• Haberler
  • Ekonomi
  • TCMB: ''Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacak''

TCMB: ''Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacak''

Merkez Bankası toplantı özetinde, enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edileceği ve Kurul'un, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağı kaydedildi.

  • 50

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özette, küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşmenin yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, işgücü piyasaları arz talep dengesindeki normalleşme eğiliminin sürdüğüne dikkat çekildi. Metinde, ''Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2,0 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir'' denildi.
Özet metininde şu ifadelere yer verildi: ''Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.

Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken, ABD’de enflasyon verileri hizmet sektöründeki fiyat katılığının zayıflamaya başladığını desteklemektedir. Bununla birlikte, hizmet enflasyonunun gelişmiş ülkeler genelinde aynı ölçüde yavaşlamadığı dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, faiz indirim sürecine giren gelişmiş ülke merkez bankalarına yenileri eklenmiş, Eylül ayında ABD Merkez Bankası da politika faizini 50 baz puan indirmiştir. Enflasyon görünümündeki iyileşmenin devamı ve hizmet enflasyonuna dair son gelişmeler faiz indirim beklentilerini güçlendirse de gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim sürecinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı ve GOÜ hisse senedi piyasalarına yönelen portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir.
Parasal ve finansal koşullar
Son PPK döneminde gecelik faiz oranlarının ortalamada politika faizi ile faiz koridorunun üst bandının arasında oluşması ve zorunlu karşılık düzenlemelerindeki değişikliklerin etkisi ile mevduat faizleri, 23 Ağustos haftasından bu yana 67 baz puan artarak, 13 Eylül haftası itibarıyla yüzde 56,14 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 40 baz puan düşerek yüzde 56,59 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 43 baz puan artarak yüzde 73,65 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, 27 baz puan azalarak yüzde 43,22 seviyesinde oluşmuştur. Genel olarak dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 13 Eylül itibarıyla yüzde 43,78 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 23 Ağustos’tan itibaren yükselerek yüzde 2,27 seviyesinden yüzde 3,27 seviyesine gelmiştir. Aynı dönemde TL ticari krediler büyüme sınırları altında büyümeye devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,51 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, yüzde 1,43 seviyesine gerilemiştir.

Parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla son PPK döneminden bu yana bazı makroihtiyati düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda, 29 Ağustos 2024 tarihli duyuruda ilan edildiği üzere zorunlu karşılık uygulamasında bir dizi değişikliğe gidilmiştir. Gerçek kişi TL mevduat payı yüzde 45 ile yüzde 50 arasında bulunan bankalar için aylık artış hedefi 0,8 puana yükseltilirken, yüzde 60’ı geçen bankalar için aylık artış hedefi kaldırılarak, yüzde 60’ın üzerinde kalınması koşulu getirilmiştir. KKM’nin TL’ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin toplam hedef hesaplamasına tüzel kişi KKM dahil edilirken, TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarına TL’ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan faiz oranı üst sınırı, politika faiz oranının yüzde 84’üne yükseltilmiştir. TL zorunlu karşılıklarda bloke tesis oranı 5 puan artırılmıştır. Sıkı para politikası duruşu ve bu duruşu destekleyen makroihtiyati politikaların etkisi ile TL mevduat payı artarken, KKM ve YP mevduat bakiyeleri gerilemektedir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 23 Ağustos’tan bu yana 3,14 milyar ABD doları artarak 13 Eylül 2024 itibarıyla 153,55 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 19 Ağustos’tan bu yana bir miktar düşüş göstererek 18 Eylül 2024 itibarıyla 261 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 18 Eylül itibarıyla yüzde 10,78 seviyesine yükselirken, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 21,51 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 0,44 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,32 milyar ABD doları çıkış olmak üzere toplam 0,11 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.

Talep ve üretim
Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) verileri, yılın ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda büyüme oranlarında gerilemeye işaret etmiştir. Bu dönemde, nihai yurt içi talebin yıllık bazda büyümeye katkısı belirgin olarak azalırken net ihracatın büyümeye verdiği pozitif katkı sürmüştür. Böylelikle, harcama yönünden büyümenin kompozisyonunda daha dengeli bir talep görünümü izlenmiştir. Üretim yönünden ise, ikinci çeyrekte hizmetler sektörü yıllık bazda büyümenin temel belirleyicisi olurken sanayi katma değeri büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiştir. Sanayi sektörünün zayıf seyrinde, ikinci çeyreğe denk gelen iki bayram tatilinin ve köprü günlerinin etkili olduğu değerlendirilmektedir. İlk yarıya ilişkin milli gelir verileri, ilk çeyrekte öne çekilmiş talep ve ikinci çeyrekte köprü günleri gibi faktörlerle birlikte ele alındığında, iktisadi faaliyette ılımlı bir yavaşlama olduğunu göstermektedir.
Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığını teyit etmektedir. Temmuz ayında perakende satış hacim endeksi, aylık ve çeyreklik bazda artarken, endeksin yıllık büyümesi yavaşlamıştır. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi, diğer iki ana kalemi olan motorlu taşıtların ticareti ve toptan ticaretteki azalış doğrultusunda aylık ve çeyreklik bazda gerilemiştir. İkinci çeyrekte azalan hizmet üretim endeksi, temmuz ayında sınırlı düşüş kaydetmiş, çeyreklik bazda da azalışını sürdürmüştür. Ağustos ayında kartla yapılan harcamalar aylık ve çeyreklik bazda sınırlı yükselmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatındaki ılımlı seyir bu dönemde de sürmekle birlikte tüketim malı ithalatı halen seviye olarak yüksektir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler, iç talepte yavaşlamayı teyit etmektedir. Bu çerçevede, tüketim göstergelerine bir bütün olarak bakıldığında, yurt içi talepteki yavaşlamanın ılımlı şekilde sürdüğü değerlendirilmektedir.

Temmuz ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,4 oranında artarken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 3,9 oranında gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 0,6 oranında azalmıştır. Haziran ayında Kurban Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonrası ortaya çıkan üç günlük köprü günü kaynaklı üretim kaybını telafi edici mekanik etkinin, temmuz ayında sektörler geneline yayılan aylık bazdaki artışta rol oynadığı değerlendirilmiştir. Köprü günleri ve yüksek oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında temmuz ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin görece zayıf olduğu tahmin edilmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda düşüş kaydetmiştir.
Temmuz ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 0,3 oranında artarak 32,7 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı sınırlı artış kaydetmiş, işsizlik oranı yüzde 8,8 düzeyinde yatay seyretmiştir. Anket göstergeleri, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.
Temmuz ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 566 milyon ABD doları fazla vermiş, yıllıklandırılmış cari açık ise 5,9 milyar ABD doları azalışla 19,1 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Söz konusu gerilemede, büyük ölçüde altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki düşüş etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiş, altın dış ticaret açığı ise önceki aya kıyasla belirgin azalmıştır. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası bir önceki aya göre artış kaydetmiştir.
Geçici dış ticaret verileri, ağustos ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta daha belirgin olmak üzere hem ihracat hem de ithalatta artışa işaret etmiştir. Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari dengedeki iyileşme eğiliminin, seyahat gelirlerinin de güçlü katkısıyla ağustos ayında da süreceği öngörülmektedir. Altın ithalatı, ağustos ayında tarihsel ortalamalarına yakın gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 17,5 milyar ABD doları civarına gerilemiştir. Önceki üç ayda gerileyen tüketim malı ithalatı, ağustos ayında sınırlı artmış, mevsimsellikten arındırılmış olarak yüksek seviyesini korumuştur. Ağustos ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri eylül ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın ise bir önceki aya benzer şekilde ılımlı seyir izlediğine işaret etmektedir. Söz konusu eğilimler, tüketim malı ithalatında eylül ayında sınırlı bir artış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından, çeşitli diğer göstergeler ile beraber yakından takip edilmektedir.
Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, temmuz ayında yüzde 147 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 93 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bankacılık sektörü için bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir.

Enflasyon gelişmeleri ve beklentiler
Tüketici fiyatları ağustos ayında yüzde 2,47 oranında yükselirken, yıllık enflasyon yüksek bazın da etkisiyle 9,81 puan düşüşle yüzde 51,97 olarak gerçekleşmiştir. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 9,44 ve 8,67 puan azalarak yüzde 50,87 ve yüzde 51,56 olmuştur. Ağustos ayında yıllık enflasyona katkı tüm gruplarda gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılarak incelendiğinde aylık tüketici enflasyonunun sınırlı bir şekilde yavaşladığı gözlenmiştir. Yönetilen ve yönlendirilen kalemler, katkıları önceki aya kıyasla bir miktar azalmakla birlikte, ağustos ayında da manşet enflasyon üzerinde önemli ölçüde yükseltici etkide bulunmuştur (1,2 puan).
Ağustos ayında hizmet grubunda aylık fiyat artışı güçlü seyrini sürdürmüştür. Hizmet grubu içinde fiyat artışlarıyla öne çıkan kalemler, yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki düzenlemelere bağlı olarak ulaştırma hizmetleri ve üniversite ücretlerini takiben eğitim hizmetleri ile birlikte kira olmuştur. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle temel mal grubu aylık enflasyonu bir miktar artış gösterse de düşük seyretmeye devam etmiştir. Bu gelişmede, genel güvenlik regülasyonları ve euro kurundaki seyre bağlı olarak artış gösteren otomobil fiyatlarının etkisi öne çıkmıştır. Gıda grubu fiyatları işlenmemiş gıda alt grubu öncülüğünde ağustos ayında gerilemiştir. Fiyatları mevsimsel eğiliminden daha güçlü bir şekilde düşen taze meyve ve sebze kalemi, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gerilemede belirleyici olmuştur. Bu dönemde gerek kırmızı et gerekse beyaz et fiyatlarında düşüş gerçekleşmiştir. İşlenmiş gıda alt grubunda fiyat artışı ağustos ayında yavaşlarken ekmek ve tahıllar aylık enflasyonundaki zayıflama dikkat çekmiştir. Bir önceki ay elektrik ve akaryakıt kaynaklı gelişmelerle güçlü seyreden enerji grubu aylık enflasyonu, ağustos ayında da meskenlere yönelik doğal gaz düzenlemesine bağlı olarak yüksek gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, küresel gelişmelere paralel olarak fiyatı gerileyen akaryakıt kalemi, enerji grubu aylık enflasyonunu sınırlamıştır.

Ağustos ayında aylık enflasyona dair göstergeler bir bütün olarak incelendiğinde, ana eğilimin belirgin bir değişim sergilemediği değerlendirilmiştir. B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlar, sırasıyla, yüzde 2,7 ve yüzde 2,5 seviyelerinde gerçekleşerek görece yatay seyretmiştir. Ağustos ayında, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıda enflasyonunda sınırlı bir yavaşlama gözlenirken, diğer gruplar yükseliş kaydetmiştir. B ve C gibi dışlamaya dayalı göstergeler üzerinde eğitim gibi dönemsel fiyat belirleme eğilimi yüksek bazı kalemlerin etkisi belirgin olmuştur. Bu görünümün tersine, alt kalemlerin aylık fiyat değişimlerinin dağılımına dayalı medyan, SATRIM, dinamik faktör model gibi alternatif ana eğilim göstergeleri ile yayılım endeksi bir önceki aya kıyasla zayıflamıştır.
Hizmetler sektöründe geçmiş enflasyona endeksleme davranışının halen güçlü olduğu izlenmektedir. Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Yıllık enflasyon ağustos ayında temel mal grubunda yüzde 28,91 olurken, hizmet sektöründe yüzde 77,83 ile yaklaşık 49 puan daha yukarıda gerçekleşmiştir. Ayrıca, hizmetlere ait yayılım endeksi, fiyat artışlarının sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermiştir.
Kira enflasyonu, sözleşme yenileme oranının ağustos ayında artmasıyla beraber bir miktar yükselerek güçlü seyrini sürdürmüştür. Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, sözleşme yenileme oranının eylül ayında da kayda değer bir düzeyde olmasıyla kira artışının yüksek seyredeceğine işaret etmektedir. Diğer yandan, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranları, TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler almaktadır. Nitekim eylül ayı PÖS verilerinde yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranlarının gerilediği dikkat çekmektedir. Yılın son çeyreğinde sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyreğe kıyasla azalacak olmasının yanında yeni ve yenilenen sözleşmelerde kira artış oranlarının düşmeye devam etmesiyle son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağı öngörülmektedir.

Ulaştırma hizmetleri fiyatlarındaki artış enerji fiyatlarındaki gelişmeleri takiben ağustos ayında belirginleşmiştir. Bu gelişmede karayoluyla şehir içi ve havayoluyla yolcu taşıma ücretleri öne çıkmıştır. Bir önceki yılın aksine, kayıt tarihlerinin daha erken başlamasıyla bu yıl üniversite ücretlerindeki artışlar ağustos ayında gerçekleşmeye başlamış ve açıklanan yüksek oranlı artışları takiben eğitim hizmetleri yüksek enflasyonuyla öne çıkan bir diğer kalem olmuştur. Diğer yandan, lokanta-otel alt grubu aylık enflasyonundaki yavaşlama dikkat çekmiş, paket tur ve haberleşme gibi kalemlerde de fiyat artışlarının ılımlı gerçekleştiği gözlenmiştir. Özel okul ve üniversite ücretlerinde fiyat uyarlama sürecinin tamamlanmasıyla birlikte yılın son çeyreğinde eğitim hizmetleri fiyat artışı belirgin bir yavaşlama kaydedecektir.
Yurt içi üretici fiyatları ağustos ayında yüzde 1,68 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek bazın da etkisiyle 5,62 puan düşerek yüzde 38,75 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji grubu yüzde 3,04 oranındaki aylık fiyat artışı ile öne çıkmaya devam ederken, dayanıksız tüketim ve ara malları başta olmak üzere diğer gruplarda fiyat artışlarının daha ılımlı seyrettiği izlenmiştir.
Uluslararası emtia fiyatlarında nisan ayı sonlarında başlayan gerileme ağustos ayında da devam etmiştir. Alt kırılım bazında incelendiğinde, düşüşlerin altın haricinde genele yayıldığı ve ham petrol öncülüğünde enerji grubunun bu gerilemede öne çıktığı gözlenmiştir. Eylül ayının ilk üç haftası itibarıyla enerji grubu fiyatlarındaki düşüşler sürmüştür. Ağustos ayında ortalama 80,9 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları eylül ayının ilk üç haftasında 74,1 ABD doları civarına gerileyerek bu gelişmeyi sürüklemiştir. Öte yandan, tarım ürünleri kaynaklı olarak enerji dışı emtia fiyatlarının bir miktar yükselmekte olduğu gözlenmektedir.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi ağustos ayında sınırlı bir şekilde yükselerek tarihsel ortalamasının bir miktar üzerinde seyretmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endekslerinde nisan ayı sonrası dönemde gözlenen artış ağustos ayıyla birlikte yerini düşüşe bırakırken, kuru yük taşımacılık endekslerindeki ılımlı seyir korunmaktadır. Sepet döviz kurundaki artış ağustos ayında bir miktar güçlendikten sonra eylül ayında yeniden zayıflamış ve kur kaynaklı baskılar geçici olmuştur. Diğer yandan, ağustos ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış PMI verileri, imalat sanayinde girdi fiyatlarının yatay seyrettiğine, nihai ürün fiyatlarının ise bir miktar yükseldiğine işaret etmiştir.

Eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre enflasyon beklentileri tüm vadelerde gerilemiştir. On iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 28,7’den 1,2 puan düşüşle yüzde 27,5’e; yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise yüzde 19,3’ten 0,9 puan düşüşle yüzde 18,4 seviyesine inmiştir. Buna ek olarak, cari ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,2 ve 0,3 puan azalarak yüzde 43,1 ve yüzde 25,3 olmuştur. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,2 seviyesinde ölçülmüştür. Enflasyon beklentileri tüm vadelerde gerilese de mevcut seviyeler enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Reel sektör beklentilerine bakıldığında temmuz ayında yüzde 55,0 olan firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, ağustos ayında yüzde 53,8’e gerileyerek sınırlı iyileşme göstermiştir. Hanehalkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinin ise aynı dönemde yüzde 72,0’den yüzde 73,1’e yükseldiği gözlenmiştir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini kaydetmiştir.

Öncü göstergeler eylül ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici enflasyonunun önceki aya kıyasla yavaşlayacağına işaret etmektedir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle, B ve C göstergelerinin aylık enflasyonunun ortalamada görece yatay seyretmesi beklenmektedir. Eylül ayında temel mal grubu fiyat artışının bir miktar yükselmekte olduğu gözlenmektedir. Aylık hizmetler enflasyonu ise yüksek seyrini korumaktadır. Eylül ayında hizmet enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisi öne çıkmaktadır. Üniversite ücretlerinin sarkan etkisiyle eğitim hizmetleri ve okul servis ücretlerine bağlı olarak ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar belirgin bir şekilde yükselirken, yurt ücretlerindeki artışların lokanta-otel alt grubu enflasyonunu yukarıya çektiği izlenmektedir. Ulaştırma hizmetlerinde okul servis ücretleri dışındaki kalemlerde fiyat gelişmelerinin ılımlı olduğu gözlenmektedir. Ağustos ayında gerileyen gıda fiyatlarının, eylül ayında sınırlı bir oranda artarak olumlu seyrini sürdüreceği öngörülmektedir. İşlenmiş gıda aylık enflasyonunun bir önceki aya kıyasla yavaşladığı, fiyat artışlarının alt grup genelinde ılımlı olduğu izlenmektedir. Enerji grubunda yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki tarife güncellemeleri ağustos ayında sona ererken, küresel gelişmeleri takiben akaryakıt fiyatları eylül ayında da gerilemektedir. Son iki ayda yönetilen ve yönlendirilen kalemlerin etkisiyle yüksek artış gösteren enerji fiyatlarının, bu dönemde nispeten yatay seyredeceği değerlendirilmektedir.
Temel mal enflasyonu sınırlı bir artışla düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Dönemsel fiyatlama ve geriye doğru endeksleme davranışlarının baskın olduğu kalemlerdeki göreli fiyat uyarlamalarının büyük ölçüde tamamlanması ve kiralardaki kısmi iyileşme ile birlikte hizmet grubu enflasyonunun son çeyrekte daha ılımlı seyredeceği tahmin edilmektedir.

Para politikası
Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.
Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.

Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.''
 

Bakmadan Geçme