TLOS'TA KAZI ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Muğla'nın Seydikemer ilçesinin yaklaşık 15 km güney doğusundaki Tlos Antik Kenti'nde kazı çalışmaları devam ediyor. Milattan Önce 14. yüzyıl Hitit belgelerinde Dlawa, Likya yazıtlarında ise Tlawa olarak kayda geçen antik kent, ziyaretçilerini doğaya hakim görüntüsü ile büyülüyor.

  • 3887

 

Ksanthos Vadisi’nde bulunan önemli Likya kentlerinden biri olan Tlos'ta, 2005 yılında başlayan kazı çalışmaları Tlos Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Taner Korkut'un başkanlığında sürdürülüyor. Seydikemer’in Yaka Mahallesi sınırları içerisinde yer alan tarihi Tlos antik kenti Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olup, Likya Bölgesi olarak bilinen coğrafyanın en eski yerleşim alanlarından biri olma özelliği taşıyor.  MÖ 14. yüzyıl Hitit belgelerinde Dlawa, Likya yazıtlarında ise Tlawa olarak kayda geçen antik kent, ziyaretçilerini doğaya hakim görüntüsü ile etkiliyor.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan kentte kazı çalışmalarının 2005'ten beri düzenli olarak devam ettiğini belirten Tlos Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çilem Uygun, kazı çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Doç. Dr. Uygun;  "2005 yılında başlayan kazı 2009 yılında Prof. Dr. Taner Korkut'un başkanlığında sürdürülüyor. 2009 yılından sonraki çalışmalarda başta tiyatro olmak üzere kentin kamu yapılarına ağırlık verdik. Akabinde büyük hamamdaki çalışmaları tamamladık. Kronos tapınağı ve bazilika yapılarında çalıştık. Bunun dışında en önemli alanımız stadyum alanımız var. 2005 yılında stadyumda başlayan kazı çalışmaları 2009 yılından sonraki kazı planlama çalışmasının içerisinde de devam etti. Stadyum alanı önemli çünkü stadyum alanı sizin hali hazırda gördüğünüz klasik dönemden başlayan mimari kalıntıları yani buradaki kent yerleşmesinin bizim Prehistorik dönem dediğimiz döneme kadar indiğini gösterir" dedi.

Tlos Antik Kentin önemini anlatan Tlos Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çilem Uygun "Tlos gözüken bir kent değil, onun ötesine geçen bir kent. Evet restorasyon yaptığınızda görsel olarak birçok şöleni ziyaretçisine sunacak ama bilimsel açıdan da madalyonun arka yüzünü verecek" dedi.

Aşağıda Girmeler Mağarası var. Girmeler mağarasında biz neolitik dönemden kalan yerleşik izleri yakaladık. Arsa Köyü tava başı mağaraları var. Yine orada Prehistorik yerleşim yerleri var. Bu çok önemli bir kültür yolunun ayağında Tlos'un da olduğunu gösteriyor. Tlos'un ve Yakaköy'ün olduğunu gösteriyor. Burada yerleşim için gerekli su, bitki örtüsü, tarıma el verişli alanlar, savunmaya el verişli alan... Bakıyorsunuz arkanız Akdağlar, önünüz Eşen, antik dönemdeki adıyla Ksantos Ovası. Çok önemli bir ovadır.Tarihin ovası olarak bilinen Heredot ve ondan önce Homeros İlyada ve Odessa destanıyla Ksantos ovasından bahseder" dedi.

ONLARI BİZDEN KABUL ETMELİYİZ

Doç. Dr. Çilem Uygun, Tlos Antik Kentin büyük bir miras olduğuna dikkat çekerek, antik kenti 'bizden' kabul ederek korumamız gerektiğini vurguladı.

Doç. Dr. Çilem Uygun, "Tlos büyük bir kent. Prehistorik yerleşimler ile köklü bir kent. Likya Birliği'nin de 6 büyük kentinden biri. Tiyatronun kapasitesinin 6 bin olduğunu biliyoruz ama nüfusu tabiki bundan çok daha fazla nüfusa sahip. Kent merkezinin çok ötesinde Akdağların eteğindeki kırsal yerleşimleri de göz önüne alırsak çok büyük bir sayıya ulaşabiliriz. Prehistorik dönemden başlayan yerleşim süreci Kanlı Aliağa Kalesiyle Osmanlı Derebeyine kadar ulaşıyor. Sayısal olarak bu değerli vuracak olursak Girmeleri'de içine katıp neolitik  dönemden başlatırsak, Akkaremik dönem dersem Milattan önce 11 bin artı günümüze ekleyin. Şimdide Yaka Köyü ile devam ediyor. Buda bölgenin sürekliliğinin bir göstergesi ve bizim nasıl büyük bir kültürel mirasa sahip olduğumuzun göstergesi. Ve biz bunun değerini bilip korumalıyız ve onları bizden kabul etmeliyiz" diye konuştu.

Uygun, "Prof. Dr. Taner Korkut öncülüğünde TUBİTAK Binbir Projesi yaptıklarını ve bu projeyle Akdağlar eteklerine kadar alanda toprak üstündeki tarihi eserleri belgelediklerini kaydetti. Akropolin eteğindeki nekropollerini bildiğimiz klasik dönem yaşayanlarının mahalleleri olduğunu biliyoruz. Antik  kaynaklarda zaten bize bunların isimlerini sunuyor. Tlos'un antik dönemden itibaren yazan tarihçileri ve belgeleri var. Tlos, o dönemden de bilinen, kendi sınırlarının ötesine çıkan bir kent" dedi.

BİLİNMEYENLER GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR

Tlos'taki kazı çalışmalarına işaret ederek Tlos'un bilinmeyenlerinin gün yüzüne çıkarmaya devam edeceklerinin altını çizen Uygun şöyle konuştu: "Çok yapacak işimiz var. İşimizi de hakkiyle yapabilmemiz için zamana ihtiyacımız var. Çünkü bu bir süreç. Aşağıda gördüğünüz stadyum, onun karşısında dükkanlar, dükkanların arkasın Agora, agoranın yanında küçük hamam, onun karşısında büyük hamam,. Topografyasını çok iyi kullanan bir kent planlamasına sahip. Tapınaklar, lahitler, bütün bunların hepsi Tlos'un birer kültür mirası ve değerleri. Bunları tabi biz arkeologlar tek başımıza değil aynı zamanda mezarlardan çıkan iskeletleri de değerlendiren antropolog  ekibimiz yer alıyor. Likçe yazı bulma şansına sahip bir kentiz biz. Klasik dönemden Helenistlik döneme kadar devam ettiği bir kentiz. Ondan sonra Roma dönemi içerisinde Yunancanın hakim olduğu bir kentiz. Ve bu yazıtlarında yine ekibimizde yer alan kıymetli bilim insanları tarafından değerlendirilmesi söz konusu. Kültürel peyzaj  araştırmalarımız var.  Biyologlar, jeologlar geliyor.  Buradaki kayaç yapısından tutunda endemik bitkilere sahip miyiz? Acaba bunlar antik dönemde de var mıydı? gibi birçok sorunun cevabı arkeoloji  merkezli çemberi genişleterek cevaplamaya çalışıyoruz" dedi.

Bakmadan Geçme