama kimin kazanacağı belli değil. Her şey bir belirsizlik içinde. Kaos, sokaklarda dolaşıyor; umutsuzluk ise insanların gözlerinde parlıyor.
Sabahları uyanmak, bir işkenceye dönüşmüş durumda. Alarmın sesi, bir çığlık gibi kulaklarda çınlıyor. Kahve, artık uyanmak için yeterli değil. Gün, başlamadan bitmiş gibi.
Televizyonu açıyorsun, haberler aynı: cinayetler, yolsuzluklar, savaşlar. Bir umut ışığı arıyorsun, ama bulamıyorsun. Siyasetçiler, yalanlarıyla halkı kandırıyor. Adalet, sadece bir kelime olmuş; anlamını yitirmiş.
Sokaklar, sessiz çığlıklarla dolu. İnsanlar, birbirine yabancılaşmış. Bir selam bile vermek, lüks olmuş. Herkes, kendi derdine düşmüş.
 

Gençler, gelecekten umutsuz. İşsizlik, hayallerini yıkmış. Eğitim, bir çıkış yolu olmaktan çıkmış. Diplomalar, duvar süsü olmuş.
Yaşlılar, geçmişin özlemiyle yaşıyor. "Eskiden her şey daha iyiydi" diyorlar. Ama geçmiş de pek parlak değildi. Sadece, bugünden daha az karanlıktı.
Çocuklar, oyun oynamayı unutmuş. Tabletler, telefonlar ellerinden düşmüyor. Sanal dünyada kaybolmuşlar. Gerçeklik, onlar için sadece bir kelime.
Doğa, insanın hırsına yenik düşmüş. Ormanlar kesilmiş, denizler kirletilmiş. Hayvanlar, yaşam alanlarını kaybetmiş. İnsan, kendi sonunu hazırlıyor.
Aşk, bir ticarete dönüşmüş. Duygular, parayla ölçülüyor. Romantizm, filmlerde kalmış. Gerçek hayatta, çıkar ilişkileri hüküm sürüyor.
Sanat, değerini yitirmiş. Yaratıcılık, kopyalanmış. Orijinallik, nadir bulunur olmuş. Herkes, birbirinin aynısı.
 

Müzik, ruhu beslemekten uzak. Sözler, anlamsız; melodiler, tekrardan ibaret. Bir zamanlar duyguları harekete geçiren notalar, şimdi sadece gürültü.
Kitaplar, raflarda tozlanıyor. Okuma alışkanlığı, geçmişte kalmış. Bilgiye ulaşmak kolay, ama öğrenmek zor. Herkes, her şeyi biliyor; ama aslında hiçbir şey bilmiyor.
İnanç, sorgulanır olmuş. Din, bir araç haline gelmiş. İnsanlar, manevi boşluk içinde. Bir kurtuluş arıyorlar, ama bulamıyorlar.
Toplum, ikiye bölünmüş. Biz ve onlar. Empati, yerini nefrete bırakmış. Birlik, sadece bir hayal.
Teknoloji, hayatı kolaylaştırmak yerine karmaşıklaştırmış. Sosyal medya, insanları bir araya getirmek yerine uzaklaştırmış. Gerçek iletişim, yerini sanal etkileşimlere bırakmış.
Ekonomi, sadece rakamlardan ibaret. İnsanlar, geçim derdinde. Zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuş. Adalet, terazisini kaybetmiş.
Eğitim sistemi, ezber üzerine kurulu. Yaratıcılık, köreltilmiş. Öğrenciler, sınav robotlarına dönüşmüş. Öğretmenler, sistemin çarkında sıkışmış.
 

Sağlık sistemi, hasta üzerine kurulu. Önleyici tedbirler yerine, semptomlar gideriliyor. İnsanlar, ilaçlara bağımlı hale gelmiş. Doğal yöntemler, göz ardı ediliyor.
Güvenlik, bir illüzyon. Polis, koruyucu olmaktan çıkmış. Hukuk, güçlüden yana. Adalet, sadece bir hayal.
Ulaşım, çileye dönüşmüş. Trafik, zaman hırsızı. Toplu taşıma, kalabalık ve yetersiz. Yollar, çukurlarla dolu.
Barınma, lüks haline gelmiş. Kira fiyatları, uçmuş. Ev sahibi olmak, hayal. İnsanlar, dört duvar arasında sıkışmış.
İş hayatı, kölelik düzenine dönmüş. Mesai saatleri, uzamış. Maaşlar, yetersiz. Çalışanlar, tükenmişlik sendromunda.
Tatil, sadece zenginlere özgü. Dinlenmek, lüks olmuş. İnsanlar, çalışmaktan yaşamayı unutmuş. Hayat, sadece bir koşuşturma.
Arkadaşlık, çıkar ilişkisine dönüşmüş. Gerçek dostluk, nadir bulunur olmuş. İnsanlar, yalnızlık içinde. Kalabalıklar içinde bile yalnız.
 

Aile bağları, zayıflamış. Birlikte geçirilen zaman, azalmış. Herkes, kendi dünyasında. Paylaşım, yerini bireyselliğe bırakmış.
Çevre, umursanmıyor. Atıklar, doğayı kirletiyor. Gelecek nesiller, tehlike altında. İnsan, kendi mezarını kazıyor.
Hayat, bir yarış haline gelmiş. Herkes, birbiriyle rekabet içinde. Başarı, mutluluğun önüne geçmiş. İnsanlar, ne için yaşadığını unutmuş.
Ve ben, tüm bu kaosun içinde, bir köşede oturmuş, olan biteni izliyorum. Bir sigara yakıyorum, dumanı gökyüzüne karışıyor. Bir yudum alıyorum içkimden, boğazımda yanma hissi. Ama en azından, hala hissedebiliyorum.
Belki de bu, yaşamın anlamı: hissetmek. Acıyı, sevinci, umutsuzluğu. Çünkü hissettiğin sürece, yaşıyorsun demektir. Ve yaşadığın sürece, umut vardır.
Belki de, bu belirsizlik içinde, bir anlam bulmak mümkün. Kaosun içinde, bir düzen yaratmak. Umutsuzluğun içinde, bir umut ışığı yakmak. Çünkü insan, en karanlık anlarda bile, ışığı arar.
Ve belki de, bu yazı, o ışığın bir yansımasıdır.

Sevgiyle kalın,sağlıcakla kalın… Keyifli haftalar dilerim.

 

Yazarın Diğer Yazıları