Girit'ten Göçün Öyküsü Okuyucuyla Buluşuyor
Bodrum Deniz Müzesi Yayınları'nın üçüncüsü 'Meltemin Anatoliye Savurdukları' okurlarıyla buluşuyor. Kitabın tanıtım ve imza günü 18 Aralık Cumartesi günü günü gerçekleştirilecek.
“Meltemin Anatoli'ye Savurdukları”, Bodrum Deniz Müzesi Yayınları'nın üçüncü kitabı olarak, okurlarla buluşmaya hazır. Kitabın tanıtımı ve imza günü, 18 Aralık 2021 Cumartesi günü 16:00-18:00 saatleri arasında Bodrum Belediyesi Hakan Aykan Kültür ve Sanat Merkezi'nde (Trafo) gerçekleştirilecek.
Bir zamanlar Girit'ten göç etmek zorunda kalmış, yurtlarından koparılmış bir soyun temsilcisi, Klavura İbrahim Reis'in torunu Hüseyin Yeter Şakar'ın yazdığı “Meltemin Anatoli'ye Savurdukları -Dedem Klavura İbrahim'in Girit'ten Göçü-” adlı kitabı, “Bodrum'un hafızası” olarak nitelendiriliyor. Hüseyin Şakar, bu kitabıyla Osmanlı döneminde Girit adasına yerleşmiş birçok Müslüman ailenin mübadele döneminde yaşadıkları zorlukların, sevinçlerin ve hüzünlerin bir portresini gözler önüne serdi. Kitabı yayına hazırlayan Timuçin Binder de “Geçmişte kaybolmaya direniş, bir kültürün değişimi, bir göç hikâyesi” sözleriyle eseri tanımladı.
Kitabın yayın yönetmeni Selen Cambazoğlu ise şunları söyledi: “Tekne yapımcılığı, süngercilik, yemek kültürü, sosyal yaşantı ve birçok başka alanda Bodrum'un kültürel kimliğinin pekişmesinde rol oynamış zorunlu göç gerçeğini, kültürlerin değişimi ve kaynaşması olayını, Şakar'ın hafızası ve güçlü anlatımıyla otobiyografik bir hikaye olarak yayın dünyasına kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz. Kitabın tanıtımını ‘Uluslararası Göçmenler Günü' olarak tanınan 18 Aralık gününde yaparak da ayrıca bir farkındalık oluşturmak istedik…”
Hüseyin Şakar'da, “Giritli atam, dedem Klavura İbrahim Reis'in hayatını ve babam Derviş'in on yaşında ailesiyle birlikte yaşadığı ata topraklarından kaçmalarına sebep olan acı olayların hikâyesini, babamın bizzat kendi ağzından canlı tarih olarak işittiğim şekliyle evlatlarıma ve gelecek olan nesillerime bir şekilde aktarmak arzusunu yıllarca içimde saklı tutmuştum. Sonunda doğan bir fırsat neticesinde gittiğim ata toprağım Girit'i görüp tanıdıktan sonra hikâyemi kaleme alma arzusu bende önü alınamaz bir tutku halini almıştı. Her neslin bir atası vardır. O ata, o ailenin büyük dedesidir. Dedelerimizin hayat hikâyelerini, babamızdan duyduğumuz şekliyle evlatlarımıza ve gelecek nesillerimize canlı tarih olarak aktarmak her babanın görevidir. Şahsen ben bunu kendime şiar edinmişimdir. ‘Geçmişini merak edip öğrenmeyen nesiller, gelecek kuşaklarına, geçmiş nesilleriyle ilgili aktaracakları hiçbir bilgiye sahip olamazlar' düsturuyla yola çıkıp ‘Meltemin Anatoli'ye Savurdukları, Dedem Klavura İbrahim'in Girit'ten Göçü' ismiyle naçizane kaleme aldığım bu kitabımı çocuklarıma ve gelecek olan kuşaklarıma armağan ediyorum” ifadelerini kullandı.