EĞİTİM-SEN EYLEM YAPTI
Savaşa karşı barış için Disk, Kesk ve TMMOB'a bağlı olarak iş bırakılırken Eğitim-Sen'de Fethiye'de Muğla ve ilçelerinde iş bıraktı.
Eğitim-Sen tarafından Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi önünde yapılan eylemde "faşizme karşı omuz omuza, savaşa hayır barış heman şimdi, savaşa değil eğitime bütçe, sloganları atıldı. Öğle saatlerinde belediye kültür merkezi önünde bir araya gelen Disk ve Kesk'e bağlı üyeler alkışlı eylem yaparken, ellerinde "bizi bombaların sesi değil sizin sessizliğiniz öldürüyor" yazılı afişte açtılar. Güneydoğu'daki çatışmaların durdurulup barış ve çözüm süreci görüşmelerine tekrar dönülmesini isteyen eylemciler "bu iktidarın demokrasiye tahammülü yoktur" dediler. Eğitim-Sen adına açıklama yapan Yönetim kurulu üyesi Eylem Altan Baran "daha kaç kez söylemememiz gerekecekse bıkmadan usanmadan tekrar tekrar söyleyeceğiz. Savaş, ölüm acı gözyaşı ve yıkım demektir. Savaş cinayet denektir. Savaş sürdükçe halk konuşamayacak. Akan kan ve gözyaşlarını durdurmanın tek çaresi halklara karşı açılan bu savaşı derhal durdurmaktır. Bu topraklarda kimsenin ölmesini istemiyoruz. Çözüm evrensel bir hak olan insan haklarının tanınması temel sorunlarda demokratik çözüm için acil adımlar atılmasıdır" ifadelerini kullandı. EylemAltan Baran “Daha kaç kez söylememiz gerekecekse, bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar söyleyeceğiz: Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir!Savaş, cinayet demektir!Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir!Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir!Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir!Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir!Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır!Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir!Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir!Savaş sürdükçe halk konuşamayacak!Savaş sürdükçe kan ve gözyaşı akmaya devam edecek!Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, halk yoksulluğa mahkum olacak”diyerek; “Akan kan ve gözyaşlarını durdurmanın tek çaresi, halklara karşı açılan bu savaşı derhal durdurmaktır. Bu çağrımıza AKP hükümetinin olumlu karşılık vereceğini beklemiyoruz. Zira onlar savaş istiyor. Karşılık vermesi gerekenler, iktidarın, sermayenin, ırkçı milliyetçilerin çıkar sağladığı bu savaşa evlatlarını feda etmek zorunda bırakılacak olanlardır. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere de sesleniyoruz: Bu topraklarda kimsenin ölmesini istemiyoruz! Sendikalar olarak, meslek örgütleri olarak, demokratik kitle örgütleri olarak biz barışın tarafındayız. Görevimiz, insanlarımızın öldürülmesine seyirci kalmak değil, insanları yaşatmaktır! Bu iktidarın demokrasiye tahammülü yoktur. Yok ederek, yok sayarak, kırarak, ezerek, dökerek sorunları bitirmek, muhalefeti sindirmek istemektedir. Oysa çözümün ne olduğunu herkes biliyor. Çözüm, evrensel bir hak olan insan haklarının tanınması, temel sorunlarda demokratik çözüm için acil adımlar atılmasıdır. Çözüm, herkesin diline, kültürüne, doğasına özgürce sahip olmasıdır. Bunun bahşedilen bir lütuf değil bir ülkenin zenginliğinin açığa çıkması olduğunun herkesçe anlaşılmasıdır çözüm. Kısaca çözüm, Türkiye’nin gerçek bir demokrasiye kavuşmasıdır”dedi. Baran; “Onlarca ilçede başlatılıp tüm ülkeye yaymaya çalıştıkları savaş politikalarına karşı emek ve demokrasi güçlerinin daha etkin ve yaygın eylem ve etkinlikler gerçekleştirmesi ortak geleceğimiz ve bir arada yaşam zemininin ortadan kalkmaması için oldukça önemlidir”İddiasında bulunarak Biz umudun, insanı insan yapan gücünü de biliyoruz. Bir gün insanlık umudun bilinmeyen gücünü ortaya çıkaracak; adaletsizlikleri kökünden söküp atacak; insanlık açlıktan, yoksulluktan, aşağılanmaktan kurtulacaktır. Savaş isteyenler, katliam ve cinayetleri yaygınlaştıranlar şunu çok iyi bilsinler ki, bizler kardeşlerimizin elini sımsıkı tutacak, her koşulda birlikte olacak, birlikte mücadele edeceğiz. İki halkın birlikte yaşama umudunu yok etmeye çalışanlara inat, ortak geleceğimizi kurmak için daha da birbirimize kenetleneceğiz. Son kişi kalana kadar barış ve demokrasi mücadelesini sürdürmekten geri kalmayacağız. Gün, yaşananları seyretme günü değil, “içeride ve dışarıda savaş!” çığlıkları atanlara karşı yüksek sesle ve cesaretle“öldürülenler bizim çocuklarımız!.. yaşasın halkların kardeşliği.” diye haykırma günüdür. gün, savaşı durdurma, barışı inşa etme günüdür.bu nedenle diyoruz ki: yaşatmak için barışa ses ver” dedi.