Kaunos Antik Kenti, efsanesiyle dikkat çekiyor

Türkiye'nin tarım ve turizm kenti olarak bilinen Muğla'daki müze ve ören yerleri, bölgeye gelen turistlerin ilgi odağı oluyor.

  • 1636

Doğa güzellikleriyle ünlü ilçelerinde milyonlarca turist ağırlayan Muğla, tarihi zenginlikleriyle de ön plana çıkıyor.
Tatil planlarında tercihleri Muğla’dan yana olan turistler, deniz, kum ve güneşin yanında geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan antik kentler ve müzeleri gezmek için de bölgeyi tercih ediyor.

Tatil rotası Muğla olan turistlerin tercihleri arasında Türkiye'de bulunan önemli tarihi mekanlardan birisi konumunda olan Kaunos Antik Kenti Dalyan Çayının karşı kısmında bulunan Çandır Köyü içerisinde bulunmaktadır. Likya ve Karya döneminde bölgede tuz üretimi yapılırdı. Ticaret de oldukça gelişmişti. Kaunos Antik Kenti bir liman şehriydi. Kaunos bölgede ekonomik güce sahip olan ve kendi adına para bastıran Miletos'un oğludur. Yapılan kazı çalışmaları gösteriyor ki bölgedeki ilk yerleşim M.Ö. 10. yüzyıla dayanmaktadır.
Kaunos’u Dalyan’dan tekneyle de gelinebiliyor. Ören yeri iskelesinden on dakikalık bir yürüyüşle Kaunos antik kentine ulaşılıyor. Denizden yatla gelenler Delikli Ada çevresinde demirleyip tekneyle kanalı izleyerek iskeleye çıkabiliyorlar. Kaunos ticari açıdan önemli bir liman kentiydi. Zamanla denizin alüvyonlarla dolmasıyla liman özelliğini kaybetti. Tarihin babası Heredot’a göre Kaunoslular Karia’nın yerli halkındandı ama kendilerini Giritli sayıyorlardı. Coğrafyacı Strabon da Kaunos’un tersanesinin ve ağzı kapanabilen bir limanının bulunduğunu yazıyor. Kenti ikiz kızkardeşi ile uygunsuz ilişki kurduğu için sürülen Miletos’un oğlu Kaunos kurmuş. Dalyan’dan da görülebilen kaya mezarları ise MÖ. 4. yy’da yapılmış, daha sonraları Roma döneminde de kullanılmış. Lykia tipi mezarların içinde ölülerin üzerine yatırıldığı üç taş yatak bulunmaktadır. Cephede iki İon sütunu, sütunların üzerinde firiz ve alınlık görülmektedir. Alınlıkların birinde arslan kabartmaları vardır. Kentin limanı akropolün aşağısındaki Sülüklü Göl’dü. O zaman deniz Kaunos’un akropolüne kadar gelmekteydi. Perslerin Anadolu’yu bütünüyle ele geçirmesi üzerine kent Mausolos’un yönetimine girdi. MÖ. 334’de İskender’in Persleri yenmesi üzerine Prenses Ada’nın, sonra Antigonos’un, daha sonra Ptolemaios’un yönetimine girdi. Rodos Krallığı, Bergama Kralığı ve Roma egemenlikleri altında kaldı. Limanın dolmasıyla önemini yitirmeye başladı. Akropol 152 metre yükseklikteki tepeye kurulmuştur. Surların kuzey yönünde olanı orta çağdan kalmadır. Uzun sur limanın kuzey yönünden başlayıp Dalyan Köyü’nün ilerlerindeki sarp kayalığa kadar uzanıyor. Surun kuzey kısmı Mausollos döneminde yapılmıştı. Kuzeybatı yönündekiler Hellenistik dönemdendir. Limana doğru olanlar ise Arkaik Devir’den kalmadır. Tiyatro Akropol’ün eteğindedir. 33 Oturma sırası bulunmaktadır. Tiyatronun batı yönündeki yapı kalıntılarından biri bazilika tipi kiliseye aittir. Diğerleri Roma Hamamı ve Tapınağa aittir. Aşağıda tamamlanmayan bir daire biçiminde örülmüş ve yivsiz sütunları bulunan yapının arkasında üç basamakla yükseltilmiş podyum bulunuyor. Burada tapınağın kalıntıları görülüyor. Daire biçimindeki yapının ne olduğu ise bilinemiyor. Eski liman olan Sülüklü Göl’ün kuzeyinde yapılan kazılarda stoa ortaya çıkarıldı. Çevresinde bir çok heykel kaidesi bulundu, ama heykeller bulunamadı. Stoanın yakınındaki çeşme restore edilmiştir. Surları ve kuleleri bütünüyle görmek için uzunca bir keşif gezisine çıkılması gerekiyor. Kaunos antik kenti sonrasında isteyenler tekneyle Kaunos’un şimdi Sülüklü adı verilen göle dönüşen antik limanına ve Çandır köyüne çıkabilirler. Çandır köyünün iskelesinde gezi tekneleri sıralanır her zaman. İstuzu’na yanaşan yatlara hizmet verir bu tekneler. Alır Dalyan’a ve Çamur banyosuna taşırlar yat müşterilerini. İskelede kayalara oyulmuş kovuklar çarpacaktır gözünüze. Bunlar, Kaunos’a yük taşımak için antik limana yanaşan gemilere fener görevi gören dev ateşlerin yakıldığı kovuklardır.
 

Bakmadan Geçme