EĞİTİM-SEN 'UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ'

10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan 'Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'ne yönelik bombalı saldırıda hayatlarını kaybedenler, katliamın dördüncü yılında da Fethiye'de de anıldı.

  • 975

Eğitim-Sen üyeleri tarafından düzenlenen anma töreninde, katliamın tüm sorumlularının yargılanması için mücadele sözü verildi. 
10 Ekim Ankara Katliamında hayatını kaybedenler katliamın 4’üncü yılında Türkiye genelinde olduğu gibi Fethiye’de de Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Fethiye Şubesi üyeleri tarafından anma etkinliği düzenlendi. Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi Salonu önünde gerçekleşen anma etkinliği;  saldırıda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.  Saygı Duruşunun ardından  Eğitim-Sen Fethiye Şubesi Temsilcisi Sevgi Çobanoğlu  tarafından ortak bir basın açıklaması yapıldı. Çobanoğlu konuşmasında  “Gerçek katiller ortaya çıkarılıncaya ve gerçek adalet yerini buluncaya kadar ant olsun ki durup dinlenmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz, yılmayacağız. Affetmeyeceğiz, unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi. 
“103 ARKADAŞIMIZ YAŞAMINI YİTİRDİ”
Konuşmasına devam eden  Çobanoğlu  “10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde gerçekleşen katliamın dördüncü yıldönümünde, kaybettiğimiz bütün arkadaşlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Bundan dört yıl önce, ülkemizin içinden geçtiği şiddet ve çatışma ortamının sona erdirilmesi için “Savaşa inat, barış hemen şimdi” şiarıyla Türkiye’nin dört bir yanından gelen on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingimize savaştan beslenen karanlık odaklar katliamla cevap verdiler. Yüreği insan sevgisiyle ve barış özlemiyle dolu 103 arkadaşımız yaşamını yitirdi. Yaklaşık 500 arkadaşımız yaralandı. Halen çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarına uğrayarak hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Yaşanan bu büyük katliamın acısı yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Acımız kadar öfkemiz de tazeliğini koruyor. Gerçek katiller dışarıda gezdiği için isyanımız her gün biraz daha büyüyor Aslında Türkiye tarihinde katliamlar ilk değil. Ne zaman eşitlik isteyenler varsa, ne zaman hakkına sahip çıkanlar varsa, ne zaman sömürüye karşı çıktıysa insanlar; bu ülkede egemen çevreler ve egemen düzen meydanları kana bulamıştır. Biz bunu 1977 1 Mayıs’ında yaşadık. Çorum’da yaşadık. Maraş’ta yaşadık. Madımak ’ta yaşadık. Bu etkinlikleri kana bulayanlar, bu insanlık düşmanı eylemlere yön verenler, bu siyasi ortamı oluşturanlar aslında o eylemde kendilerini patlatanlardan, üzerimize silahla saldıranlardan çok daha fazla suçludurlar. . Hiçbir zaman unutulmasın ki, bu ülkedeki darbelerin, savaşların ve ekonomik krizlerin bedelini halkımız ve emekçiler ödemektedir. Bu nedenle barışın iyileştirici gücüne hepimizin ihtiyacı var. Değerli Basın Emekçileri, Acımızı ve öfkemizi büyüten en büyük nedenlerden birisi de, katliam öncesinden bugüne kadar siyasi iktidarın ve idarecilerin takındıkları tutum ve yargı sürecidir. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi 3 Ağustos günü 10 Ekim Ankara katliamı davasında kararını açıkladı. Yargı süreci hızla bitirilmek istendi. Yargının tutumu ve açıklanan karar katliamın gerçek faillerinin kimler olduğuna dair kuşkumuzu daha da büyüttü. Duruşmalarda yaşananlara, siyasi iktidarın ve mahkemenin tavrına bakıldığında davanın birkaç tetikçinin, yardım ve yataklı edenlerin çeşitli cezalarla sonuçlandırılması üzerine kurgulandığı anlaşılmaktadır. Karar da buna uygun olarak verilmiştir. Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporda adeta katillere Ankara’ya kadar bir koridor açıldığı anlaşılmasına rağmen Mahkeme heyeti raporu ciddiye almadığı gibi avukatlarımızın ısrarlı talebine rağmen raporda kastı/ihmali yazılı olan kamu görevlilerini ne sanık olarak yargılamış, ne de tanık olarak dinlemiştir! Değerli Basın Emekçileri, 7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinde arka arkaya patlayan bombaların, yaşanan katliamların “ya biz ya kaos” tehdidi ile ilişkisi sorgulanmadığı sürece adalet sağlanmamış, gerçek failler ortaya çıkarılmamış olacaktır. Katliam sonrası anket yapıp oylarının ne kadar arttığını araştıran ve büyük bir aymazlıkla TV’lerde açıklayanlar, halklarımıza hesap vermedikçe öfkemiz de, acımız da dinmeyecektir. Katillere adeta koridor açan, yol kontrollerini kaldıran, saldırı olacağı istihbaratını tertip komitesinden gizleyenler, patlamaların ardından birçok kişinin yaşamını yitirmesine neden olan gaz sıkma emri verenler, ambulansların geç gelmesinin sorumlusu olanlar, güvenlik tedbiri almayanlar yargılanmadıkça gerçek adalet mücadelemiz sürecektir. “Kokteyl örgüt” diyerek davayı sulandıranlar, katliamın IŞİD tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen mahkeme kararı sonrası hala koltuklarında oturmaya devam ediyorlarsa dava dosyasının daha başındayız demektir. Katliamın tüm sorumluları yargılanana ve hak ettikleri cezayı alana kadar öfkemizi diri tutacağız. Katliamın unutturulmak istenmesine izin vermeyeceğiz. Arkadaşlarımızın hesabını mutlaka soracağız. Değerli Basın Emekçileri, Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi yitirdiğimiz arkadaşlarımızın en büyük emanetidir. Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu doğrultuda kararlı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Barış karanfillerimize ve ailelerine verdiğimiz sözü 4. Yıldönümü vesilesiyle bir kez daha yineliyoruz: Barış özleminiz yerine gelinceye kadar mücadelemiz bedeli ne olursa olsun devam edecektir. Gerçek katiller ortaya çıkarılıncaya ve gerçek adalet yerini buluncaya kadar ant olsun ki durup dinlenmeyeceğiz,  geri çekilmeyeceğiz, yılmayacağız. Affetmeyeceğiz, unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi. Okunan basın açıklamasının ardından sendika üyeleri oturma eylemi gerçekleştirerek, alandan dağıldılar.
 

Bakmadan Geçme