ÇİMEN,' YENİ BİR İMAR AFFI KONUŞULUYOR'
İnşaat Mühendisleri Odası Muğla Şubesi Yönetim Kurulu adına Levent Çimen tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamada Çimen, imar affı hakkında açıklamalarda bulundu.
Gerçekleştirilen basın açıklamasında Çimen,” Yeni bir imar affı konuşuluyor. TBMM Başkanlığına sunulan yasa teklifiyle tekrar imar barışı düzenlemesi isteniyor. Bu teklif ile yeni bir imar affı gündemi tartışmaya açılmış oldu. Daha önce yapılan İmar affını kapsayan süre olan 31 Aralık 2017 tarihinin, 30 Temmuz 2022’ye uzatılması teklif ediliyor. Muğla’nın gözbebeği güzellikteki koylarında, tarlalarında, tarih kokan köylerin, mahallelerin yanı başlarında, imara açık veya kapalı parsellerinde kaçak yapılar yükselmekte, imar kirliliği yaratmaktadır. Bir önce çıkan imar affında olduğu gibi, bugün de bu fırsatı kaçırmak istemeyen vatandaşlar kaçak yapılarını hızlandırmakta, mühendislik hizmeti almamış yapılar, çarpık kentleşme ve çirkin yapılaşma hızla artmaktadır. Önemle hatırlatmak istiyoruz: 2020 yılında Meclis’te kurulan Deprem Araştırma Komisyonu tutanaklarında, İzmir depreminde, acil yıkılacak olan yapılardan 4'ünün, yıkık olanlardan 2'sinin, ağır hasarlı olanlardan 36'sının İmar affından yararlanarak yapı kayıt belgesi aldığı belirtilmiştir. İzmir depreminin üzerinden daha 2 yıl bile geçmemişken, hem de büyük sayılamayacak bir depremde 117 yurttaşımızı kaybettiğimiz gerçeğini göz önünde bulunduracak olursak bu yasa teklifiyle vatandaşın canına kastedilmek istenmektedir. Kaçak yapılaşma ülkemizin kanayan sorunlarından biridir. Mühendislik hizmeti almayan bu yapıların büyük bir çoğunluğunun depremlerde yıkıldığını biliyoruz. Mevcut yapı stokumuzun durumu belirsizliğini korurken, üstüne bir de bu kaçak yapıların eklenmesiyle, olası bir depremde ortaya çıkacak can ve mal kayıplarının artmaması olanaksızdır. Çıkarılan her yeni imar affı gelecekte daha fazla kaçak yapılaşmayı teşvik etmektedir. Yurttaşların sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşamasını engellemektedir. Devletin asli görevinin vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak olması gerekirken, deprem kuşağında yer alan ülkemizde, yapıların mühendislik hizmeti almadıkları yetmiyormuş gibi, “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır” gibi hiçbir akıl ve mantığın kabul edemeyeceği bir ibare bile yer almaktadır. İmar affından faydalanmış yapıların bir doğa olayı karşısında can ve mal kaybıyla sonuçlanan hasara uğraması durumunda bütün sorumluluk siyasi iktidarın üzerindedir. Kader ya da doğa olayı diyerek geçiştirilemez. Bilindiği gibi imar afları öteden beri yaklaşan seçimlerde iktidarların bir kozu olarak kullanılagelmiştir. Yıllara dayanarak biriken bu sorunun 1999 Büyük Marmara depreminde nasıl bir felaketle sonuçlandığı açıktır. Yine bir seçim döneminde yeni bir imar affı konusunun gündeme gelmesi, seçime dönük bir hamle olup, vatandaşın barınma hakkına nitelikli bir çözüm sunmamaktadır. Bugün ülkenin en acil ihtiyaçlarından biri depreme hazırlıktır. Kentlerimizin ve yapılarımızın güvenliği her daim ön planda olmalıdır. Bu sebepledir ki; komisyona sevk edilen teklifin reddedilmesi ve gündemin imar affı ile meşgul edilmemesi en büyük temennimizdir” ifadelerini kullandı.