Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Muğla'nın önemli turizm noktalarından Datça Yarımadası, eşsiz rotalarıyla yılın dört mevsiminde seyahatseverleri bekliyor.

  • 27

Akdeniz ile Ege Denizi'nin kesişme noktasında bulunan Datça, yerelden evrensele uzanan kültür ve sanat iklimiyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Zengin flora ve faunasıyla Knidos Antik Kenti'yle bölgenin önemli turizm merkezlerinden Datça Yarımadası'nda, 52 koy ve bük yer alıyor.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Kuzeyde, Ege Denizi bölümünde Gökçeler Bükü, Küçük Çatı, Büyük Çatı, Kızılağaç, Alavara, Çakal, Damlacık, Mersincik, Murdala ve İskandil koyları Gökova'da mavi yolculuğa çıkanların önemli uğrak yerleri arasında bulunuyor. 

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Datça, deniz altı yaşamı açısından da oldukça zengin

Akdeniz tarafına bakan ve günübirlik tekne turlarının uğrak yeri olan koylar arasında Knidos iç limanının yanı sıra sırasıyla Palamutbükü, Akvaryum, Hayıtbükü, Kızılbükü, Domuzbükü, Kargı, Datça Limanı, Karaincir, Sarı Liman, Karabük, Çiftlik, Kurucabük, Günlücek ve Lindos koyları yer alıyor.

Datça, deniz altı yaşamı açısından da oldukça zengin. İlçede bulunan dalış merkezleri aracılığı ile koylarda deniz altındaki doğal yaşam görülebiliyor. Rüzgarın uygun olması sebebiyle bölgede yelken ve sörf gibi su sporları yapılabiliyor. Dağcılık için de elverişli olan Datça'da, 240 kilometrelik Antik Karia Yolu'nda trekking yapılabiliyor, rotalar üzerinde kültür ve tabiat varlıkları görülebiliyor.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Mavi yolculuğun uğrak noktalarından Knidos

Datça'ya 33 kilometre uzaklıkta bulunan 2 bin 600 yıllık Knidos Antik Kenti, yarımadanın en uç noktasında, Akdeniz ve Ege'nin birleştiği Tekir Burnu'nda, antik dünyanın en önemli metropollerinden birisi. Birçok ünlü bilim insanına ev sahipliği yapmasıyla bilinen kent, milattan önce (MÖ) 4. yüzyıldan itibaren sanat, kültür, sağlık ve dini merkez olarak öne çıktı. Astronomi ve matematik bilimci Eudoksus, doktor Euryphon, ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri olarak gösterilen İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos'un yaşamına tanıklık ettiği rivayet edilen Knidos Antik Kenti'ne karadan ve denizden ulaşılabiliyor.

Araştırmalarda doktor Euryphon ve öğrencilerinin, dönemin ikinci büyük tıp okulunu Knidos'ta kurdukları belirtiliyor.
Ziyaretçilerine uzun bir gezi parkuru sunan kentte, Yuvarlak Tapınak, Dionysos Stoası ve Tapınağı, Apollon Tapınağı, Bolukrates Çeşmesi ve yaklaşık 5 bin kişi kapasiteli küçük tiyatro başlıca görülecek kalıntılar arasında bulunuyor.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Kentte kazı çalışmaları 12 ay devam ediyor

Afrodit heykeliyle de ünlenen Knidos Antik Kenti'nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 12 ay boyunca süren kazı ve restorasyon çalışmaları, Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ertekin Mustafa Doksanaltı başkanlığında yürütülüyor. Prof. Dr. Doksanaltı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentte Türk dönemi olarak isimlendirilen kazıların 1988'de başladığını ve halen devam ettiğini söyledi.

Son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras" projesi kapsamında kentin kültür varlıklarının ve önemli yapılarının açığa çıkartıldığını aktaran Doksanaltı, "Bu yapılar arasında kentin 'Küçük Tiyatrosu' olarak isimlendirdiğimiz yaklaşık 4 bin 500 kişilik Liman Tiyatrosu, hem kazılarda açığa çıkartıldı hem de buradaki restorasyon çalışmalarıyla birlikte koruma, kullanma kapsamı içerisinde değerlendirildi." dedi.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Doksanaltı, kentin diğer önemli ana ticaret yapılarından birisinin stoa yapısı olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

'Bu yapı, yaklaşık 130 metre uzunluğunda yan yana sıralanmış dörtgen planlı mekanlardan bir araya gelirken, bu meydanda açığa çıkartılan heykeltıraşlık ürünleri, sanat eserleri halihazırda Datça'nın görülmesi gereken en kıymetli eserleri. Özellikle son yıllarda Knidos'ta artan arkeolojik ve restorasyon çalışmalarıyla birlikte kent daha çok ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda 2024 yılında 125 bin ziyaretçi Knidos'u gördü. Bu çok ciddi bir rakam. Knidos, konumu dolayısıyla Datça Yarımadası'ndaki en uç noktada olması itibarıyla hedef noktasıdır. Yani geçerken uğranılan bir yer değildir.'

Datça'nın konumu itibarıyla müstesna bir yerde olduğunu vurgulayan Doksanaltı, "Datça Yarımadası'ndaki antik yerleşimler özellikle Eski Datça, Burgaz ya da Emecik'teki Apollon Kutsal Alanı'yla birlikte Knidos, sadece yaz aylarında değil, dört mevsim ziyaret edilebilir. Ziyaretleri esnasında da gelen misafirleri mutlu edecek arkeolojik eserlere sahip noktalardır." diye konuştu.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Datça'nın tarihi MÖ 2000'lere uzanıyor

Datça Yarımadası'ndaki buluntuların MÖ 2000'lere kadar tarihlendiği biliniyor. Karlar, Dorlar ardından Persler ve Romalılar ile Bizans döneminden sonra yarımada üzerindeki yerleşimler, 13. yüzyılda Menteşeoğulları Beyliği'ne bağlandı. 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılarak Datça adını aldı.

Son Osmanlı Padişahlarından Sultan Reşat döneminde Datça ismi Reşadiye'ye, Cumhuriyet ile tekrar Datça'ya dönüştürüldü. 1928 yılında ilçe olan Datça'nın ilk merkezi Reşadiye Mahallesi, oldu 1947'de ise bugünkü yeri olan İskele Mahallesi'ne taşındı.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Datça'nın önemli tarihi yapılarından Mehmet Ali Ağa Konağı

Datça'nın görülebilecek ilginç yapılarından birisi de aslına uygun restore edilen iki asırlık Mehmet Ali Ağa Konağı. Yöre halkının "Kocaev" diye adlandırdığı 200 yıllık kültür mirası ahşap konak, bölgedeki en eski mimari örneklerden biri olma özelliği taşıyor ve Osmanlı kültürünü merak eden yerli, yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Reşadiye Mahallesi'nin tepesine 1809 yılında yapılan konak, Osmanlı İmparatorluğu zamanında Datça Yarımadası'na hükmeden Mehmet Ali Ağa'nın ismini taşıyor. Mehmet Ali Ağa'nın, İstanbul'un ünlü ressamlarını Datça'ya getirterek konak salonunun tavanlarını, İstanbul'u tasvir eden resimlerle donattığı biliniyor.

Cumhuriyet döneminde uzun süre kullanılmayınca virane hale gelen ve 1990'lı yıllarda iş insanı Mehmet Pir tarafından satın alınan konak, aslına uygun restore edildikten sonra artık turizme hizmet veriyor.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Datça mutfağı

Türkiye'nin en güzel ve lezzetli bademi Datça'da yetişiyor. Nurlu, ak, Kababağ, Dedebağ, sıra ve dişli gibi çeşitleri olan Datça bademinin en kalitelisi Nurlu, kabuk yapısından dolayı en kolay tüketileni ise dişli badem olarak gösteriliyor.
Ocak ayının ortalarında erkenci badem ağaçları çiçek açarken, şubat ayı ortalarında ilk meyvelerini vermeye başlıyor.

Bademlerin ağaçlarda çiçeklenmesiyle birlikte tüm Datça, ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Bu kapsamda Datça'da "Badem Çiçeği Festivali" düzenleniyor. Festival, Muğla ve çevresinin yanı sıra Türkiye'nin dört bir yanından katılımcıları ağırlıyor. Festival programı her yıl "datcafestival.com" adresinden duyuruluyor. Festival boyunca Datça'nın merkezinde ve çevre köylerinde yerel üreticiler stantlar kuruyor. Bademle yapılan birçok yöresel lezzet ziyaretçilere sunuluyor.

Datça'nın geleneksel sayılabilecek yemekleri arasında ön sırada buğdayla yapılan keşkek yemeğinin yanı sıra mürdümük çorbası, tavuk göğsü, bal ve bademle yapılan bademli tavuk, yöresel tatlılarda ise bademli sultan tatlısı, bir çeşit baklava olan damat tatlısı ve yörede oldukça ünlü olan incirin içine koyulan bademlerin fırınlanması ile yapılan bademli incir tatlısı, bademli Türk kahvesi ve bademli kurabiye yer alıyor.

Tarihi rotaları ve mavi koylarıyla Datça dört mevsim keşfedilmeyi bekliyor

Eski Datça'da Can Yücel'in evi de görülebiliyor

Datça Yarımadası'nın önemli rotaları arasında ayrıca şair Can Yücel ile özdeşleşmiş küçük bir yerleşim olan Eski Datça, Arnavut kaldırımlı sokakları, rengarenk begonvillerin süslediği eski taş evleri ve küçük dükkanlarıyla öne çıkıyor. Datça'da yaklaşık 30 yıl yaşayan Can Yücel'in evi de görülebiliyor.

Yörede yetişen ot ve bitkilerle yapılan yerel yemekler, deniz ürünleri, kekik balı ve bademler, bölgenin semt pazarında öne çıkan ürünlerden. Datça merkezde her cumartesi geleneksel pazar kuruluyor. Datça'ya gelenler aynı zamanda ipek üreten yöresel atölyeleri de ziyaret edebiliyor.

Bakmadan Geçme