• Haberler
  • Dünya
  • Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'

Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'

Fethiye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünde görevli uzman ekipler, bitki sağlığında gerekli tedbirlerin alınmaması halinde maddi kayıpların ortaya çıkmasının yanı sıra insan sağlığına zararlı, gıda güvenilirliğini sekteye uğratan durumların da yaşanabileceği uyarısında bulundu. Ekipler, bitki koruma faaliyetlerinde bitki zararlılarına karşı doğru, sürdürülebilir ve çevreci yöntemlerin kullanımı için sahada üreticilere bilgi veriyor. 

  • 2783
Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Fethiye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünde görevli ekipler ilçe merkezi ve mahallelerinde programları dahilinde tarım ürünlerinde kayıplara neden olan ve kaliteyi düşüren zararlı etmenlere karşı biyoteknik tuzaklar kurarak düzenli takip ve kontrollerini yapıyor. Biyoteknik mücadele yöntemi hakkında çiftçileri bilgilendiren ekipler, bitkisel üretimde hastalık ve zararlılardan dolayı ortalama yüzde 30-35, salgın durumunda ise yüzde 100 oranında zarar ortaya çıkabileceğini kaydetti. Bu durumun, gıda noksanlığına bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların artmasına, kıtlığa, göçlere ve savaş gibi insani felaketlere yol açabileceğine dikkat çekildi. 

Uygulanan biyoteknik mücadele yöntemi hakkında çiftçileri bilgilendiren Fethiye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri; “Bitkisel üretim, hem bitkisel hem de hayvansal kökenli gıdaların temini açısından insanoğlu için yapılması zorunlu bir faaliyettir. Bitkisel üretimde verim ve kaliteyi etkileyen en önemli unsurların başında kuşkusuz hastalık, zararlı ve yabancı otlar gelmektedir. Zirai mücadele olarak tarif edilen bitkilerin biyotik ve abiyotik stres koşullarından ve zararlı etmenlerden korunması amacıyla yapılan faaliyetler bu sebeple son derece önemlidir. Bitkisel üretimde hastalık ve zararlılardan dolayı ortalama yüzde 30-35, salgın durumunda ise yüzde 100 oranında zarar ortaya çıkabilmektedir. Bu durum, gıda noksanlığına bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların artmasına, kıtlığa, göçlere ve savaş gibi insani felaketlere yol açabilmektedir. Bu sebeple bitki sağlığı tedbirleri bir ülkede gıda güvenliğinin sağlanması açısından son derece önemlidir. Bitki sağlığında gerekli tedbirlerin alınmaması maddi kayıplara yol açtığı gibi insan gıdası olarak tüketilen ürünlerde böceklenme, bakteriyel veya fungal etmenlerden kaynaklanan küflenme ve toksin gelişimi gibi insan sağlığına zararlı, gıda güvenilirliğini sekteye uğratan durumların ortaya çıkmasına da yol açabilmektedir.

                Birleşmiş Milletler verilerine göre nüfus artışı ve açlık sorununa paralel diğer değer önemli bir sorun da artan gıda fiyatlarıdır. Dünyanın hızla geliştiği ve doğal kaynakların çok yoğun bir şekilde kullanıldığı 1960-2000 arası dönemde gıda fiyatlarında genel olarak aşağı doğru bir düşüş izlenmiştir. Fakat bu olumlu tablo 2000’li yıllardan sonra bozulmuş ve gıda fiyatları hızla yükselmeye başlamıştır. Bu yükselme örneğin en önemli temel gıda maddesi olan şekerde 2000-2007 yılları arası dört kat olmuştur. Gıda fiyatlarının hızla yükselmesi 2007 yılında küresel bir gıda krizine yol açmış ve özelikle büyük yerleşim yerlerinde gıda güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda gıda fiyatların artmasının en büyük nedeninin küresel ısınmanın sebep olduğu iklim değişliğine paralel gelişen bitkisel üretimdeki dalgalanmalar olduğu tespit edilmiştir. İklim değişikliğinin neden olduğu sorunların başında, aşırı yağışlar, dolu, don ve kuraklıkla beraber artan hastalık-zararlı baskısı ile bitkilerin hastalık ve zararlılara daha duyarlı hale gelmesi yer almaktadır. Normal koşullarda tüm zirai mücadele faaliyetlerine rağmen bitkisel üretimde %30-35 oranında kayba yol açtığı kabul edilen zararlı organizmaların iklim değişikliğine bağlı olarak daha yüksek oranda zarara neden olabileceği ve epidemik olayların daha sık yaşanacağı beklenmektedir. NATO tarafından oluşturulan Sağlık, Tarım ve Gıda ortak çalışma grubu 2010 yılında yayınlamış olduğu “Küresel Isınma” konulu raporunda bu konuya dikkat çekmiştir. Adı geçen raporda küresel ısınmaya bağlı olarak bitki sağlığında yaşanacak muhtemel durumlar şu şekilde listelemiştir :
1.Mevcut yetiştiricilik sistemlerinin işlevsiz kalması,
2. Zararlı baskısının ve vektör kökenli hastalıkların daha az olduğu yüksek rakımlardaki
tarım alanlarında hastalık ve zararlıların artması,
3. Artan tarım ticareti ile birlikte küresel ısınmanın da etkisiyle hastalık ve zararlıların
geniş alanlara yayılması, daha tahripkâr ve daha şiddetli seyrederek
büyük ekonomik kayba yol açması,
4. Egzotik (yabancı) parazit yabancı otların hızla yayılması,
5. Uzayan vejetasyon periyodu nedeniyle hastalık ve zararlılarla daha uzun süre mücadele edilmesi zorunluluğunun ortaya çıkması,
6. Kışların sıcak geçmesinden dolayı fungal etmenlerin inokulum kaynaklarının
zayıflamaması,
7. Vektör böceklerin her dönem bulunmasından dolayı virüsten ari üretim materyali
üretiminin zorlaşması,
8. Abiyotik stres koşulların (don, dolu, kuraklık vb.) artması nedeniyle bitkilerin
parazit hastalıklara karşı çok daha duyarlı hale gelmesi,
9. Olumlu bir beklenti olarak, faydalı organizmaların daha geniş alana yayılması
neticesinde zararlı/faydalı dengesinin daha geniş alanlarda kurulması ihtimali
vardır.
Bu değerlendirme sonucunda gıda arzının 2050 yılına kadar en az %50 oranında artırılması gerektiği ve bu artışın, bir milyardan fazla insanın açlıkla mücadele ettiği ve yaklaşık bir milyarının da kötü beslendiği göz önüne alınırsa, daha uzun bir süre artışın devam etmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bitki sağlığı temel olarak Zararlı Risk Analizi, Karantina (dış karantina), Bitki Pasaportu (İç karantina), Sertifikasyon, Eradikasyon, Fumigasyon, Isıl işlemler (soğuk-sıcak uygulama) ve Bitki Koruma uygulamalarını kapsar. Bitki koruma uygulamaları daha çok bir bitkinin kültürel, mekanik, biyolojik, biyoteknik ve kimyasal yöntemlerle zararlı organizmalardan korunmasını ifade eder. Bu bağlamda Biyoteknik Mücadele bir bitki koruma faaliyeti ve bitki sağlığının bir parçasıdır. Biyoteknik mücadele; zararlı organizmaların direk olarak öldürülmesi yerine bazı tekniklerle normal seyrindeki biyolojik ve fizyolojik davranışlarının engellenerek kontrol altına alınmasıdır. Canlılar hayatlarının doğal seyri içerisinde besin, eş ve barınak ararlar. Ayrıca özellikle böcekler belirli biyolojik evrelerden geçerek ergin hale gelirler. Biyoteknik mücadele, zararlı organizmaların bu doğal yaşam sürecine bazı teknikler kullanılarak müdahale edilmesidir.
Biyoteknik mücadele yönteminde kimyasal ve biyolojik mücadele de olduğu gibi alan veya ürün kaplaması yapılacak şekilde bir uygulama yapılmaz. Dolayısıyla biyoteknik mücadele ile elde edilmiş gıda ürünlerinde kalıntı bulunmaz.
Başlıca biyoteknik mücadele ürünleri:
– Tuzaklar,
– Cezbediciler veya uzaklaştırıcılar,
– Böcek gelişimini bozucu kimyasal ve hormonlardır.
Biyoteknik mücadele yönteminin önemli ürünlerinden biri olan tuzaklar insanoğlu tarafından çok uzun yıllardır kullanılmaktadır. Evlerde bulunan karasineklerin mücadelesinde pekmezin cezbedici olarak kullanılması veya naftalinin güveler için uzaklaştırıcı olarak kullanılması bilinen örneklerdendir. Bu tuzaklar besin, renk, ışık ve ses tuzakları olarak gruplandırılabilir. Bu tuzaklar renk tuzakları (sarı yapışkan tuzak vb) gibi tek başına kullanıldıkları gibi daha çok diğer tuzak veya feromonlarla entegre edilerek kullanılır. Diğer önemli bir biyoteknik mücadele ürünü olan cezbedicilerin (Feromonlar) ve uzaklaştırıcıların (repellentler) varlığı ise birkaç yüzyıldır bilinmektedir. Günümüzde böceklerin besin aramalarında, yumurtlama yerlerinin ve cinsel eşlerin bulunmasındaki davranışlarının bazı kimyasal maddeler tarafından uyarılıp kontrol edildiği oldukça net bir şekilde belirlenmiştir. Bunlar zamanımızda doğal veya sentetik olarak elde edilip mücadelede çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.
Biyoteknik mücadele ürünlerinin çevre koşullarına kolay adapte edilebilmesi, muhafaza ve nakliye koşullarının biyolojik mücadele ürünleri gibi özel koşullar istememesi ve faydalı organizmalar ile hedef dışı organizmalar üzerine bilinen önemli yan etkilerinin olmaması diğer avantajlarıdır. Biyoteknik mücadele uygulamalarında çok komplike alet ve makinaya ihtiyaç duyulmaması ve uygulama etkinliğinin uzun sürmesi üretici açısından son derece önemli avantajlardır. Özellikle tuzak sistemlerinde feromon yayıcının ömrü bittikten sonra tuzağın diğer aksamının yeni feromon yayıcı konulmak suretiyle kullanılmaya devam edilmesi mücadele maliyeti açısından avantaj yaratmaktadır. Bütün bu faydaların ve avantajlarının dışında biyoteknik mücadelenin bitki sağlığındaki en büyük avantajı kalıntı sorununa sebep olmamasıdır.” Dedi.
 

Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'
Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'
Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'
Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'
Uzmanlar Uyarıyor 'Kıtlığa, göçlere ve savaş gibi felaketlere yol açabilir'

Bakmadan Geçme