Kaymakam Balcı'dan duygulandıran konuşma
Her yıl 4-10 Nisan tarihleri arasında kutlanan Polis Haftası etkinlikleri çerçevesinde Fethiye Kaymakamlığı Önü'nde Çelenk Sunma Töreni gerçekleştirildi. Fethiye Kaymakam Vekili Alper Balcı törende yaptığı konuşmada sınır bölgesinde görev yaptığı sırada başından geçen olayları anlattı.
Polis Haftası nedeni ile kaymakamlık Hizmet Binası Önü’nde yapılan törende konuşan Kaymakam Vekili Alper Balcı polis çocuğu olduğunu ifade ederek sınır bölgesinde görev yaptığı süreçte başından geçen olayları anlattı.
Konuşmasını başta Fethiye’deki bütün emniyet mensupları ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün polis arkadaşlar adına yaptığını ifade eden Fethiye Kaymakam Vekili Alper Balcı “Teşkilatımızın kuruluşunun 177. yılı kutlu olsun. Emniyet müdürümüze beni konuşturma dedim. Konuşun kaymakamım dedi. Göz göze geldik. Konuşun lütfen dedi. Ben niye bunu dediğini biliyorum çünkü ben bir polis çocuğuyum. Anlatacaklarım olduğunu biliyordu. Konuşmamı başta Fethiye’deki bütün emniyet mensupları ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün polis arkadaşlar adına yapıyorum. Hakkım var buna çünkü ben bir polis çocuğuyum. Polis çocuğu ne demek? Polis çocuğu kavramı vardır. Özellikle doğuda terör bölgesinde görev yaparken polis çocukları dayanışması vardır. Gizli bir dayanışmadır. O yıllar sonra başka yerlere gitsenizde devam eder. Babam sayesinde ben 1987-1992 yılları arasında Siirt’te okudum. 92-97 yılları arasında da Van’da okudum. Emniyet Teşkilatı Yönetmeliğinde 2. Şark yokken iki defa şark görevi yapan bir polis memurunun oğluyum ben. Zordur polis çocuğu olmak. Grup halinde okula gitmek terör bölgesinde. Hep beraber dayanışma içinde olmak doğuda. Polis çocukları birbirlerini kollarlar. Zordur polis eşi olmak. Annemden bilirim. Terör bölgesinde eşi görevdedir, komşusu görevdedir, polis çocuklarının hepsi hastadır. Hepsinin iğnesini annem yapar. Annem polis lojmanlarındaki tek hemşiredir. Yemek yiyemez çocuklarıyla. O kadar çok iğne talebi gelir ki, annemin adı İğneci Şerife’ye çıkar. Zordur polis eşi olmak. Komşusunun şehit olduğunu bilir ambulanstadır. Haber veremez eşine. Yüreği yanar. Tabutta geldiğini görür söyleyemez. Çünkü aynı lojmanda beraber yaşamıştır, bunu söyleyemez. Zordur polis olmak bu coğrafyada. Bunu polis aileleri ve polis çocukları bilir. Eğer biz bugün nefes alabiliyorsak şehitlerimizin vermiş olduğu son nefes sayesindedir. Bile bile ölüme gitmektir polislik. Ben bunu canlı yaşayan biriyim. Hem polis çocuğu olarak, hem kaymakam olarak. Bunu gören biriyim.
2016 yılında Nusaybin’de beraber çalışıyoruz, Mardin özel harekat müdürümüz Tufan Kansuva. Yok böyle bir adam. Çok eskiden tanıyorum zaten. Bir eyp (el yapımı bomba) patladı. Yaralı geldi. Niye geldin dedim. “Bende bir şey yok ki” dedi. Başkası olsa gazilik için gider başvuruda bulunur. Görevi bitti, süresi doldu Mardin Özel Harekatta. Çağırdım onu. Görev süren bitti dedim, Ankara’da sana ihtiyacımız var. Biliyorsun dedi gelmeyeceğimi. Mardin’e aşıktı. Mesleğini seviyordu. Başka bir özel harekatçıydı. Uzatma dilekçesi verdi. Görevi uzattığı zaman Ömerli’deki çatışmada şehit oldu. Bunun hiçbir izahı yok. İşte bile bile ölüme gitmek bu.
Can dostum Mustafa Nohut. Kırıkkale’li. 2016 yılının başlarında Çukur Barikat Operasyonları başlayacak. Teknik personel olduğu için onu Özel Harekat Başkanlığında görevlendirmişiz. Herkes görevde bir tek o kalmış, arkadaşları göreve gittiği o gidemediği için büyük bir üzüntü içinde. Her gün görüşüyorum. Sana söz veriyorum beraber gideceğiz diyorum. Bana yalan söylüyor, Diyarbakır’a görevini ayarlıyor ve gidiyor. Operasyonlardan biraz önce. Ben onu Ankara’da zannederken Diyarbakır’da Ahmet müdürümle beraber eyp patlaması sonucu şehit oldu Mustafa Nohut. Yüreğimiz yandı.
Bile bile ölüme gitmektir polislik. Hangi birini anlatayım. Bütün arkadaşlarım şehit oldu. Trabzon’lu Meriç Alemdar müdürüm. Cizre’de beraberdik. Kahramanımdı. İdil’de Ufuk Baysan Müdürüm. Düzce’li. Çerkez delikanlısı. Ben böyle mütevazi bir adam görmedim. Bir ay boyunca beraber çalıştık. Fikret Metin Öztürk Müdürüm. Rize’li. Şırnak’ta beraberdik.
Üzüldüğüm en önemli konulardan biri. Bu Çukur Barikat Operasyonlarındaki kahramanların kendi bombamızla 15 Temmuz Günü Özel Harekat Daire Başkanlığımız vurulduğunda, şehir olmaları. Çukur Barikat Operasyonlarının kahramanları Azraille dalga geçen bu insanlar, kendi bombalarıyla, kendi uçaklarıyla FETÖ’cü hainler tarafından şehit edildi. Polis Özel Harekat Daire Başkanlığı vuruldu. Neden vuruldu? Çünkü biliyorlardı. Türk Polisi, Özel Harekat Polisi teslim olmaz. Onun için vuruldu orası. 15 Temmuz Günü gösterdiler. Eraslan Müdürümle, Abdülmuttalip Müdürümle, Jandarma Genel Komutanlığındaki FETÖ’cü hainleri derdest ederek gösterdiler. Ben yakinen biliyorum bunları. Hangi birini anlatayım size?Iğdırlı Şehit Başkomser Bülent Yurtsever. Cizre’de neler yaptıklarını ben biliyorum. O gün o da şehit oldu.
Türk Polisi şehitleriyle beraber yaşıyor arkadaşlar. Nasıl Ömer Halis Demir, Fethi Sekin ölüme bilerek gittiler. Bu arkadaşlar da gittiler. Bunlar da isimsiz kahramanlardı. Fethi Sekin, bir trafik polisi. Hiç beklemiyorsunuz değil mi? Yandan geçip gidebilirdi İzmir’deki adliyede. Geçmedi. Çekti silahını teröristlere koydu. Bile bile ölüme gitti. Bunun hiçbir izahı mantığı yok. Vatanı için şehit olan Türk Polisi’nin hiçbir mantığı yok. Kendilerine minnettarım. Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Atam Gazi Mustafa Kemal’in izinde olan Türk Polisi’nin 177. yıldönümünü kutluyorum. Gazilerimizi minnetle, şükranlarımı arz ediyorum. Diyorum ki sonsuza dek yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yaşasın Türk Polis’i” dedi.