Muğla'nın Hayranlık Uyandıran Sahil Kasabaları
İrili ufaklı yüzlerce koy, yeşille mavinin her tonunun birbirine karıştığı bir coğrafya ve İyon'dan Likya'ya uzanan binlerce yıllık tarih... Dünya çapında bir turizm merkezi olan Muğla, her kesime, her bütçeye ve her amaca uygun sahil kasabaları ile konuklarına sayısız alternatif sunuyor. İşte, Muğla'nın en öne çıkan sahil kasabaları...
En 'klasik' Muğlalı: Bodrum
Tarihi kalesi, su altı arkeoloji müzesi, dillere destan gece hayatı ve binlerce yıllık tarihi ile Türkiye'nin tartışmasız en popüler tatil merkezi… 'Bir sahil kasabası' sıfatının ötesine geçeli ve adeta bağımsızlığını ilan edeli çok oldu. Evet, her bütçeye ve zevke hitap eden imknları ile Bodrum'dan söz ediyoruz.
Her sabah dolmuşa atlayıp yarımadada farklı bir noktadan denize girer, gece de barlar sokağının nabzını tutarım diyorsanız, Bodrum merkezde kalmalısınız. Fakat 'kişiselleştirilmiş' bir Bodrum tatili istiyorsanız, Bodrum'un farklı koylarını keşfetmeniz şart.
Bodrum'un mütevazı koyları: Bitez - Ortakent – Akyarlar
Bitez, Bodrum yarımadasının her bütçeye hitap eden ender koylarından biri. Uzun kumsalı ve sığ denizi ile çocuklu ailelerin öncelikli tercihlerinden. Bodrum merkeze dolmuşla 15 dakika mesafede. Ortakent ise mavi bayraklı kumsalları ile meşhur, deniz odaklı bir tatil arayanlar için ideal bir koy. Bodrum merkeze yarım saat uzaklıkta.
Bodrum'un 'sade' ve kafa dinlemelik bir diğer koyu ise Akyarlar. Biraz soğuk ama cam gibi denizi, gece hayatından uzak tarzı ile enerji depolamak isteyenlere ilaç gibi gelecek. Akyarlar'da kalanlar Karaincir Plajı'nı da mutlaka görmeli.
Bohem Bodrum: Gümüşlük - Mazı
Gümüşlük ve Mazı, Bodrum merkeze uzaklıkları sayesinde kalabalıktan nispeten muaf kalabilmiş iki balıkçı kasabası.
Gümüşlük son yıllarda sadeliğini kaybetmeye ve yön değiştirmeye başlasa da, sahilinde Tavşan Adası'na karşı yan yana dizili balıkçıların keyfi ve gün batımı manzarasının güzelliği değişmedi.
Anıt ağaçlar ve zeytinliklerle çevrili Mazı'da ise gündüz denize girmenin, akşamları da deniz ürünlerinin tadını çıkarmanın keyfi bir başka.
Lüks Bodrum: Göltürkbükü – Yalıkavak
1999'da komşusu Gölköy ile birleştirilen Türkbükü, Türkiye'nin belki de en medyatik tatil beldesi. Her köşe başında bir ünlü görmeniz muhtemel. Denizi temiz, tesisleri yüksek standartlarda.
Eskiden sessiz sakin bir balıkçı köyü olup restoranlarıyla öne çıkan Yalıkavak ise özellikle marinanın tamamlanması ve sörf turizminin artmasıyla Türkbükü ile yarışır hale geldi.
Kıymeti fark edildi: Marmaris
Yıllar yılı 'Bodrum mu Marmaris mi?' sorusunda üvey evlat muamelesi gördü. Fakat yemyeşil bitki örtüsü, muhteşem koyları, hareketli gece hayatı ve tenha kalabilmiş sahil kasabaları ile Marmaris, son dönemde hak ettiği değeri görmeye başladı.
Rodos ve Mısır arasındaki stratejik konumu nedeniyle İyon'dan Osmanlı'ya birçok medeniyeti ağırlamış olan Marmaris, tarih meraklılarına çok sayıda antik kenti gezme fırsatı sunuyor.
İçmeler, Uzunyalı ve Armutalan mevkilerinde klasik bir deniz-güneş tatili isteyenler için çok sayıda konaklama alternatifi var. Gece hayatı, Bodrum'un merkezini aratmayacak kadar hareketli. Büyük otellerden ve kalabalıktan kaçmak isteyenler ise turunç bahçelerinin arasındaki sakin pansiyonları ile Turunç mevkiini tercih etmeli.
Marmaris'in Ötesi: Bozburun – Selimiye
Bülent Ortaçgil boşuna 'En küçük bir ses bile sanki gök gürültüsü' dememiş... Marmaris merkeze sadece 47 kilometre mesafedeki Bozburun'un en cezbedici özelliği, insanı alabildiğine dinlendiren sessizliği ve sadeliği. Denize sıfır pansiyonları, tekne turları ve muhteşem deniz ürünleri ile meşhur.
Bozburun'a 20 kilometre mesafedeki Selimiye ise 'cennet köşe' klişesinin hakkını veriyor. Badem, çam ve zeytin ağaçları, antik çağlarda kötü havada sığınılan doğal bir liman şeklindeki durgun koyu, taşlık sokakları ve muhteşem Ege mutfağı… Fakat Selimiye'nin son yıllarda 'keşfedildiğini', kalabalık sevmeyenlerin Mayıs veya Eylül-Ekim aylarını tercih etmesi gerektiğini hatırlatmakta fayda var.
Kleopatra'nın da Gözdesi: Akyaka
Eski müdavimlerinin keşfedilmesine içerlediği, daha birkaç yıl öncesine kadar fazla duyulmamış tenha bir balıkçı kasabasıydı Akyaka. Son yıllarda sakin bir tatil arayan 'şehirlilerin' arasında kulaktan kulağa yayıldığı doğru ama korkmayın, hl 'bozulmuş' değil.
Akyaka'nın en önemli özelliği, muhteşem denizi. Gökova Körfezi'ndeki özel konumu sayesinde, Çınar Koyu, Akbük Koyu ve Orman Kampı Sahili gibi benzersiz koylardan denize girebilirsiniz. Akyaka merkezden kalkan tekne turları Gökova'nın en güzel noktalarında denize girme ve Kleopatra'nın da ziyaret ettiği rivayet edilen kumsalı ile meşhur Sedir Adası'nı (Kleopatra Adası - Cedrea) görme imknı tanıyor. Akyaka'ya kite surfing yapmak için gidenlerin sayısı da az değil.
Akyaka'nın bir diğer özelliği ise Azmak Deresi ve etrafındaki restoranlar. Ayaklarınızı suya sokarak yediğiniz Ege mezelerini bir daha unutmama garantisi var… Muğla'nın Ula ilçesine bağlı olan Akyaka'da, beldenin kendine has ve mimari ödüllü evlerinde çok sayıda pansiyon var.
Meknım olsun: Datça
İlk yerleşimin 4 bin yıl öncesine dayandığı, daha 1970'lere kadar sadece deniz yoluyla ulaşılabilen Datça, bugün sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin hiç düşünmeden yolunu tuttuğu bir sahil kasabası. Hl huzurlu kalabilmesini, virajlı yolları sayesinde tantanayı büyük ölçüde uzak tutabilmesine borçlu.
Datça yarımadası, 'bük' diye anılan mavi bayraklı koyları, begonvillerin ve badem çiçeklerinin Arnavut kaldırımına karıştığı dar sokakları ile meşhur. Bir de nemsiz, nisandan ekime denize girmeye olanak tanıyan iklimi… Öyle ki, tarihçi Strabon'un 'Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, onu Datça Yarımadası'na bırakın' dediği rivayet edilir. Şair Can Yücel de boşu boşuna 'Meknım Datça olsun' dememiştir…
Datça'daki 52 bükün hepsini gezmeniz mümkünse bu fırsatı kaçırmamalısınız. Fakat vaktiniz darsa, Palamutbükü'nü, Kargı Koyu'nu, Hayıt Bükü'nü ve Karaincir plajını mutlaka görün. Tarihe merakınız olmasa bile, ilk demokrasi deneyimlerinden birine ev sahipliği yapmış Knidos Antik Kenti'nin M.Ö. 2000'lerden kalma kalıntılarını gezmeden dönmeyin. Eski Datça'yı, Kızlan Değirmenleri'ni ve Can Yücel'in evini listenize ekleyin; badem ve bal almayı da unutmayın.
Datça'ya en ekonomik ulaşım seçenekleri için Datça otobüs bileti sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Işık ve Güneş Diyarı: Ölüdeniz
Kimileri için kartpostallardaki gibi bir tatil imknı; kimileri içinse Kelebekler Vadisi veya Kabak Koyu gibi çok daha sakin noktalara dağılmak amacıyla sadece üs olarak kullanılan bir nokta.
Ölüdeniz, doğal bir lagün oluşumu. Bu nedenle denizi sakin. Kumsalları ise bembeyaz. Sayısız pansiyonu var, İngiliz turistlerin de etkisiyle renkli bir gece hayatına sahip.
Ölüdeniz'i kartpostallarda temsil eden Kumburnu veya Belcekız plajlarından denize girebilir, Babadağ'da Türkiye'nin en güzel manzaralarından birine karşı yamaç paraşütü yapabilirsiniz. Binlerce yıl önce bölgeyi 'Işık ve Güneş Diyarı' olarak adlandıran Likya uygarlığının izlerini Likya Yolu'nda sürebilir, geceleri Hisarönü veya Ovacık'ta eğlenebilirsiniz. Curcunadan uzak, kafa dinleyeceğiniz bir tatil arıyorsanız, Ölüdeniz'de bir gece konaklayıp buradan tekne ile Kelebekler Vadisi veya Kabak Koyu'nda kamp yapmaya gidebilirsiniz.
Kralların anısına: Dalyan
Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı olan Dalyan, Akdeniz'le Ege'nin birleştiği bir noktada yer alıyor. Türkiye topraklarındaki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kaunos antik kentine ev sahipliği yapıyor. Muğla'nın simgelerinden biri olan, yüksek kayalara oyulmuş 2800 yıllık meşhur Likya kral mezarları da burada.
Dalyan'ın bir diğer özelliği de, çok sayıda kaplıcayı barındırması. Tekne turunda kendinizi şifalı bir gölde yüzerken veya dünyaca ünlü çamur banyolarının ortasında bulabiliyorsunuz. Dalyan'a gidenlerin mutlaka görmesi gereken yer ise Caretta Caretta cinsi kaplumbağaların üreme bölgesi olan İztuzu Plajı.
Henüz keşfedilmeden: Ekincik
Köyceğiz'e 35 kilometre mesafedeki Ekincik, bölgenin henüz keşfedilmemiş ender koylarından biri. Denizi berrak, büyük yapıların kondurulmadığı bir kıyısı var. Çam ormanlarının kokusu altında, sade ve sakin bir tatil isteyenler için ideal. Ekincik'in bir sürprizi ise yabancı teknelerin uğrak noktası olması sayesinde iyi restoranlara ev sahipliği yapması.