• Haberler
  • Güncel
  • TZOB'DAN 2016 YILI TARIM DEĞERLENDİRMESİ VE 2017 YILI BEKLENTİLERİ...

TZOB'DAN 2016 YILI TARIM DEĞERLENDİRMESİ VE 2017 YILI BEKLENTİLERİ...

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracatın yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156 milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalatın ise yüzde 1,5 azalmayla 10 milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indiğini açıkladı.

  • 688

TZOB’dan 2016 yılı tarım değerlendirmesi ve 2017 yılı beklentileri - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: - “2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracat yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156 milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalat ise yüzde 1,5 azalmayla 10 milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indi” - “Üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkı bir türlü kapatılamamaktadır” - “2016 yılında da tüketicimiz, üretici fiyatlarının çok üzerinde bir bedelle ürün alabilmiş, istediği miktarda ürün tüketememiştir” - “Yem ve gübrede 2016 yılında KDV’nin sıfırlanması çiftçimiz açısından memnuniyet verici bir gelişme olmuştur” - “Üreticiyi tarlada tutmak istiyorsak bu sorunu çözmeliyiz” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracatın yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156 milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalatın ise yüzde 1,5 azalmayla 10 milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indiğini açıkladı. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda 2016 yılını değerlendirerek, 2017 yılı beklentilerini açıkladı. TZOB Genel Merkezi'nde basın mensupları ile bir araya gelen Bayraktar, “2016 Eylül ayı sonu itibarıyla son bir yılda tarımın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı, 2015’deki gibi yüzde 7,5 düzeyinde gerçekleşti. 2015’te yüzde 9,1 büyüyen tarım sektörü, bu yılın Ocak-Eylül döneminde yüzde 6,2 reel küçülme yaşadı. Burada dikkat çekici olan küçülmenin kaynağıdır” şeklinde konuştu. Bayraktar, tarımdaki küçülmenin temel nedenini ihracatta yaşanan tıkanmalar ve ihracattan kaynaklı iç piyasada görülen arz-talep dengesizliğinin üretici ürün fiyatlarını düşürmesi olduğunu savunarak, “Üretici fiyatları düşünce toplam tarımsal hasıla da reel olarak azaldı. Küçülme, tarımdaki üretim düşüşünden kaynaklanmadı. Tahıl hariç hem bitkisel üretimde hem hayvansal üretimdeki artış devam etti. Yaş çay dahil 113,7 milyon ton olan toplam bitkisel üretim miktarı, 2016 yılında yüzde 1,8 artarak 115,8 milyon tona çıktı. Üretim, 2016 yılında tahılda yüzde 8,7 azalırken, meyvelerde yüzde 6,8, sebzelerde yüzde 2,4, tahıl hariç diğer bitkisel ürünlerde yüzde 13,1 arttı. 2016 yılında 2015 yılına göre tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin üretim miktarı 65,1 milyon tondan 65,2 milyon tona yükseldi. Bu grup içinde yer alan tahıl üretimi ise 38,6 milyon tondan 35,3 milyon tona geriledi. Tahıl, meyve, sebze dışındaki diğer bitkisel ürünlerde üretim, 26,4 milyon tondan 29,9 milyon tona çıktı. Meyve üretimi 17,8 milyon tondan 19 milyon tona, sebze üretimi 29,6 milyon tondan 30,3 milyon tona yükseldi. Sebze üretimi ilk kez 30 milyon tonu geçti, hem sebzede hem de meyve üretiminde rekor kırıldı” diye konuştu. TÜİK’in verilerine göre ülkedeki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısının 2016 yılında 2015 yılına göre bir artış gösterdiğini kaydeden Bayraktar, 2015’de 14 milyon 128 bin olan büyükbaş hayvan sayısının 2016’da 14 milyon 324 bin başa çıktığını dile getirdi. “Üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkı bir türlü kapatılamamaktadır” “Hayvancılıkta da üretim artışı özellikle süt, kırmızı et ve yumurtada sürdü” diyen Bayraktar, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Sanayiye aktarılan süt miktarı 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde 7,5 milyon tondan 7,8 milyon tona çıktı. Aynı dönemde yumurta üretimi 13,9 milyar adetten 14,9 milyar adede yükseldi. Yine 2016 Ocak-Ekim döneminde tavuk eti üretimi 1 milyon 598 bin tondan 1 milyon 567 bin tona indi. 2016 Ocak-Eylül döneminde kırmızı et üretimi ise 853 bin tondan 902 bin tona yükseldi. Görüldüğü gibi miktar olarak üretimde bir gerileme olmadı. Buna karşın üretici fiyatlarındaki düşüş nedeniyle tarımın milli gelire katkısında azalma ve tarımda bir küçülme yaşandı. Nitekim genel tüketici enflasyonunun 2016 Kasım ayı itibarıyla yıllık yüzde 7, Aralık ayı itibarıyla yıllık yüzde 8,53 olduğu bir ortamda tarımda üretici enflasyonu sıfırın altına indi. Tarımda üretici fiyatları, 2016 Kasım ayında yüzde 1,85, Kasım ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 0,82 geriledi. Bu durum doğrudan tarımdaki hasılaya da yansıdı. Üretici-market fiyat farkı 2016 yılı Aralık ayı sonunda 2015 yılı Aralık ayı sonuna göre üreticide 34 ürünün 16’sında fiyat artışı, 18’inde ise fiyat düşüşü, marketlerde 38 ürünün 24’ünde fiyatlarda artma, 14’ünde azalma oldu. Çiftçimizin ürettiği ürünlerin yarıdan fazlasının fiyatı son bir yılda azaldı. Üreticimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerin genel tüketici enflasyonundan az artması, hatta bir önceki seneye göre gerilemesi, çiftçimizi olağanüstü zor durumda bırakmaktadır. Ayrıca üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkı bir türlü kapatılamamaktadır.” “2016 yılında da tüketicimiz, üretici fiyatlarının çok üzerinde bir bedelle ürün alabilmiş, istediği miktarda ürün tüketememiştir” 2016 yılı Aralık ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkını da paylaşan Bayraktar, “Kuru kayısıda yüzde 398, portakalda yüzde 357, elmada yüzde 304, kuru soğanda yüzde 262, sütte yüzde 243, marulda yüzde 242, kuru üzümde yüzde 240, kuru incirde yüzde 219, mandalinada yüzde 212 ve maydanozda yüzde 209 oldu. Aralık ayında kuru kayısı 5 kat, portakal 4,6 kat, elma 4 kat, kuru soğan 3,6 kat, süt, marul ve kuru üzüm 3,4 kat, kuru incir 3,2 kat, mandalina ve maydanoz ise 3,1 kat fazlaya tüketiciye satıldı. Bugün üreticide 6 lira olan kuru kayısı markette 29 lira 90 kuruş, 52 kuruş olan portakal 2 lira 35 kuruş, 67 kuruş olan elma 2 lira 70 kuruş, 33 kuruş olan kuru soğan, 1 lira 18 kuruş, 1 lira 4 kuruş olan süt, 3 lira 57 kuruş, 76 kuruş olan marul 2 lira 60 kuruş, 3 lira 70 kuruş olan kuru üzüm 12 lira 58 kuruş, 6 lira 50 kuruş olan kuru incir 20 lira 72 kuruş, 72 kuruş olan mandalina 2 lira 23 kuruş, 33 kuruş olan maydanoz 1 lira 2 kuruştur. Bunun uzun süre devam etmesi halinde çiftçimizin üretimden kopmasına neden olacağı açıktır. Çiftçi de istikrarlı bir gelir elde etmeli, tüketici de makul fiyatlarla ürün tüketebilmelidir. Görünen o ki 2016 yılında da tüketicimiz, üretici fiyatlarının çok üzerinde bir bedelle ürün alabilmiş, istediği miktarda ürün tüketememiştir. Mevcut durumdan hem çiftçimiz hem de tüketicimiz mağdur olmuş, aracılar kazanmıştır. Bu düzen değişmelidir. Bu çerçevede Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin yapacağı çalışmaları önemsiyoruz. Bu komite etkin olarak çalışırsa tarladan markete olan zincir kırılır, hem üreticinin hem de tüketicinin mağduriyeti önlenir” değerlendirmesinde bulundu. Tarımsal istihdamın 2015 yılında yüzde 20,6 ve 2016 yılının Eylül ayında ise yüzde 20,5 olarak gerçekleştiğini belirten Bayraktar, 2016 yılının Eylül ayında tarımın 5 milyon 657 bin kişiye istihdam sağladığını kaydetti. “2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracat yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156 milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalat ise yüzde 1,5 azalmayla 10 milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indi” Bayraktar, tarımın Rusya ambargosundan ve komşu ülkeler Irak ve Suriye’deki iç karışıklıklardan etkilendiğine dikkat çekerek, “Ocak-Kasım döneminde yaş sebze meyve ihracatında en önemli pazar olan Rusya’ya ihracat yüzde 66,5 azalarak 737,8 milyon dolardan 247 milyon dolara indi. Yaş sebze ve meyvede kayıp 490,8 milyon dolar olmuştur. Her ne kadar Rusya’nın mandalina, portakal, kayısı, şeftali ve erikte ambargoyu kaldırması bizleri memnun etse de üzüm, domates, elma, lahana, brokoli, salatalık, armut, çilek, soğan, karanfil, tavuk ve hindi etinde yasak devam etmektedir. Beklentimiz uygulanan ambargonun tüm ürünlerde kaldırılmasıdır. Kanatlı sektöründe en önemli pazar olan Irak’ta yaşananlar da bu alandaki ihracatı sıkıntıya soktu. Sonuçta 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracat yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156 milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalat ise yüzde 1,5 azalmayla 10 milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indi. Görüldüğü gibi tarım ve gıda geçen yılın Ocak-Kasım dönemine göre 392 milyon dolar azalsa da 4 milyar 604 milyon dolarlık dış ticaret fazlası vermeye, ekonomiye katkı yapmaya devam etti” açıklamasında bulundu. “Yem ve gübrede 2016 yılında KDV’nin sıfırlanması çiftçimiz açısından memnuniyet verici bir gelişme olmuştur” Mazot, gübre, tohum, ilaç, elektrik gibi girdilerin tarımın önemli maliyet unsurları olduğunun altını çizen Bayraktar, “Yem ve gübrede 2016 yılında KDV’nin sıfırlanması çiftçimiz açısından memnuniyet verici bir gelişme olmuştur. Henüz rakamlar kesinleşmese de 2015 yılında 9 milyar 971 milyon lira olan tarımsal destek bütçesi, 2016 yılında yüzde 16,8 artarak, 11 milyar 644 milyon liraya çıktı. Bu rakam, 2017 bütçesinde tarıma ayrılan kaynak, yüzde 10,25 artarak 12 milyar 838 milyon liraya yükseldi” dedi. Bayraktar, 2017 yılında mazot fiyatlarının yarısının devlet tarafından karşılanacak olmasının çiftçi lehine önemli bir gelişme olduğunu ve hükümetin bu kararının üretime olumlu yansıyacağını söyledi. “Üreticiyi tarlada tutmak istiyorsak bu sorunu çözmeliyiz” 2017 yılı tarım beklentilerine ilişkin ise Bayraktar, şunları kaydetti: “Üreticiyi tarlada tutmak istiyorsak bu sorunu çözmeliyiz. Bunun başka yolu yoktur. Hükümetimizin başlatacağı havza bazlı üretim modeli de planlı üretimin ilk adımı olacaktır. Planlı bir üretim yapıldığında, üretici gelir, ürünler fiyat istikrarına kavuşacaktır. Gübre kullanımının sürdürülebilir olması için gübre fiyatlarının makul seviyelerde olması gerekmektedir. Fiyatlarındaki yüksek artış, gübre kullanımının azalmasına ve dolayısıyla verimin düşmesine neden olmaktadır. Birim fiyatın düşürülmesi bakımından; elektrikte uygulanmakta olan pay ve fonlar ile yüzde 18 KDV, tarımda kullanılan elektrikte gübrede olduğu kaldırılmalıdır. Hayvancılık işletmelerimizin indirimli tarifeden elektrik almaları sağlanmalıdır. Elektrik borçlarının desteklerden kesilmesiyle ilgili uygulama kaldırılmalıdır. Özellikle sertifikalı tohumluğun zamanında ve uygun bir fiyatla çiftçimize ulaştırılması tarımsal üretimin artırılması açısından önemlidir. İthalat değerinde en çok paya sahip olan sebze tohumluğu başta olmak üzere tohumlukta dışa bağımlılık azaltılmalı, yeni çeşit geliştirmek için Ar-Ge çalışmalarına hız verilmelidir. Sebze tohumluk ve fidelerinde uygulanmakta olan KDV’nin de diğer tohumluklarda olduğu gibi yüzde 1’e indirilmelidir. Son yıllarda çiftçilerimiz sürekli afetlerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Afetler nedeniyle yeterli geliri elde edemeyen çiftçilerimiz, kullanmış olduğu kredilerin geri ödemelerini de yapamamıştır. Üretim devamı için Türkiye genelinde 1 Ocak-31 Aralık 2016 tarihleri arasında meydana gelen tabii afetlerde ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri ve seraları en az yüzde 30 oranında zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı üreticilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kapsamındaki borçları, yüzde 3 faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle 1 yıl ertelenmiştir. Borçların ertelenmesine ilişkin kararnameden üreticilerimizin önemli bir kısmı faydalanamamıştır. Erteleme Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan düşük faizli krediler için geçerli olmuştur. Ziraat Bankasından ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi alan ancak ürünlerini tarım sigortası yaptıramadığı için düşük faizli kredi kullanılamayan üreticilerimiz ile 2016 yılında diğer bankalardan kredi kullanan üreticilerimiz erteleme kararından yararlanamamıştır. Tarım sigortalarında sigorta yaptıran üretici sayısı artmakla birlikte henüz istenilen düzeye gelinememiştir. Ülkemizde Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı toplam alan dikkate alındığında sigortalanma oranı hala yüzde 13’dür. 2017 yılında, 81 ilin tamamında kuru tarım alanlarında ekili buğday ürünü kuraklık verim sigortası kapsamına alınacak olması önemli bir karardır. Bugüne kadar tarım sigortalarında kuraklık gibi ülkemiz ve çiftçimiz için çok önemli riskin kapsamda olmaması büyük bir sorundu. Bu eksiklik, Birliğimizin de girişimleriyle giderildi.”

Bakmadan Geçme