'İnsan hakları ve insan onuruna yaraşır bir yaşamı hak eder'
Türkiye Görme Engelliler Derneği Muğla Şube sekreteri ve Zafer partisi 28'inci dönem Muğla Milletvekili Adayı Mehmet Özdemir tarafından basın açıklaması yapıldı.
Türkiye Görme Engelliler Derneği Muğla Şube sekreteri ve Zafer partisi 28’inci dönem Muğla Milletvekili Adayı Mehmet Özdemir yaptığı açıklamada, “Engelli tanıdıklarıma mümkün olduğunca toplum içine çıkmazsan, yaşadığın "engellenmeler"i fark edemeyecekler diye uyarırım.
Herkesin kamusal ve özel alanda hayata tam ve eşit olarak katılma hakkı vardır. Katılamadığın yerde ise kesinlikle bir engel sizi engelliyordur.
Aslında engel denilen durum ve yaşanılan sorunların sadece kişinin bedeninden kaynaklı olduğu bir bakışa indirgenemez. Bu toplumsal bir sorundur.
Hak temelli ve kapsayıcı bakış hayatın içinde fiziki ve mimari alanları evrensel tasarımla tasarlar. Herkes, her beden, her farklı birey hayata tam ve eşit olarak katılımı, insan hakları ve insan onuruna yaraşır bir yaşamı hak eder.
Duruma sosyal açıdan ve kapsayıcı bir bakışla yaklaşırsanız, engelin bedende değil, hayatın içindeki alanlarda, farkındalık bilincine erişememiş zihinlerde, geleneksel yanlış algıda, yeterli olan ancak yanlış veya eksik uygulanan mevzuat ve eğitimsizlik ve de bilinçlendirici ve caydırıcı olmayan yaptırımlarda olduğunu görürsünüz.
Engellilik sorunları farklı bedenlerdeki insanların mümkün olduğunca bağımsız yaşayabilmesi için gerekli cihaz, tıbbi malzemenin temini; sağlık ve bakım hizmetini tamamen ve yeterli şekilde sosyal devletin karşılayacağı bir sistemi; insani bir yaşam için yeterli bir gelir; eğitim alma, istihdam edilme; kamu ve özel alanda mekanlara, bilgiye ve teknolojiye erişim; erişilebilir ulaşım imkanları gibi birçok hakkın hayata geçirildiği gün çözülebilir hale gelecektir. Yoksa ki kapsayıcı bir açıdan bakarsak beden, zihin, sosyal, ekonomik, kültürel ve etnik kimlik açısından farklı insanlar daima engellenmeye maruz kalacaktır. Bu nedenle konuya toplumsal bakışla baktığımızda bu farklı bireylere artık engelli değil, "ENGELLENLER" diyoruz.
Sürekli kullanılan "Engelliler ve Sorunları" başlığı bana hep samimiyetten uzak gelir.
Sorunlar sadece farklı beden, zihin ve ruhsal yapıdaki bireylere ve ailelerine ait değil, insanı normal- anormal gibi kalıplara sokan sağlamcı bakışa sahip, anayasal hakları umursamayan, engelleri yaratan yönetici, uygulayıcı ve vatandaşlardan kaynaklıdır.
Unutmayalım ki, engelli denilen bireyleri engelleyen ve "engellenen" birey haline getirenler, yine insanlar ve onların yanlış, eksik algı, tavır; düzenleme ve uygulamalarıdır. Ve sorunun toplumsal bir sorun olduğu kabulü ve bilinciyle çözülebilir.
Yaşadığımız ağır deprem felaketi sonucu uzuv kaybı yaşayan vatandaşlarımızla ülkemizdeki engelli nüfusu ne yazık ki, 850 bin kişi daha arttı. Buna deprem sonucu uzuv kaybı haricinde kronik birçok hastalığın sahibi olanlar ve psikolojik açıdan büyük travmalarla yaşamak zorunda kalanları da eklemeliyiz. Üzgünüz ki, ülkemizde yaşayan engelli bireylerin nüfusu konusunda net ve gerçek bir veri tabanı yoktur. Ülkemizde engelli nüfusu bizim standardımızda ülkelerde kullanılan oranlama değeri olan "toplam nüfusun %12, 29 'si engellidir" kabulüyle belirlenmektedir. 85 milyon üzerinden hesaplanırsa, yeni eklenen engellilerle birlikte nüfus en az 11,5 milyon kişiye yükselmiştir. Engellenmekle yaşanan sorunlar bireyin ailesinde iki kişi daha olması kabulü üzerinden hesaplanırsa, en az 35 milyon insanı etkilemektedir. Bu durumda yaşanan sorunların ve hak kayıplarının boyutunu siz düşünün demek zorundayım. Engelli bir birey olarak,