Prof. Dr. Nihat Aycan

Cumhuriyet'e Giden Yol

Prof. Dr. Nihat Aycan

  • 132

Cumhuriyetimizin 101. yılını kutlarken, daha nice yıllar Cumhuriyeti bayram havasında coşkuyla kutlamamamız ve Mustafa Kemal Atatürk’ün deyişi ile Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar kalması için; Cumhuriyet’e giden yolu her Türk vatandaşının çok iyi bilmesi, hatta bu da yetmez, öğrendiklerini çocuklarına aktarıp onlara da Cumhuriyet’e giden yolu öğretmesi gerekir. Bu sosyal gerçekliğe göre bizler de Cumhuriyetimize giden yolu kısaca tanıyalım.

Türkiye Cumhuriyetine giden yol, Osmanlı’nın son dönemine, onun tarihten silinmekte olduğu yıllara rastlar. İmparatorluk olarak Osmanlı sonunun geldiğini anlayan birçok vatansever gibi toplumun aydınları, Osmanlının kurtuluşu için tezler ileri sürmüştür. Bu tezler Türkçülük, Osmanlıcılık, İslamcılık şeklinde özetlenebilir. Benzer kaygıyı zamanın Harp Akademisi öğrencileri de duymakta, son sınıfa yaklaştıkça aralarındaki tartışmalar alevlenmektedir. İnönü’nün deyişiyle bu tartışmalar çok yoğun bir şekilde, rütbe gözetilmeksizin samimi bir ortamda gerçekleşir. İsmet İnönü bu öğrencilerin birbirilerini daha yakından tanıma ve düşüncelerindeki benzerliği fark etmelerinin ordudaki cephe görevleri sırasında, yani iş başında olduğunu belirtmiştir. Kendisinin de Mustafa Kemal’i Çanakkale Savaşında yakından tanıdığını, Filistin ve Kafkas Cephelerinde de görüşlerinin uyuştuğunun iyice farkına vardıklarını; bu yakınlaşmalarının milli mücadele ve sonrasında da artarak devam ettiğini, zaman zaman görüş ayrılıklarına düştüklerini, giderilemeyen görüş ayrılılarında ise görevini hemen bıraktığını bildirmiştir.

Mustafa Kemal rahatsızlanınca ziyaret etmek istediğinde, sen de hastasın diyerek kabul etmediği gibi, doktorunu İstanbul’dan İnönü’nün kalığı yere, Ankara’ya tedavisi için gönderdiğini belirtmiştir. Bilindiği gibi. I. Dünya Savaşında Osmanlının müttefikleri yenilince, Osmanlı bazı cephelerde zafer kazansa da yenik sayılıp toprakları işgal edilmeye başlanmış ve yok olma ile karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı’yı Ziya Gökalp’in temellendirdiği Türkçülük ideolojisiyle kurtarma, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Osmanlının bazı Paşalarıyla birlikte başlarken, bu kurtarma hareketiyle birlikte Cumhuriyete giden yol da birçok güçlüklere karşın başlamıştır. Cumhuriyete giden yolu başlatan ana etken, “Osmanlıyı yok oluşa götürenin tek yetkinin Padişah’ta toplanmasıdır”. Bu düşünce kurtuluşa katılan herkesin ortak görüşüdür. Kurtuluş, yönetimin tek kişiden alınıp meclise/kurula verilmesidir. Kurtuluşun kıvılcımı; Samsun’a çıksa da güvenlik nedeniyle burada fazla kalamayacağını anlayan hasta Mustafa Kemal’in yolda tedavi göre göre ve çok zorlu yolculuğu birkaç arkadaşıyla yapıp Havza’ya geçmesiyle atılmıştır.

Havza’da Mustafa Kemal önderliğinde toplanan heyetin yayınladığı ilk bildiri, bütün komutanlıklar ile idare amirliklerinin tüm yurtta işgale karşı protesto mitingleri düzenlenmeleri şeklindedir. Sonra yine maddi/manevi bin bir güçlükle dolu yolculukla Amasya’ya ulaşılır. Burada Kurtuluş Savaşı'nın “gerekçesi, amacı ve yöntemi” belirlenir ve ilk kez “İstanbul yönetimi yok sayılarak, millî egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilir”. Bahsetme, ülkenin tehlikede olduğu, kurtuluşun milli mücadele ile olacağı, bunun için de Erzurum, Sivas’ta kongreler düzenleneceği şeklindedir. Havza sonrası Amasya’da yayınlanan tamim ile milletin bağımsızlığını yine milletin azim kararının, (milli egemenlik) kurtaracağı kayıt altına alınmıştır. Amasya toplantısında civar illerden toplanan çeşitli meslekten delegelerle Sivas’ta bir Kongre yapılma kararı alınırken, “Misak-ı Milli” de yayınlanır. Oluşlardan haberi olan İstanbul yönetimi Mustafa Kemal’i derhal geriye, İstanbul’a çağırır. Mustafa Kemal ise bütün zorluklar ve İstanbul yönetiminin engellemelerine rağmen, Erzurum’a ulaşınca, bu kez de onun tüm görevlerine son verilir. Mustafa Kemal tüm görevlerinden istifa ettiğini, sade vatandaş olduğunu bildirmesi üzerine, İstanbul yönetimi Mustafa Kemal’i tutuklaması için Elazığ valisini görevlendirir.

Doğu vilayetleri komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın Mustafa Kemal’e katılması ve Mustafa Kemal’in Kılıç Ali Paşayı Elazığ valisi üzerine göndermesiyle vali tutuklamaktan vaz geçer. Vali ile şehre giren Mustafa Kemal’i halk alkışla karşılarken, Mustafa Kemal duvarlarda hain, asi, tehlikeli adam afişlerini görünce, Elazığ valisini sen kime hizmet ediyorsun diyerek sert bir dille uyarır. Kongreler oldukça güç ekonomik koşullar kadar, İstanbul yönetiminin de çıkardığı güçlüklere rağmen toplanıp; ülke bütündür, bölünemez, Osmanlı vatanı koruyamaz ise Kuvayı-ı Milliye’yi tek güç olarak tanımak esastır, manda kabul edilemez gibi önemli kararlar alır. Örneğin, Sivas Kongresi Ali Fuat Paşayı Batı Cephesi Komutanlığına atayarak kongre yürütme görevini de üstlenmiştir.

Sivas kongre sonrası yine lastikleri bile çok eskidiği için sık sık patlayan akaryakıtı da halk desteği ile sağlanan bir otomobil ile Mustafa Kemal ve arkadaşları çok güç koşullarla mücadele ederek milli mücadeleyi çok desteleyen Kayseri ve Kırşehir üzerinden Sivas’tan Ankara’ya ulaşır. Mustafa Kemal’in Ankara’yı seçme nedeni, Ankara’nın milli mücadeleyi çok destelemesi kadar, şehirde telgraf hattının bulunması ile 20. Kolordunun burada oluşu ve Batı Cephesi ile Mebussan Meclisine yakın olmasıdır. Daha Ankara’ya girişte kalabalık Seymenler ile karşılanan Mustafa Kemal ve arkadaşları, Ankara halkının katkısı, imece usulü ile yarısı yapılmış bir kamu binasını hemen bitirip Meclis binası yaparlar. Meclis kürsüsü arkasına şura (meclis) suresinin 114. Ayeti onların işleri şura iledir asılırken, kürsü üzerine de hâkimiyet milletindir yazısı yazdırılmıştır. İlk toplantı bir kahvehaneden alınan gaz lambasının sönük ışığı aydınlığında milletvekilleri birbirilerinin yüzlerini net seçemeden, çoğu kez de göremeden konuşmalarında yapılır. Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de sarıklı hocalar, üniformalı subaylar, aşiret ağaları ve kalpaklı gençlerden oluşan 115 milletvekilinin Hilafet ve Saltanatın, vatan ve milletin istikbalinden başka bir gaye takip etmeyeceğim vallahi yeminiyle açılır. Mustafa Kemal oy birliği ile Meclis Başkanı seçilir. Meclise verilen Büyük Millet Meclisinin üzerinde bir kuvvet olamayacağı, icra heyeti; hükümet ile yasama ve yargının, Meclisten seçilecek heyetlerden oluşturulacağı şeklindeki ilk önerge oy birliği ile kabul edilir. Milletvekilleri akşam yastıklarının altına tabanca koyarak istirahate çekilip sabah da Meclis çalışmasına katılmaktadır.

Meclis açıldıktan beş gün sonra Osmanlı Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa İstanbul’dan Ankara’ya gelerek Milli Mücadeleye katılırken, Şeyhülislam’dan fetva alan İstanbul yönetimi Otuz altı bölgede isyan çıkartır. İsyanlar bastırılırken, vatana ihanet kanunu çıkartılarak İnönü’yü bile yargılamaya kalkışacak kadar yetkili “İstiklal Mahkemeleri” kurulur.  Ankara Müftüsü de Şeyhülislam hakkında fetva çıkarır. I. İnönü zaferi sonrası itilaf devletleri Büyük Millet Meclisi hükümeti ile İstanbul Hükümetini de barış konferansına davet etmiş, Büyük Millet Meclisi hükümetinin şartlarını ağır bulan itilaf güçleri Yunan güçlerine saldırı emri verince, barış konferansı kesilmiştir.  II. İnönü zaferi, özellikle Mustafa Kemal’in olağanüstü yetkilerle kabul ettiği Büyük Taarruz zaferi sonrası Mudanya görüşmesine Büyük Millet Meclisi hükümetini güçlükle kabul eden itilaf güçlerinin kalıcı barış Lozan’a İstanbul yönetimini de çağırmalarını önlemek için Saltanat kaldırılarak Osmanlıya hukuken son verilmiştir. Saltanat ile Hilafet ayrılınca, siyasi yetki ile dini yetki de birbirinden ayrılmış; laikliğin temelleri atılmıştır. Mustafa Kemal’in diktatörlüğe özendiği, bunu Büyük Taarruz’ da başkomutanlığı tüm yetkileri meclisten kendi üzerine alarak gösterdiğini ileri süren Rauf bey, Fethi bey ve Refet bey; Mecliste 2.grubun çekirdeğini oluşturur.

Hilafet ve Saltanata çok şey borçlu olduklarını söyleyen Emin Bey ile bazı milletvekilleri de 2.gruba destek verince, Mecliste Mustafa Kemal karşısında 2.grup kurulmuş olur. Mustafa Kemal 2. Grubu etkisiz kılmak için hükmet buhranı yaratır. Buhran, Mustafa Kemal’in hükümeti kuramayacak olan 2.gruba hükümet kurma yetisi vermesi, onların da hükümeti kuramamasıyla ortaya çıkar. Mustafa Kemal bir yandan kendisi gibi düşünenlere hükümeti kurdururken, diğer yandan seçime giderek 2. Grup üyelerinin çoğunun meclise girmesini önler. Seçimde tekrar milletvekilliği kazanan 2. Gruptan Fethi bey ile İsmet İnönü ve kendisini desteleyen birkaç kişiyi Mustafa Kemal akşam yemeği için köşke davet eder. Onlara yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz der. Yemek sonrası İnönü’nün kendisiyle kalmasını isteyen Mustafa Kemal onunla Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların seçilme şeklini Anayasa maddesi olarak hazırlar. Anlaşılacağı gibi Mustafa Kemal dâhiyane bir tutum izleyerek, Cumhuriyete giden yolu sosyal koşulların durumuna göre adım adım gerçekleştirmiştir. Nice yıllarını kutlama dileğiyle Cumhuriyeti bizlere armağan eden Mustafa Kemal ve yakın arkadaşlarının ruhları şad olsun. Başka deyişle aynı üniversitede görev yapmaktan onur duyduğum meslektaşım Prof. Dr. Ali Akar’ın deyişiyle Türkiye Cumhuriyeti, ömürleri kalemle kılıç arasında geçen Türk milliyetçisi kurmay heyetinin, Osmanlı imparatorluğunun parçalanmış haritasından çıkardıkları modern bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti, 17. yüzyıldan beri artarak devam eden siyasi, coğrafi ve bilimsel alanlardaki gerilemenin durdurulduğu ileri bir uygarlık hamlesidir. Bunun için Cumhuriyet değerlidir ve bu yüzden Atatürk büyüktür. Ben de son söz olarak diyorum ki Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Türkiye              

Kaynaklar
Aycan, Nihat.(2006). Mustafa Kemal Atatürk’ün Başarısındaki Sırrın Sosyolojik Analizi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Özel sayı, 155-162.
Çiçek, Rami (Edit) (2024)T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 12.Sınıf, İzmir: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları İpekçi, Abdi.(2004). İnönü Atatürk’ü Anlatıyor, İstanbul: Dünya.
Özdamarlar, Metin.(2021). KEMAL 1881-1920 Yakın Tarihe Atılan İmza, Ankara: Sonsuz. 
Özdamarlar, Metin.(2021). KEMAL 1920 1923 Yakın Tarihe Atılan İmza, Ankara: Sonsuz. 
Şimşir, Bilal N.(2006). Atatürk ve Cumhuriyet, İstanbul: İleri. 
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/cumhurbaskani-mustafa-kemal-ataturkun-yurt-gezileri-1923-1938/
http://www.amasya.gov.tr
https://www.akademikkaynak.com/mustafa-kemal-pasanin-samsuna-cikisi-havza-ve-amasya-genelgeleri.html#:~:text=Mustafa%20Kemal%20Pa%C5%9Fa%2C%20Havza%20Genelgesini,millet%20egemenli%C4%9Fi%20%C3%B6n%20plana%20%C3%A7%C4%B1kar%C4%B1lm%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r.
 

Yazarın Diğer Yazıları