Prof. Dr. Nihat Aycan

Kalabalıkta yalnızlık

Prof. Dr. Nihat Aycan

  • 197

Yalnızlık edebiyattan sanata, Psikolojiden sosyolojiye, kısaca birçok bilim ve sanat alanın konusudur. Yalnızlığın bütün alanlarca bu denli merkeze alınmasının nedeni, insanın ruhsal sağlığı için yalnızlığa ihtiyaç duyması kadar, kişiliğini geliştirmesi bakımdan diğer insanlara kuracağı etkili iletişimin öneminden ileri gelir. Yalnızlığı kalabalıkta yalnızlık şeklinde ve 2024 Türkiye’si bakımından ele aldığımızda, kişilerarası etkili iletişim yönünden söz etmemiz gerekir. 

Yüzeysel iletişim ilişkilerin ötesine geçen etkili iletişim için ön şart diyalogun samimi şekilde gerçekleşmesidir. Samimi diyalog, kişilerin makul, mantıklı düşünüp düşüncelerini şüpheye yer vermeyecek biçimde açıkça ifade ederek iletişim konusunda derin bilgiye sahip olmasıyla gerçekleşir.

 Bu durumu 2024 Türkiye’si hakkında yapılmış anket sonucuna göre makro açıdan değerlendirmek için, söz konusu toplum yapısının dinamiklerini belirtmemiz gerekir. Nüfusumuzun büyük kısmını kentlerde yaşayanların oluşturduğu önceden beri bilinen gerektir. Bu sosyal gerçeklikle 2024 yılı düşünüldüğünde, kentleşmenin kalabalıkta yalnızlığa yol açmayacağı derinlemesine bir analiz yapmadan bile söylenebilir. 

Diğer etken, bir üniversitenin bazı bölümündeki öğrencileri üzerinde yapmış olduğum sanal ortam araştırmasına göre, öğrencilerin etkili iletişimden çok yüzeysel iletişimde bulundukları gerçeğidir. Bir başka etken, ülkemizin son birkaç yılda yaşadığı dış göç ile gerçekleşen yatay hareketliliktir. Daha başka etkenleri belirtmeye gerek kalmadan, sadece bunlar bile, çeşitli etki düzeyine göre kişilerarası ilişkileri etkili iletişimden çok yüzeysel iletişimi gerektirdiğini belirtir. 

Bahsettiğimiz ve daha ekleyebileceğimiz etkenler de etkili iletişimi engelleyeceği söylenebilir. Bütün bunların sonucunda kalabalıkta yalnızlık oluşur. Son olarak kalabalıkta yalnızlık, mekanik ve organik dayanışma bakımından değerlendirildiğinde benzer sonuca ulaşılır. Şöyle ki: toplumda nüfus artışı olmadan, toplum kent toplumu haline gelmeden ya da daha az nüfuslu bütün toplumsal birliktelikte mekanik dayanışma vardır. 

Kırsal toplumları yansıtan bu tür dayanışmada kişilerarası açık, samimi, içten ilişkiler kişiler arasındaki sosyal bağı güçlendirerek onların yalnızlığını önler. Nüfus kalabalıklaşıp kent toplumu haline geldikçe mekanik dayanışmadaki ilişkilerin yerini samimi olmayan resmi, yüzeysel ilişkiler alırken, mekanik dayanışma da yerini organik dayanışmaya bırakır. 

Böylece kişiler kalabalık içerisinde yalnızlaşır. Heideger’in yalnızlığı birlikte olmanın bir biçimi olarak tanımlandığı hatırlanırsa, 2025’in toplumumuzda kalabalık içerisinde yalnızlığın anormal olmadığı bir düzeyde kalması dileğimle okuyucuların yeni yılını kutlarım.  
 

Yazarın Diğer Yazıları