KİPER, 'FETHİYE'Yİ, FETHİYE YAPAN EN ÖNEMLİ UNSUR, KÖRFEZİDİR'

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı, Biyolog Ulaş Kiper, 'Sorunumuz şu, buraya gelen insan göçü dalgası, Fethiye'ye sürekli kendi malıymış gibi davranıyor. Oysa burası bizim ortak yaşam alanımız, tüm canlılarla beraber paylaşıyoruz. Velhasıl deniz sadece bize ait değil, balıklara, orfoza, Caretta'lara ve tabii ki Akdeniz fokuna ait, bunu hatırlatmak istiyorum' dedi 

  • 1886
TAKİP ET

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı, Biyolog Ulaş Kiper, derneğin yürüttüğü faaliyetleri ve Fethiye'nin ekolojik yaşamını SED Medya'ya anlattı.

Eğitimini Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde tamamlayan ve özel bir hastanede çalışan Fethiyeli biyolog, “Amacımız, Fethiye'nin tahrip olan doğası için bir nebze de olsa karşı duruş sergilemek” diyerek, söz konusu derneğin kuruluşunu anlattı.

Kiper, Ekolojik Yaşam Derneği'nin 2004 yılında Yanıklar Köyü'nde, Yanık Der adıyla, ekolojik tahribatı önlemek amacıyla muhtar, köylüler ve yaşayanlarca kurulduğuna dikkat çekerek, ilerleyen süreçte Fethiye'nin turizm kenti olmasıyla, Fethiye Ekoturizm Geliştirme Derneği'ne evrildiğini anlattı. Derneğin daha sonra, kendisinin de içinde yer aldığı Ekolojik Yaşam Derneği adını aldığını kaydeden Kiper, Fethiye'deki temel iki sorunu şöyle anlattı:

Fethiye'yi, Fethiye yapan en önemli unsur, körfezidir”

“Fethiye, yıllar önce ovaya kurulan bir kent. Gittikçe artan nüfusu ve genişleyen yerleşim yerleriyle, kuruluşundan bu güne bir deniz kıyısı kenti olan Fethiye'yi, Fethiye yapan en önemli unsur, körfezidir. Çünkü Fethiye körfezi, kentin kimliğinin en önemli parçası.

Körfezde, yakın dönemde alg patlaması da yaşadık ve 20, 30 yıldır körfez çok ağır bir tahribattan geçti. Fethiye ovası ise eski dönemde tarım arazisiyken şimdi büyük bir kente dönüşmüş duruda. Bu iki unsur; karadaki tarım arazilerinin ortadan kalması ve Fethiye körfezinin kirliliğiyle beraber düşünüldüğünde, Fethiye'nin neredeyse tamamının, ekolojik tahribata maruz kaldığını söyleyebilirim.”

“Deniz sadece bize değil, balıklara, orfoza ve tabii ki Akdeniz Foku'na da ait”

Ekolojinin veya doğanın kendine ait su ve azot gibi döngülerinin olduğunu ancak bu döngülerin insan tahribatı nedeniyle bozulduğunu kaydeden Kiper, Fethiye Körfezi'ndeki ekolojik yaşam için, “Sadece Fethiye körfezinde yaşayan balıkları düşünmek yanlış olur. Deniz aynı zamanda bizim denizimiz, aynı zamanda martıların denizi ve ortak bir paydada yaşıyoruz. Ancak bu ortak paydayı sürekli tahakküm altında ve bozarak ilerlememizi sürdürüyoruz. Dolayısıyla ortak yaşamın ilkeleri ortadan kalkıyor” dedi.

“Üç, dört çift su samuru kaldı”

Kiper devamla şöyle konuştu:

“Körfez deyince direkt aklımıza gelecek çok spesifik türler var, bunlardan biri su samurları. Su samurlarının sayısı, artık Fethiye'de hayli az, belki üç, dört çiftten bahsedebiliriz. Karşılaşmak da çok zor ama Fethiye hâlâ onların evi... Örneğin orfozdan bahsedebiliriz, orfoz balığının yakalanması yasak ama buna rağmen sayısı ciddi bir baskı altında. Bu durum, sadece avlanması değil, denizin sürekli kirlenmesinden de kaynaklanıyor.

Fethiye'de çok özel bir tür olan Akdeniz Foku da var, sayıları yine çok az, ben geçen yıl bir tanesiyle karşılaşabildim, o da karşıdaki yarım adanın arkasındaydı. Tahminimce onların da sayısı iki, üçtür. Ancak bunlarla ilgili yapılmış çalışma da sınırlı, sadece tesadüfü karşılaşmalar oluyor. Fethiye, Akdeniz Foku için bir üreme ve yaşam alanı, aynı zamanda orfoz balığı, körfezde yaşayan milyonlarca balık için de… Ancak biz sürekli onları tahakküm altında tutuyoruz.

Sorunumuz şu, buraya gelen insan göçü dalgası, Fethiye'ye sürekli kendi malıymış gibi davranıyor. Oysa burası bizim ortak yaşam alanımız, tüm canlılarla beraber paylaşıyoruz. Velhasıl, deniz sadece bize ait değil, balıklara, orfoza, Caretta'lara ve tabii ki Akdeniz Foku'na ait, bunu hatırlatmak istiyorum.”

“Caretta'lar da bizim kadar Fethiyeli”

Yamaç paraşütü ve turizm etkileriyle birlikte hatırlanan Babadağ'ın, Avrupa'da, “korunması gereken dokuz sıcak bölgeden birisi” olduğunu vurgulayan Kiper, buradaki botanik bitkilerin çok değerli olduğunu ancak tahribatın Babadağ'da da sürdüğünü söyledi. Kiper, “Örneğin, sadece Babadağ'a özgü ‘çan çiçeği' var. Dünyada ve hatta Fethiye'de sadece Babadağ'da karşılaşabiliyoruz. O çiçek korunmaya muhtaçken, insan baskısını oraya kadar taşıdık” dedi.

Nadir ve tehlike altındaki diğer türlerden de bahseden Kiper, Fethiye'de, denizi besleyen beş, altı ırmak olduğunu ve o su kenarlarında yaşayan yusufçuklardan, Kırmızı Türk Yusufçuk Böceği'nin Dünya Doğayı Koruma Örgütü'nde koruma altındaki türler arasında olduğunu söyledi. Söz konusu böceğin nadir görüldüğünü belirten Kiper, Fethiye'nin simgelerinden biri olan Caretta Caretta'lar için de şunları söyledi:

“Biliyorsunuz kaplumbağalar yumurtladıkları yere tekrar gelip yumurtluyorlar. Bu aslında onların kimliğinde Fethiye doğumlu olduklarının yazması demek... Onlar da bizim kadar Fethiyeli, burada doğup büyümüşler ve tekrar buraya yumurtluyorlar, o nedenle altı çizilmesi gereken bir tür. Hem burada yuvaladığı için hem de ekolojik döngünün ana damarlarından biri olduğu için… “

“Pandemi, bize doğayla barışık olmayı sürdürmemiz gerektiğini tekrarladı”

Ekolojik turizmin bir çözüm olmadığını ancak yine de “tercih edilebilir” bulduğunu ifade eden Kiper, “Ekolojik turizm mümkün değildir çünkü doğaya dokunduğunuz anda ekolojisini bozmuş oluyorsunuz” diyerek, insanoğlunun ayak bastığı her yerde bir döngüyü kırarak, kullanılamaz hâle getirdiğine dikkat çekti.

Koruma konusunda yasal prosedürü hatırlatan Kiper, aslında yasalarda koruma biçimi ve statülerinin mevcut olduğunu ancak uygulamada sorun yaşandığını dile getirerek, “Bu yasaları da ancak bizim gibi STK'ların baskı unsuru olduğu zaman koruyabiliyorsun. Yoksa iş işten geçmiş oluyor” diye konuştu.

Kapılarının herkese açık olduğunu hatırlatan Kiper, “Pandemi bize temel ilkeleri hatırlattı, ne yapılabilir sorusu milyonlarca insanın kalbinde… Pandemi bize doğayla barışık olmayı sürdürmemiz gerektiğini hatırlattı. Doğa her zaman çok ağır bedel alır” diyerek, herkesin yapabileceği bir şey olduğunun altını çizdi.

Ayda bir kez ekoloji sohbetleri

Dernek faaliyetleri konusunda da bilgi veren Kiper, doğayı koruma konusunda itirazın yeterli olmadığını, yapıcı, yenilikçi ve toplumsal karşılığı olan işlerin anlamlı olduğunu söyledi. Kiper, “Fethiye'nin davranış biçimi olarak ekolojiye nasıl bakacağını, nasıl etkileyebiliriz, nasıl bir yön çizebiliriz?” sorusu ile bir dizi söyleşi gerçekleştirdiklerini belirti.

Ekolojinin, başka toplumsal meselelerle de bağı olduğuna dikkat çeken Kiper, bu kapsamda, Fethiye Körfezi'nin kirliliği, temiz ve adil gıdaya ulaşabilmek, kadın ve ekoloji, ‘tek adam' rejiminde yerel yönetimler, kent hafızası, kent kimliği, tüketim ve geri dönüşüm gibi konularda, uzmanlar eşliğinde aylık sohbetler düzenlediklerini söyledi. Bir kent kültürünün oluşabilmesi ve ekolojik kültürün topluma nüfuz edeceği akademik faaliyetleri sürdürmeye devam edeceklerini belirten

Ulaş Kiper, ilgili etkinlik bilgilerine de, Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği'nin Facebook, Twitter, Instagram ve web sitesi üzerinden ulaşılabileceğini söyledi.

Bakmadan Geçme