Teknede yaşayan aile Fethiye'ye demir attı
Dünyayı tekneleriyle dolaşan ve Antarktika'ya giden ilk Türk denizciler olarak tarihe adlarını yazdıran Osman Atasoy ve Sibel Karasu çifti, çocuklarının okulu için Fethiye'de tekne yaşamlarını sürdürüyor.
"Gidişimiz çok zordu"
Dalgıç Sibel Karasu ise serüvene katılma sürecini anlatarak, “Çok sıkıcı bir yaşam şeklinden kaçıp kendimi denize attım. Uzun süredir dalış ile ilgili çalıştıktan sonra dalış eğitmeni oldum. Dalış eğitmenliği uzun sürdü fakat gözüm sürekli yelkenlilerdeydi. Suyun üstüne çıkma isteği vardı. Sonra bir şekilde yelken eğitimi aldım. 2006 yılında bir yarışta da Osman ile tanıştık. Sonra suyun üstüne çıktım, uzaklardayım. Osman ilk defa Güney Amerika’nın en ucundaki Horn Burnu’na gitmeyi düşündüğünü anlattığında bana da dedi ki ‘Gelir misin? Bir İngiliz’in sözü varmış, ‘Şans insana bir kere gelir, daha sonra üzülme’ diye. Sonra da Osman ile gitmeye karar verdim. 2 yıl Marmaris’te tekneyi hazırladık. 4 yıllık seyrimiz oldu. 3,5 yılda gittiğimiz yolu 5 ayda geri döndük.. Antarktika’ya gitmeyi hayal bile edemiyorduk. Oraya gittikten sonra İngiliz bir denizci ile tanıştık. Bir bilim insanı ve Antarktika’ya ilk tur düzenleyenlerden biriydi. Bize ‘Tekneniz hazır, siz de hazırsınız neden Antarktika’ya gitmiyorsunuz?’ dedi ama bizim için hayal ötesiydi. ‘Fakat 1 yılınızı Patagonya’da geçirirseniz Antarktika’ya gitmenizde bir sorun yok. Her şeyiniz hazır’ dedi. Biz de denemek istedik, bir kışı Patagonya’da geçirdik. 15-20 gün hiç güneş görmedik. Teknenin içine buzlar sarktı. Orada soğuğa alıştık. Oysa ki İzmirliyim. Karı hiç görmedim. Daha sonra hazırlık yapıp Antarktika’ya gittik. Bizim için çok büyük bir maceraydı. Gidişimiz çok zordu. Bir ömür gibi geldi. Dönüşümüz çok kolay oldu, çok dua etmişiz. Zaten Osman kitabında da yazdı” şeklinde konuştu.
“Antarktika’ya Türk Bilim Üssü’nün kurulmasında öncülük ettik”
Konuşmasını sürdüren Sibel Karasu, Antarktika’ya Türk Bilim Üssü’nün kurulmasında öncülük ettiklerini belirterek, “Denizde 54 günlük aralıksız bir seyir yaptık. Halüsinasyonlar gördüm ama sonuçta atlattık ve bizim için bir hatıra oldu. Ardından Türk Bilim Üssü kurulma çalışmaları için kampanya başlattık ve kabul edildi. Şu aralar geçici üs kuruluyor diye duyduk. Bizi profesörler küstürdü. Çünkü biz bu yola profesörlerle çıktık. Brezilya, Belçika Antarktika toplantılarına katıldık. Çünkü Antarktika’ya giden ilk Türk teknesi olduk. Şu an çalışmalar devam ediyor ama biraz küskünüz. Çünkü Türk üssü kurulması için çok çaba sarf ettik fakat bilim insanları ‘Siz bilim insanı değilsiniz’ deyip bizi dışladı. Bizler ego savaşından kaçıp kendimizi, kendimizi bulma yoluna çevirdik. Şu an dünyevi işler devam ediyor ama biz kendi içimizde hallediyoruz, Can’ın okulu mesela. Şu an içsel bir yolculuktayız” dedi.
“Yaşam alanımız küçük ama yaşadığımız yer büyük”
Denizde yaşamanın zorlukları kadar güzellikleri olduğuna değinen Sibel Karasu, “Denizde yaşamayı zaten çok seviyorum. 18’li 19’lu yaşlarımdayken ‘Bu yaşıma kadar karada yaşadım, bu yaşımdan sonra da denizde yaşamak istiyorum’ demiştim. Denizde yaşamayı zor da olsa seviyorum. Çünkü hareketli bir ortamda oluyorsunuz, fırtınalar, yağmur haliyle etkiliyor. Elektriği tasarruflu kullanmak, suyu az kullanmak durumundasınız. Diğer hanımlardan farkım denizi çok seviyorum. Doğa içinde olmayı, sabah kalktığımda teknenin üzerine çıkıp çevreme baktığımda gördüğüm ufuk, teknenin içindeki dar alandan daha keyifli ve önemli. İnsanlar hep söyler, ‘Daracık yerde nasıl yaşıyorsunuz’ diye. Yaşam alanımız küçük ama yaşadığımız yer büyük. Dünyada yaşıyoruz. Bütün insanlar tekneciler gibi yaşasa, elektrik ve su için hiçbir sorun olmaz diye düşünüyorum. Suyumuz depoda ve yağmur suyu topluyoruz. Ayak pompası ile de bulaşık yıkıyoruz, şarıl şarıl bir taraftan su akmıyor. Bulaşığı yıkadığımız suyla da çiçekler varsa suluyoruz. Eğer su yağlı değilse güverteyi temizlerken kullanıyoruz. Teknede minimum su kullanımı var. Elektrik için de aynı şey geçerli. Tasarruf içinde kullanıyoruz. Bu yüzden diyorum, herkes elektriği, suyu tekneciler gibi kullansa dünya gerçekten güzel olurdu” ifadelerini kullandı.