- Haberler
- Sağlık
- Biyoaktif malzemelerle yapılan tedaviler: çocuk diş sağlığında nasıl bir rol oynuyor?
Biyoaktif malzemelerle yapılan tedaviler: çocuk diş sağlığında nasıl bir rol oynuyor?
Son zamanlarda tedavi yöntemlerinde 'biyoaktif malzemeler' in ön planda olduğunu anlatan Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir biyoaktif malzemelerle yapılan tedavilerin çocuk diş sağlığında nasıl bir rol oynadığını aktardı.
Diş hekimliğinde kullanılan malzemelerden beklentimiz canlı dokulara zarar vermemesi ve tedavi edici özelliklere sahip olması iken, gelişen teknolojiyle birlikte artık ‘rejenerasyon’, yani yenilenme ve ‘doku tamiri’ gibi, dişin kendi dokularını koruyarak iyileşmesini sağlamak üzerine geliştirilen tedavi prensiplerinde ‘biyoaktif malzemeler’ ön plana çıkıyor. “Biyoaktif materyaller kalsiyum, flor ve fosfat gibi iyonların yanısıra; antibakteriyel etki gösterebilen bileşenlerin, diş çürükleri üzerinde durdurucu etkiye sahip olan gümüş ve stronsiyum partikülleri gibi iyonların da salınımını yapabilme özelliklerine sahiptir” açıklamasında bulunan Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir sözlerine şöyle devam etti: “Bu materyaller, aynı zamanda bazı iyonların da emilimini sağlayarak, yapılarına katabilir. Biyoaktif materyallerdeki bu iyon salınımı ve depolama özelliği; temasta bulunduğu diş yüzeylerinde, doku kayıplarına karşı koruma sağladığı gibi, diş çürükleri veya yapısal bozukluklar nedeniyle mineral kaybının başladığı bölgelerde de doku onarımını başlatır. Dişin canlılığının korunmasını sağlayan ‘rejeneratif’ tedavilerde sıklıkla kullanılan biyoaktif materyaller, iyileştirilebilir aşamada ve canlılığını tamamen kaybetmemiş olan dişlerin, kanal tedavisine gerek duyulmaksızın tedavisine olanak sağlar. Enfeksiyonlu dişlerin kanal tedavisinde de kullanılan biyomateryaller, kemik kaybı görülen bölgelerin iyileşmesinde rol oynadığı gibi, aynı zamanda yeni kemik yapımını da uyarır.”
Bakterilere karşı koruyor
Diş hekimliğinde kullanılan biyoaktif malzemelerin, dişin sert ve canlı dokularını herhangi bir reaksiyona sebep olmadan bakterilere karşı koruması özelliği olduğuna dikkat çeken Dt. Nurgül Demir “Biyoaktif kelimesinin ‘canlı dokuda biyolojik yanıt oluşturan’ anlamı dahilinde, bulunduğu bölgede iyileşme sürecini başlatarak doku yenilenmesinde de aktif görev alması büyük önem taşır. Çocuk diş hekimliğinde, koruyucu dolgular, dolguların dişe tutunmasını sağlayan bağlayıcı ajanlar, pediatrik kaplamaların diş yüzeyine sabitlenmesinde kullanılan ve sızdırmazlığı sağlayarak kaplamaların başarısında önemli rol oynayan dental yapıştırıcılar önemli gördüğümüz materyallerdendir. Bunların yanı sıra; flor salınımı ve depolama özelliği olan estetik dolgu materyalleri, derin diş çürüklerinin tedavisinde kullanılan ve dişin canlı dokusunu korurken aynı zamanda iyileştirmekte de aktif rol oynayan ajanlar biyoaktif özelliklerinden yararlanabileceğimiz diğer materyallerdir” dedi.
Dişin canlı dokusunun iyileştirilmesi için altın standart
“Özellikle henüz kök gelişimi tamamlanmamış ve dişin canlı dokusunu etkileyecek kadar ileri seviyede çürüklerin görüldüğü genç daimî dişlerde, dişin canlılığının korunarak, tedavisinin bitirilmesi; kök gelişiminin devam etmesini sağlayarak ağızda tutulabilmesi erken yaştaki daimi diş kaybı riskini önemli ölçüde azaltır” ifadelerini kullanan Dt. Nurgül Demir sözlerine şunları ekledi: “Daha çok yetişkin hastalarımızı ilgilendiriyor gibi görünse de araştırılmaya ve geliştirilmeye devam eden biyoaktif cam teknolojisinin diş hassasiyetinin giderilmesi için üretilen diş macunlarında da kullanılmaya başlandığını ve çocuk diş hekimliğinin birçok tedavi alanında parlak bir gelecek vadettiğini belirtmeliyim. Biyoaktif malzemelerin çocuk diş hekimliğinde bir diğer kullanım alanı ise, travma hastalarımız. Söz konusu çocuklar olunca, diş tedavileri maalesef sadece diş çürüğü varlığında planlanmıyor. Çarpışma, düşme gibi travma öyküleri sonucunda görülen diş kırıkları ile kliniklerimize başvuran hastalarımız için de biyoaktif materyaller hasar gören kırık bölgenin tamiri veya çürükten bağımsız olarak enfeksiyon riski taşıyan dişin canlı dokusunun iyileştirilmesi için altın standart diyebiliriz.”