- Haberler
- Güncel
- Fethiye'de kadının gücü! Kadın Sanatçı Selin Köktener, 'Kadınlar sadece süs değil, güçlü birer figür olmalı'
Fethiye'de kadının gücü! Kadın Sanatçı Selin Köktener, 'Kadınlar sadece süs değil, güçlü birer figür olmalı'
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının sanatta daha güçlü bir yer edindiğini vurgulayan tiyatrocu ve Ege sen Sanat Derneği Başkanı Selin Köktener, FRT TV mikrofonlarına özel açıklamalarda bulundu. Köktener, 'Kadınlar sadece süs değil, sahnede güçlü figürler olmalı' diyerek sanatın gücüyle toplumsal farkındalık yaratmayı hedeflediğini vurguladı ve kadınların kendilerine güvenmesi gerektiğini dile getirdi.

"Kadının fendi yine erkeği yendi”
Başkan Köktener, tiyatro dünyasında bir kadın olarak karşılaştığı zorlukları ve bunlarla nasıl başa çıktığını, "Tiyatroda kadın olarak en büyük yaşadığım zorluk şuydu; yani eğer tiyatro adına konuşuyorsak sadece hep komik roller erkekler için yazılmıştı, kadınların biraz daha çaba sarf etmesi gerekiyordu. Hatta ustalarımdan öğrendiğim bir şey var, ‘kadınlar sahnede süstür’ derlerdi o zaman. Ama şimdi öyle bir noktaya geldik ki, kadınlar çok başarılı bu konuda. İşte tek kişilik kadın oyunları izliyoruz, ya da çoklu kadın oyunları izliyoruz, kadınlarla alakalı yapılan çalışmalarda ya da örgütlenmelerde, lütfen bu cümlem de yanlış anlaşılmasın hani örgüt derken STK’lardan bahsediyorum, işte geliştirilen projelerden bahsediyorum ya da platformlardan bahsediyorum. Kadınların biraz daha cesaret bulup kendilerini aslında ortaya da attığı bir dönemdeyiz” diyerek açıkladı.
Bir arkadaşının bu konuda yaşadığı zorlukları paylaşan Köktener, “Belli bir yaşa kadar çocuklarının annesi, evinin kadınıydı. Bir gün ortada hiçbir sebep yokken kendinin farkına vardı 50 yaşlarının üzerinde ve o bir oyuncu oldu ve şimdi hala turne turne geziyor, hala bir yerlere bir şeyler ulaştırmaya çalışıyor. Kadının kendini fark etme süreci de zaten aslında o yaşlara tekabül ediyor. Yani yirmili yaşlarda öyle hayal meyal bulutların üstünde geziyorsunuz, 30’lu yaşlarda işte 'aaa 30’a geldim, ah 35 olacağım, yolun yarısına geliyorum' falan derken zaten orası da öyle böyle geçiyor ama artık 40 yaşının üstüne çıkmaya başladığınızda kendinizin farkına varmış oluyorsunuz. Ve artık istediklerinizi hani kabul ettirebilecek noktaya geliyorsunuz. Çünkü artık o sıkışmışlık, o şey bir de dönem tabii dediğim gibi, yani sosyal olarak da, kültürel olarak da, siyasi olarak da öyle tuhaf bir dönem ki… Artık herhalde kadınların da böyle yumruğunu masaya vurma zamanı geldi diyorum yani, ama 40 yaş üstü için söylüyorum tabii bunu. Çünkü biz çok çabuk etkilenen varlıklarız, her şeyden çok çabuk etkilenen, gırift düşündüğümüz için erkekler gibi değiliz ya da çocuklar gibi değiliz hani. Daha çok bizi işte destekleyen insanlar olması gerekiyor yanımızda. Fitili birinin ateşlemesi gerekiyor. Ne olursa olsun zorluklarla karşılaşıyoruz, karşılaşacağız da. Ama bunlar bizi şey yapıyor tabi, ne diyorlar; perçinliyor yani. Bunlar bizi adapte ediyor” dedi.
“Babamın Ölüm Haberinin Geldiği Akşam Sahneye Çıktım”
Sözlerine devam eden Ege Sen Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selin Köktener, “Bir de bütün bunların yanında yaşadığım en büyük zorluk şuydu; biz bir Anadolu turnesindeydik, Şırnak'ta Beytüşşebap’ta oyun oynayacaktık ve çok zor şartlar altında oyun oynuyorduk. Babam zaten rahatsızdı, babamın ölüm haberi geldi. Ben dönemedim. Neden dönemedim? Çünkü oradaki koşullar nedeniyle dönemedim. Halbuki beni kaymakama yanıma askerleri vererek gönderebileceğini söyledi ama beşten sonra, saat beşten sonra hiçbir şekilde sivil ya da asker ya da polis, hiç kimseyi göndermiyorlardı, tehlikeliydi o dönem. Babamın ölüm haberi geldi ve ben tabi o sorumluluğu alamadım ve sahneye çıktım o akşam. Mesela çok zordu, benim için çok zordu. Herkes için mutlaka zor olabilirdi, zor şeyler tabi bunlar. Ama maalesef böyle güzel tarafları da var, kötü tarafları da var” ifadeleriyle yaşadığı zorluğu paylaştı.
“Kadınların yapamayacağı şey yok”
Kadınların toplumsal yaşamda güçlü bir yer edinmesini engelleyen en büyük tabu nedir sorusunu cevaplayan Sanatçı Köktener, “Çevresel faktörler; yani işte aile, çocuk, koca, baba. Bence kadınların yapamayacağı şey yok, yani biz bunları hep görüyoruz işte yani hiçbir şey yapmasalar bile üretebiliyorlar yani bilmiyorum yani bence korkmalılar kadınlardan diye düşünüyorum gerçekten üretebiliyorlar. Bunun bir sürü örneği var. İşte dağ köyünde bir yerde bir kadın, bir marka yaratmaya çalışıyor. Aslında sıradan, gündelik, herkesin yaptığı işler ama o onun farkına varıyor, yapıyor, üretiyor, satıyor, pazarlamasını yapıyor, bir markası oluyor ya da eline bir şey alıp işte tesisat malzemelerini alıp hat döşeyebiliyor, boru döşeyebiliyor. Ki Fethiye’de de bir tanesi tesisatçı hanımefendi var. Ya birçok birçok birçok örnek verilebilir. Ama şey var, tabu yıkılır diye düşünüyorum ben ya, yıkılmak için var tabular, delinmek için var yasaklar. O yüzden bence ruhumuzun sesini susturmamalıyız diye düşünüyorum. Bir yerden başlamak gerekiyor, bir yerden başladığınızda böyle çorap söküğü gibi geliyor her şey ve siz çok başarılı olabiliyorsunuz. Yani kimse tarafından da böyle övülmeye falan da ihtiyacınız bile olmuyor yani. Kendimizin farkında olup, yapabileceğimiz şeyleri sevgiyle emekle paylaşarak çoğaltabiliyorsak ne mutlu bize” diyerek sözlerini noktaladı.
Bakmadan Geçme





