• Haberler
  • Güncel
  • 'YATAĞAN TERMİK SANTRALİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR.'

'YATAĞAN TERMİK SANTRALİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR.'

CHP Muğla Milletvekili Aday Adayı Uzm. Dr. Mehmet Dikmen, uzun yıllar bölgenin en önemli sorunlarından biri olan ve özelleştirilmesi son derece yanlış bulunan Yatağan Termik Santrali ile ilgili çarpıcı bir tespitte bulundu:

  • 887

 CHP Muğla Milletvekili Aday Adayı Uzm. Dr. Yıllardır halk sağlığı konusunda yarattığı sorun nedeniyle bölgenin gündeminden düşmeyen Yatağan Termik Santrali ile ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Dikmen; “Özelleştirilen yatağan Termik Santrali filtre sorunu derhal masaya yatırılmalı, gerekirse yeniden kanun düzenlemesi ile halk sağlığı göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.

“Bir sağlık uzmanı olarak görev verildiği takdirde Ege’nin incisi Muğla’mızın güzel ilçesi Yatağan’da faaliyet gösteren ancak halk sağlığını ciddi manada tehdit eden Termik Santralinin kapanması için elimizden geleni ardımıza koymayacağız” diyen Uzm. Dr. Mehmet Dikmen, 28. Dönem Milletvekilliği için aday adaylığına başvuru yaptıktan sonra bölgenin kronik sorunlarına değinerek, çözüm önerilerini sıraladı ve genel merkezin takdiri ve Muğlalıların teveccühleriyle seçilmesi halinde TBMM’nde bu sorunların takipçisi olacağına vurgu yaptı.
CHP Muğla Milletvekili Aday Adayı Uzm. Dr. Mehmet Dikmen Yatağan Termik Santrali ile ilgili açıklamasına şöyle devam etti:
“Önce insan diyorsak CHP iktidarında Yatağan Termik Santrali kapanacak, artık insanlar kanserden ölmeyecekler. 
Yıllarca sağlık uzmanı olarak bölge halkına hizmet ettim. Yatağan Termik Santrali kaynaklı hastalığa yakalanan Muğlalı, özellikle de Yatağanlı hemşehrilerimizin sağlığına kavuşması için uğraş verdim. Ancak her yaştan hemşehrimiz, her yıl hava kirliliğine bağlı nedenlerden hastalanarak sağlık kuruluşlarına geliyor. Oysa her insanımız sağlıklı bir yaşamı fazlasıyla hak ediyor. 
Her ne kadar bu tür tesisler bölge ve ülke ekonomisi için, insanlarımızın istihdam edilerek ekmeğini kazanması için önem taşıyorsa da bu tür tesisler ya günün teknolojik koşullarına uygun hale getirilmeli, ya da insan sağlığı ön planda tutularak tamamen kapatılarak insanlarımıza farklı istihdam alanları yaratılmalıdır.”
“MUĞLA’DA KORUNAN DOĞA ALANLARININ KORUMA DERECESİ DÜŞÜRÜLEMEZ”
“Muğlalı hemşehrilerimiz çok iyi hatırlayacaklar. Kent, dört bir tarafı yeşilin her rengine bürünmüş, denize en uzun kıyısı bulunması hesabıyla da deniz-kum-güneş turizminin yanı sıra tarihi ve kültürel dokusuyla da sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın gözbebeği bir şehirken; bir yandan gelişigüzel oluşturulan maden sahaları, bir yandan bünyesindeki üç ayrı termik santrali, her yıl irili ufaklı meydana gelen ancak 2 yıl önce büyük bir felakete dönüşen orman yangınları yüzünden Muğla, sahip olduğu bu unvanı kaybetme noktasına gelmiştir. 
Ne yazık ki Muğlalılar olarak bizler ve her yıl yaz aylarında bölgemize gelen milyonlarca turist, tabiat ve doğal güzellikleriyle bilinen Muğla’yı arar hale gelmiştir. Günün teknolojik koşullarından uzak yapılan madencilik ve termik santrali için kömür çıkarma işlemleri bu kentin doğasını tahrip etmiş, etmeye de devam etmektedir.
Buna bir ‘dur’ demek gerekiyor. Aksi durumda bölgedeki tüm turizm tesisleri gelecek yıllarda ağırlayacak yerli ve yabancı konuk bulamayacaklar. Çünkü doğası tamamen kirlenmiş bir şehirde kimse tatil yapmak istemez. Doğal olarak bu durum, bölge ve ülke ekonomisine ciddi zararlar verecektir.
Dahası, korumayı bıraktığımız doğal alanlar yok edildiğinde iklim koşulları da değişecek, mevsimler kendi koşullarından farklı bir hale dönüşerek yaşanması güç bir kent haline gelecektir.”
“KAZANCIMIZI, SAĞLIĞIMIZI DÜZELTMEK İÇİN HARCAMAMALIYIZ”
Özellikle Yatağan’da ikamet eden yurttaşlarımızın daha çocuk yaşta kanser başta olmak üzere birçok hastalığa yakalandığına dikkat çeken Dikmen; “Daha okula başlamamış çocukların akciğer hastalığına yakalanması, nefes problemi yaşaması, ilerleyen yaşlarda kazancını da yeniden sağlığına kavuşması için harcadığını biliyoruz. Böyle bir yaşam Muğlalıların kaderi olamaz. 
Ülkeyi yönetenler rant için kendi insanının geleceğini yok etmemeli, aksine onların sağlıklı ve huzur için yaşamalarını kolaylaştırıcı yöntemler geliştirmelidir. 
Muğla’mız termik santrallerine, kömür ocaklarına mahkûm bir ekonomisi olmayan, sahip olduğu yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle, verimli topraklarında tarımın her çeşidini yapabilecek üreticiye sahip bir şehirdir. Geleceğimizin teminatı gençlerimizi, asgari ücretle sezonluk işlere mahkum etmek yerine kendi köylerinde kalarak tarım ve hayvancılık yapmalarını; yaratacakları ekonomi ile hem kendi geçimlerini sağlamaları, hem de ülke ekonomisine katkı vermeleri öncelikli politikamız olmalıdır. Kırsaldan kentlere göçü de önleyerek hem şehirlerdeki kalabalık yaşamları önlemek hem de üretimden kopmamak için bunu yapmamız gerekiyor.
İstatistiklere bakıldığında genel bütçeye yıllık sağladığı katkının % 10’nunu bile alamayan Muğla’nın TBMM’nde hakkını savunacak, yereldeki yöneticilerle birlikte üretilecek projelerle kentin her alanda gelişmesini sağlamak adına aday adayı olduğumu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Muğlalı Ankara’da yalnız olmayacak.”
 

Bakmadan Geçme