Eğitim Sen Muğla'dan 'Seçim Tutum Belgesi'
Eğitim Sen Muğla Şubesi, Muğla'nın Menteşe ilçesinde görev yapan basın emekçileri ile bir araraya gelerek, 14 Mayıs günü yapaılacak olan Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçimlerine sayılı günler kala 'Seçim Tutum Belgesi'ni paylaştı.
Eğitim Sen Muğla Şubesi İl Başkanı Birdal Savran ve yönetimi düzenledikleri kahvaltı programı ile
Menteşe ilçesinde görev yapan gazetecilerle buluştu.
Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçimleri öncesi Muğla Şubesi olarak, “Seçim Tutum Belgesi”ni sendika adına açıklayan İl Başkanı Savran, “Eğitim ve bilim emekçilerinin gerçek sözü ile iş yerlerinde ve alanlarda özgür sesi olan Eğitim Sen olarak, 1 milyon 200 bin eğitim ve bilim emekçisinin taleplerini, uyarılarını MEB, YÖK ve siyaset kurumuna iletiyor, kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu seçimde, eğitim tarihinin çok önemli bir uğrağına tanıklık edeceğiz ve Türkiye’nin önümüzdeki yüzyılını belirleyecek bir karar alacağız” dedi.
“ADİL BİR EĞİTİM İÇİN OY VERECEĞİZ”
Seçim Tutum Belgesi’nde şu ifadelere yer verildi:
“Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz şeylerle” eğitim ve bilim emekçileri olarak, aşağıdaki taleplerle eşit, özgür, parasız, erişilebilir, anadilinde adil bir eğitim için oy vereceğiz. Eğitim ve bilim emekçileri, 100 yılı aşkın bir zamandır uğruna mücadele ettiği grev hakkıyla birlikte toplu iş sözleşmesi hakkını kullanmak, insanca geçim ve çalışma koşulları sağlamak için oy verecektir.Eğitim ve bilim emekçileri, okullarda ve üniversitelerde yaşamın çoğul akışını durduran tek adam rejimine, bu rejimin okullardaki kopyalarına ‘artık yeter’ diyecek, demokratik ve katılımcı bir eğitim sistemine oy verecektir.”
Eğitim ve bilim emekçilerinin taleplerini gerçekleştirecek siyasal programlara destek vereceklerini ifade eden Başkan Savran şöyle devam etti:
“Eğitim temel bir haktır ve herkesin parasız yararlanabileceği kamusal bir hizmettir; piyasa koşullarına asla terk edilemez. Eğitim hakkından herkesin eşit ve parasız olarak yararlanması sağlanmalıdır. Eğitime ayrılan bütçe ilk aşamada en az iki kat arttırılmalıdır. Devlet okullarının tüm ihtiyaçları genel bütçeden karşılanmalı, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır. Eğitim ve bilim hizmet kolunda en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmelidir.Ekonomik kayıplarımız, TL’de yaşanan değer kaybı ve satın alma gücündeki azalma üzerinden net bir şekilde hesaplanarak ödenmeli ve söz konusu fark, kamu emekçileri ve emeklilerin taban aylığına mutlaka yansıtılmalıdır.Öğretmen Meslek Kanunu’nda yer alan ekonomik iyileştirmeler bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde yansıtılmalı, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir. Toplu sözleşme görüşmeleri kamu emekçilerinin büyük bölümünün izinli olduğu ağustos ayında değil, Ekim ayında yapılmalıdır.En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde bebek bakım üniteleri ile kreş açılmalı, çalışan sayısı 50’den az olan işyerleri birleştirilerek bu hizmet verilmelidir.Kadın çalışanların çalışma koşulları iyileştirilmeli, süt izinleri sağlıklı yürütülmeli, kadın çalışanlar için emzirme odaları sağlanmalıdır. Hizmetli memur, teknisyenler ve sağlık hizmetleri personellerinin özel hizmet tazminat oranları artırılmalı, 8. dereceye düşen tüm personele ek gösterge ödenmelidir.Tüm eğitim ve bilim emekçilerine yaptıkları işin önemi ve zorluğu dikkate alınarak her dört yıla bir yıl olmak üzere yıpranma hakkı verilmelidir. Eğitimde özellikle 4+4+4 sonrasında artan angarya çalışma ve iş yükü artışına paralel olarak meslek hastalıklarındaki artış dikkate alınarak gerekli önlemler alınmalıdır.Görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmelikleri değiştirilmeli, yönetmelik, sınavlar ile görevde yükselme ve unvan değişikliklerinin her yıl yapılmasına olacak verecek biçimde düzenlenmelidir. Faranjit, varis, bel fıtığı, astım vb hastalıklar meslek hastalığı sayılmalıdır.
ÖSYM’nin yaptığı sınavda idari personel de görev alabilmelidir. 13-b/4 ile keyfi görev yeri değişiklikleri sonlandırılmalıdır. Bu tipte görevlendirmelerde çalışanın rızası ve fakülte kurulu karar mekanizmaları hayata geçirilmelidir. Kadınlara yönelik psikolojik, fiziksel taciz ve şiddet kabul edilemez. Üniversitede kadına yönelik pozitif ayrımcılık politikaları uygulanmalıdır.Üniversitelerde mobbing (işyerinde psikolojik yıldırma), başta iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kişilere aşırı yetkiler tanınması ve mevcut hiyerarşik yapı nedeniyle, ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bunun önüne geçecek politikalar ve mekanizmalar üretilmeli, kurullar oluşturulmalıdır.Üniversitedeki kameralar, parmak izi vb. mekanizmalar ortadan kaldırılmalıdır. Bu mekanizmaların çalışanları ve öğrencileri fişlemeye yönelik kullanıldığı ortadadır. Benzer şekilde benzer amaçlara hizmet eden turnike sistemi, kartlarla açılan kapılar gibi uygulamalar da sona erdirilmelidir.”