Doğu, Cevap Bekliyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Üyesi Turhan Doğu, Gerçek Gündem'de Hülya Kulalı ve Emrullah Gök'ün sorularını cevapladı. Geçtiğimiz aylarda Seydikemer'de imam olarak görev yapan H. Öztürk'ün CHP'yi şeytana benzettiği paylaşım nedeniyle dava açan Turhan Doğu, 'Ben buradan bilişim suçlarıyla ilgilenen Sayın Cumhuriyet savcısına sesleniyorum. Değil Cumhuriyet Halk Partisi, hiç kimse toplumu oy verdiği hiçbir siyasi partiye ve onun liderine şeytan ve başka türevlerde benzetme yapamaz. Lütfen görevinizi bir an önce yapın. Diyanet İşlerinin açığa aldığı bu imamı lütfen ifadeye çağırın!' diye konuştu. Doğu, Göcek Tüneli ile ilgili soruya verdiği cevapta 'İşçiye yüzde 6, Avrasya Tüneline 56, Göcek tüneline yüzde 26. Bu kabul edilemez!' ifadelerini kullandı.

  • 3348
Doğu, Cevap Bekliyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Üyesi ve genç siyasetçilerden Turhan Doğu, FRT TV’de yayınlanan Gerçek Gündem’e konuk oldu. Türkiye gündeminden Muğla ve Fethiye gündemine kadar birçok soruya cevap veren Doğu, gençlerin daha çok siyasette olmasını ve mücadele etmeleri gerektiğini vurguladı. 


“DİYANET İŞLERİNİN AÇIĞA ALDIĞI BU İMAMI LÜTFEN İFADEYE ÇAĞIRIN!”
Seydikemer’de imam olarak görev yapan bir kişinin CHP’yi şeytana benzetmesi üzerine dava açan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Fethiye İlçe Yönetimi Üyesi ve genç siyasetçilerden Turhan Doğu’ya bu davanın sonucu sorulması üzerine; “Kasım ayında ben suç duyurusunda bulundum. Bizzat kendim gittim. Ben kasım ayından bu güne kadar hiçbir şekilde dönüş alamadım. Duyduğum kadarıyla kendisini daha ifadeye bile çağırmamışlar. Ben buradan bilişim suçlarıyla ilgilenen sayın Cumhuriyet savcısına sesleniyorum. Değil Cumhuriyet Halk Partisi, hiç kimse toplumu oy verdiği hiçbir siyasi partiye ve onun liderine şeytan ve başka türevlerde benzetme yapamaz. Lütfen görevinizi bir an önce yapın. Diyanet İşlerinin açığa aldığı bu imamı lütfen ifadeye çağırın! Bu toplumun hassasiyetle durduğu bir noktadır. Bu siyaseti ve içinde bulunduğu Diyanet gibi ulvi değeri olan manevi olan kurumu zedeleyen bir harekettir. Lütfen gereğini yapın! Bu kabul edilemez. Davamın sonuna kadar arkasındayım ve hukuki olarak peşini bırakmayacağım” diye konuştu. 
Göcek Tüneli ile ilgili soruya, “İşçiye yüzde 6, Avrasya Tüneline 56, Göcek tüneline yüzde 26. Bu kabul edilemez! Toplumda kitlelerin istek ve talepleri kitlesel olduğu sürece eyleme dönüşür. Göcek tüneli fahiş fiyatlar uygulamaktadır. Bu fahiş fiyatlar topluma yansıtılan zamlarla orantısız, alakasızdır. Toplum gerçeğini yansıtamamaktadır. O yüzden ben toplumu kitlesel olarak ortaya tepki ve tavır koymaya davet ediyorum. Ben özel şirket yetkililerinin de buna çok fazla dayanabileceklerini sanmıyorum. Mecbur bizim istediğimiz noktaya geleceklerdir” dedi.
Turhan Doğu, “Türkiye deprem bölgesi. Bununla yaşamayı öğrenmeliyiz. Bundan bir dönem önceki parlamentoda İstanbul Milletvekili Ali Özcan, mecliste bir konuşma yaptı. Elazığ depreminden 5-6 yıl önce dedi ki; ‘Elazığ birinci derece deprem bölgesidir. Gelin Elazığ’da bu deprem bölgesini araştıralım. Ne önlemler alınmış bakalım’ dedi. Meclise önerge sundu. Ve önerge -şaşırmadığımız gibi- iktidar partisinin oylarıyla reddedildi. Ardından o vahim olayla karşılaştık. Birçok vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra meclise bir önerge daha verildi. Şöyle bir şey dendi. ‘Elazığ’da meydana gelen deprem sonrası Elazığ Afet Bölgesi ilan edilsin.’ Katar’daki ölen insanlar için yas ilan eden iktidar, Elazığ’daki vatandaşlar için Afet Bölgesi ilan etmeyi reddetti. Daha sonra tüm muhalefet partileri bir önerge daha verdi ve Türkiye’deki depremlerin araştırılmasını istediler. Türkiye’de deprem gerçeği var. Bunu öngörelim ona göre önlem alalım. Yine reddedildi. Yani ben artık bunu hayretle izliyorum. İnsanların siyasi ideolojilerinin, insan hayatının önüne geçebilmiş olmasını hayretle izliyorum ve esefle kınıyorum. Hepimiz farklı siyasi görüşlere sahip olabiliriz. 


“1 MİLYAR 628 BİN DOLARIN PEŞİNE DÜŞÜN”
Profesör Naci Görür Elazığ Depreminin olacağı yer hakkında daha önce uyarı yaptı. Kendisi 2010-2011 yıllarında yani FETÖ’nün orduyu, devletin bütün kurumlarını ele geçirdiği dönemlerde, bizlerin bas bas bunlar devleti ele geçiriyor diye bağırdığı dönem Sayın Naci Görür TÜBİTAK’a Anadolu’daki fay hatlarının araştırılmasıyla alakalı bir proje sunuyor. Bana destek çıkın, ben Anadolu’daki fay hatlarını araştırayım diyor. TÜBİTAK’ta Naci Görür’ün projesini reddettiler. Şimdi ben soruyorum: Bu Ergenekon-Balyoz kumpaslarının olduğu dönemde biliyorsunuz sahte belgelerde TÜBİTAK’a sızmışlardı. Sayın Naci Görür’ün bu TÜBİTAK’a verdiği projeyi reddeden kişiler hakkında savcılık bir işlem yaptı mı yapmadı mı? Bence yapması gerekiyor. Neden? Çünkü ölen vatandaşımız. Ve bir daha geri gelmeyecek. Bu depremin siyasi boyutu. Birde bunun ekonomik boyutu var. 1999 depremi sonrası dış fonlardan Türkiye’deki yaraları sarmak ve iyileştirme çalışmaları yapmak için 1 milyar 628 bin Dolarlık kredi alınmış. Aradan 18 yıl geçiyor. Paranın nereye gittiği belli değil. 18 yıl sonra bir komisyon kuruluyor mecliste sonra komisyonda feshediliyor.  Ben buradan Muğla Milletvekillerine sesleniyorum; bu 1 milyar 628 bin Doların peşine düşün, meclise soru önergesi verin. 99 depremi için alınan paralar nereye gitti? 670 milyon Türk Lirası toplanan vergi var. Bu paranın da nereye gittiği belli değil” diye konuştu. 


Doğu, “Kanal İstanbul projesine karşı olmak için herhangi bir partiye üye olmak gerekmez. Kanal İstanbul konusunu iki şekilde ele almak gerek. Biri iç siyasete etkisi diğeri ise uluslararası güvenlik boyutu. Dünyada doğal boğaz varken suni yapılan hiçbir kanal yok. Bunların hepsi uzun yol güzergahlarına alternatif olarak yapılmış kısa yollardır. Kanal İstanbul eğer yapılırsa dünyada ilk olacak. Herkes Ulaştırma Bakanlığının resmi sitesinden girip bakabilir. 2017 yılında İstanbul boğazından 47 bin 978 gemi geçiyor. 2018 yılında 41 bin gemi geçiyor. 2019 yılında 30 bin 350 gemi geçiyor. Yani şimdi iktidarın burada söylediği trafik yoğunluğundan dolayı kanal İstanbul’u açmamız gerek söylemi düşüyor. Kanal İstanbul’un en geniş yeri 200 metre. Boğazın en dar yeri 700 metre. Bu konuda elde kalıyor. Kanal İstanbul’un geçeceği yerde, İstanbul’un su kaynaklarından biri olan Terkosbarajı var. Terkos barajı yıkılıyor. Bana göre asıl sorunlarından biri Tuna havzasını  kirliliğiaçılacak boğazdan Marmara’ya akacak. 2011 yılında Kanal İstanbul projesi açıklanıyor. 2 kişi çıkıyor. 2011 yılında bir tanesi 13 dönüm Kanal İstanbul güzergahının geçeceği yerden, diğeri ise Katar’dan öngörüyor ve 50 dönüm arazi alıyor. Bunlardan bir tanesi Enerji Bakanı Berat Albayrak, diğeri ise Katar Şeyhinin annesi. Bu olay gün yüzüne çıkıyor. Tapu kadastro genel müdürlüğü, belediyelerin tapu sahiplerine ulaşmasına kısıtlama getiriyor. Bunun maliyeti çok uçuk. Türkiye’de hayvancılığın ödenek yetersizliğinden, her şeye zam gelmesinden bitmeye yaklaştığı noktada, işsizliğin tavan yaptığı noktada, elektrik borçlarını ödeyemeyen 3 buçuk milyonun elektriğin kesildiği, 4 milyon kişinin kredi kartı borcunu ödeyemediği bir yerde, 145 milyar Türk lirası tahmini maliyet. Bu para toplumun gerçek ihtiyaçlarının karşılanabileceği başka yerlere aktarılırsa bu toplum kalkınır. Bu toplum üretir ve dışa bağlı olmaz” ifadelerini kullandı.


“İNSANLAR UMUTLARINI KAYBEDİP DEPRESİFLEŞİYOR”
Genç işsizler sorusuna Doğu, “İktidar partisi döneminde Türkiye’de 17 yılda toplam 120 tane üniversite açılmış. 120 üniversitenin bir tanesi bile Türkiye’deki başarılı üniversiteler sıralamasına girememiş. Bu insanlar, bu millet yemesinden içmesinden kesiyor, çocuklarını okutmak için altınlarını bozduruyor, hayallerini erteliyor, çocukları daha iyi bir gelecek sahibi olsun, refaha kavuşsunlar, gelecekte ayaklarının üzerinde dimdik dursunlar diye okutuyor. Kurslara gönderiyor, sabah 5’lerde kalkıyor. Çocuğunu okula götürüyor. Kahvaltısını hazırlıyor. Çocuğu üniversiteye gidiyor. Bir bakıyorlar apartmandan bozma tek katlı bir üniversite. Sonra o çocuk gene gelecek hayalleri kuruyor. Çünkü umut insanın en büyük gücüdür. Umut ediyor, direniyor. Çocuk üniversiteden mezun oluyor. Bir bakıyor işsiz! TÜİK’e göre Türkiye’de genç işsizlik yüzde 27.1. Yani 4 milyon 596 bin kişi işsiz. İŞKUR’a başvuranlarından iki tanesinden bir tanesi üniversite mezunu. Bu ülkenin gerçeği bu! Türkiye’de antideprasan kullanımı yüzde 65’lerde. Çünkü insanlar umutlarını kaybedip depresifleşiyor. Ve bilinçsizce ilaç tüketiliyor” dedi.


“ÜRETMEK İSTEMİYORLAR!”
Doğu, “Dalaman Ovası uçsuz bucaksız. Denizlerden dağlara kadar. Ben çocukken hatırlıyorum her yerde portakal ağacı vardı, karpuzlar vardı. Bu bölgede, bu ve bunun gibi Türkiye’nin birçok güzide ili ve ilçesinde böyle tarım arazilerinin olduğu yerde bir tane fabrika olmaz mı? Bir tane marka değerimiz olmaz mı? Portakal, turunç olan yerde meyve suyu fabrikası açarsın. En basitinden püre fabrikası açarsın. Biz portakal püresi, domates püresi üretemiyor muyuz? Bu kadar mı aciziz. Hayır, üretmek istemiyorlar! Çünkü insanları verdikleri asgari ücretle birilerine bağlı yaşatmak istiyorlar. O yüzden başta Muğla’mız ve Fethiye’miz olmak üzere Türkiye’nin birçok yeri değerlidir. Ve birçok yeri altın değerinde. Anadolu tarihinin ilk döneminden beri işgal ve istilaların göz bebeği olmuştur. Neden biliyor musunuz? Çünkü bereketli topraklardır. Dünya 3 kere buzul çağına giriyor. Bu buzul çağının ikisini tüm dünya yaşarken Anadolu toprakları bir tanesini yaşamıyor. Böyle bereketli topraklar ve biz bu toprakları işleyemiyoruz. Ve insanlar işleyemediğimiz için aç ve açıkta kalıyor. Ne oluyor? Adam köyde yapacak bir şey bulamıyor. Sadece koltuğa geçip bu politikanın yanlış olduğu anlatmayacağız. Sokakta anlatacağız. İnsanlara anlatacağız. Siyasi görüşünü sormadan insanlara onun yaralarına deva olacak şekilde anlatacağız” dedi.


“İNSAN MÜCADELE ETTİKÇE DEĞER VE ERDEM KAZANIR”
Cumhuriyet Halk Partisi muhalefeti doğru bir şekilde yapabiliyor mu sorusuna Doğu, “Ben öz eleştiriye her zaman açığım. Öz eleştiriye açık olmayan insanlar hayatlarında başarıya ulaşamazlar ve sadece kendilerini öven çevrelerde takılıp kalırlar. Ama ben iktidarı eleştirmedim, ben uyguladıkları politikaları eleştirdim. Ben AKP’nin iç meselesiyle ilgilenmem. Benim partimin iç meseleleriyle de başka bir siyasi parti ilgilenemez. Ben sadece partimin içeriği değil partimin iktidara karşı yaptığı politikalarını değerlendirebilirim. Ben olsam bilişimin bu kadar ilerlediği, enformasyonun çok yaygınlaştığı, artık herkesin herkese dokunduğu bir toplumda teknolojiyi daha sağlam kullanır, teknolojiyi kullanırken gençleri sadece kotalara hapsetmez, gençleri partinin en üst mercilerine alırım. Ki bunu zaten Genel Başkanımız yapmaya başladı. Daha fazla olması gerekiyor mu? Bence çok daha fazla olması gerekiyor. Ama bazen de her şeyi böyle olsun, şöyle olsun demek yerine mücadele etmek gerekiyor. Mücadele toplumdaki algı gibi sadece bağırıp kırmak, dökmek, ateşe vermek demek değildir. Mücadele etmeyen insan asalak insandır. İnsan mücadele ettikçe değer ve erdem kazanır. Önemli olan mücadelemizi nasıl sağlamlaştırdığımızdır. Parti için mücadelemizde böyle. İktidar mücadelemizde böyle. Veya bir ticari mücadelemizde böyle hiç fark etmez. Mücadelemizi sağlamlaştırmamız lazım! Biz mücadelemizi sağlamlaştırdıkça istek ve arzularımızı ortaya doğru üslup, doğru şekil ve doğru karakterle koyabildikçe emin olun ki biz, birilerinin kapıyı açmasını beklemeden o kapıyı açarız. Ki zaten bunu da önümüzdeki zamanlarda Muğla’da olmak üzere Türkiye’nin her yerinde gençlerle göreceksiniz. Bana göre Türkiye’de gençler siyasetin içerisinde daha fazla olmalı ama bunu sadece büyüklerden beklememek gerekir. Kendileri mücadele ederek anlatmalı ki bunu da başaracaklardır.” Diye konuştu.

Haber: Hülya KULALI

Doğu, Cevap Bekliyor

Bakmadan Geçme