Sabah 6'da kalkanlar dikkat, vücudunuzda bakın neler değişiyor?
Zorunlu olarak sabah altıda kalkıp işe veya okula gitmek zorunda kalanlar, bebeği olduğu için uykusunu alamayıp erken uyananlar, vücudunuz tehlike altında olabilir. Erken yatıp erken kalkmanın birçok faydası bulunuyorken erken geç yatıp erken kalkmak vücudunuzu iflas noktasına kadar getirebiliyor.
Yapılan araştırmalar neticesinde sabah 6’da kalkan insanların vücutlarında erken kalkmanın yan etkileri olabiliyor ve durum fazlası olması halinde hastalıklara davetiye çıkarabiliyor.
Uyku uzmanı James Leinhardt, 'sihirli sekiz saatlik uykuya' ihtiyacımız olduğuna dair yaygın bir yanlış kanı olsa da durumun böyle olmadığını söyledi, "Çoğu insan için sekiz saat gerçekçi değil. Her beş kişiden biri bile sekiz saate ulaşamıyor. Odaklanmanız gereken asıl şey uykunun niceliği değil niteliğidir” dedi.
Leinhardt’a göre, eğer kaliteli bir gece uykusu alıyorsanız, sabah 6'da uyanıp uyanmamanız ya da her gece tam sekiz saat uyuyup uyumamanız önemli değil. Ancak, sürekli olarak daha az uyuyorsanız, uyku kaliteniz düşükse ve her gün sabah 6'da uyanıyorsanız, vücudunuz çok hızlı bir şekilde yıpranacaktır.
Pratisyen hekim Dr. Anita Raja, sabahın erken saatlerinde işe gidip gelmenin vücuda gerçekten zarar verdiğinden bahsetti ve bazı işaretleri paylaştı:
Zayıflamış bağışıklık
Anita, “Uyku eksikliği sağlığımız için zararlı olabilir. Vücudumuzun bizi enfeksiyon ve hastalıklara karşı koruyan sitokin adı verilen proteinler ürettiğini biliyor muydunuz? Uykusuzluk sitokinlerin korunmaması anlamına gelir ve bu da bizi enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirir. Sitokinler, vücudunuzdaki iltihaplanmayı kontrol etmeye yardımcı olan sinyal proteinleridir. Mikroplara veya bir hastalığa yakalandığınızda bağışıklık sisteminizin savunma yapmasını sağlarlar, ancak çok fazla sitokin aşırı iltihaplanmaya ve otoimmün hastalıklar gibi durumlara yol açabilir” dedi.
Dr. Anita’ya göre, kötü uyku, insanların üretkenliğini kaybetmesine neden oluyor. Yorgun bir beyin, yeterince dinlenmeden maratonu koşamayan yorgun bir kas gibidir. Uyku, beyninizin ertesi gün için yeniden şarj olmasını sağlar. Bu nedenle işte veya hayatınızın herhangi bir alanında motive olmakta zorlanıyorsanız yeterince uyuduğunuzdan emin olmalısınız.
"Uyku, anılarımızı pekiştirmemize yardımcı olur, yani ne kadar iyi uyursak bu anıların kalıcı olma olasılığı da o kadar artar. Uykusuzluğun ya da yetersiz uykunun hafıza üzerindeki kısa vadeli etkisi unutkanlığın artmasıdır, çünkü beyin yorgunluğu nedeniyle bilişsel bir gerileme söz konusudur. İnsan beyninin sakladığı farklı türde anılar vardır; prosedürel anılar, gerçeklere dayalı anılar ve epizodik anılar” diyen Dr. Anita şu bilgileri verdi:
Prosedürel anılar bize bir şeyleri nasıl yapacağımızı söyler, örneğin su ısıtıcısını nasıl açacağımızı. Gerçeklere dayalı anılar, dünya nüfusunu bilmek gibi şeylerdir. Daha sonra, örneğin okuldaki ilk gününüz gibi yaşam olaylarına dayanan epizodik anılarımız vardır. Hafıza oluşturma süreci üç ana sütuna dayanır. Bir, hafızanın edinilmesi, iki, hafızanın pekiştirilmesi ve daha sonra hafızanın geri çağrılması. Araştırmacılar anıların pekiştirilmesinin biz uykudayken gerçekleştiğine inanıyor. Bu nedenle eğer yeterince uyumuyorsanız, anılar pekiştirilemez, yani hatırlanmaları zorlaşır.”
Uzun bir süre boyunca sürekli uyku eksikliği, uzun vadeli birçok sağlık sorununa neden olabiliyor. Anita konuyu şöyle açıkladı: “Uyku eksikliğinin obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklara neden olduğunu söyleyebilmek için elimizde yeterli veri var. Neden uyku eksikliği nedeniyle kilo alabilir ya da diyabet olabiliriz? Vücudumuzdaki şeker metabolizmasını olumsuz etkiliyor.
Tip iki diyabetin belirtileri arasında şunlar sayılabilir; normalden daha fazla işemek, sürekli susamak, çok yorgun hissetmek, denemeden kilo vermek, penis veya vajina çevresinde kaşıntı veya sürekli pamukçuk oluşması, kesik veya yaraların daha uzun sürede iyileşmesi ve bulanık görme.”
European Heart Journal'da yer alan bir çalışmada yedi gün boyunca 88 .026 katılımcı ile anket yapıldı ve bilim insanları uyku başlangıcı zamanlaması ile kalp sorunları arasındaki ilişkiyi inceledi.
Ortalama 5,7 yıllık bir takip süresi boyunca toplam 3172 kalp sorunu vakası rapor edildi. Araştırmacılar, saat 10.00 ile 10.59 arasındaki uyku başlangıç zamanının en düşük kardiyovasküler hastalık insidansı ile ilişkili olduğu sonucuna vardı.
Dr. Anita, "İyi uyumadığımızda enerji seviyemiz düşük ve sinirlilik oranımız yüksek olur. Yeterince uyumadığımızda daha halsiz ve üzgün uyanabiliriz, bu da akademik ortamda veya iş ortamında performansımızı etkileyebilir” dedi.
Psikolog Dr. Meg Arrol ise ruh sağlığınızı korumanın en iyi yolunun güne başlamadan ya da uyumadan önce günlük tutmak olduğunu söyledi, “İnsanlar günlük tutmayı düşündüklerinde biraz bunalabiliyorlar. Ancak bunun derin bir şey olması gerekmiyor, sadece yazma eylemi. Özellikle önemli bir şey olması da gerekmiyor, bir gün içinde fark ettiğiniz herhangi bir şey hakkında yazabilirsiniz. Bu sadece emin olmaya odaklanmanın bir yolu ve şimdi kendinizi o ana getirmenin bir yolu” ifadelerine yer verdi.
Sekiz saat uyku süresini tamamlayamıyorsanız ya da kaliteli uyku uyumakta zorlanıyorsanız James Leinhardt, en etkili çözümün gece uykusundaki duruşunuzu değiştirmek olduğunu söyledi ve şu bilgileri verdi:
-- Sadece uyku duruşunuzu düzelterek genel uyku kalitenizi iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda sindirim ve dolaşımınızı, horlamanızı, gerginlik ve ağrılarınızı iyileştirebilir ve genel enerji düzeylerinizi ve çekirdek gücünüzü artırabilirsiniz.
-- Ağrı, ruh hali ve uyku birbiriyle yakından bağlantılıdır. Bunlardan biri değişirse, diğerlerini de doğrudan etkiler.
-- Benim ‘araba kazası’ olarak adlandırdığım çeşitli uyku pozisyonları vardır. Bu nedenle uyuduğunuz pozisyon sadece uykunuzu etkilemekle kalmaz, aynı zamanda uzun vadede ciddi ağrılara ve ruh halinizde değişikliklere de neden olabilir.
-- Uyku kalitenizi artırma olasılığı en yüksek olan pozisyon ‘hayalperest’tir. Yani dizlerinizi bükerek yan yatma pozisyonudur. Bu pozisyonun uyurken omurganızda en az gerilime yol açtığı kanıtlanmıştır.
-- Bu pozisyonda kalmakta zorlanıyorsanız, dizlerinizle ayak bilekleriniz arasına bir yastık yerleştirin, bu üst bacağınızın düşmesini ve kalçalarınızın dönmesini önleyecektir. Bu pozisyon nötr bir omurgayı korumanızı sağlar.