Fethiye'de kadının gücü! Kadın Sanatçı Selin Köktener, 'Kadınlar sadece süs değil, güçlü birer figür olmalı'
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının sanatta daha güçlü bir yer edindiğini vurgulayan tiyatrocu ve Ege sen Sanat Derneği Başkanı Selin Köktener, FRT TV mikrofonlarına özel açıklamalarda bulundu. Köktener, 'Kadınlar sadece süs değil, sahnede güçlü figürler olmalı' diyerek sanatın gücüyle toplumsal farkındalık yaratmayı hedeflediğini vurguladı ve kadınların kendilerine güvenmesi gerektiğini dile getirdi.
Ege Sen Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selin Köktener kimdir?
Tiyatro dünyasında uzun yıllar sahne almış, pek çok projeye imza atmış olan Selin Köktener, sanatını bir adım öteye taşıyarak Egesen Sanat Derneği'ni kurmuş ve yönetim başkanlığı görevini üstlenmiştir. Levent Kırca'dan eğitim alma fırsatı yakalayan geliştiren Köktener, oyunculuk kariyerinde de önemli bir yer edinmiştir. Hem sahnede hem de ekranlarda yeteneklerini sergileyen Köktener, sanatın her dalına olan tutkusu ve katkılarıyla tanınmaktadır.
“Sanat-I Sebebim İsyanla Başladı”
Çocukluk yıllarında sanatla tanışan ve sanat yolculuğunun temellerini isyanla attığını belirten Başkan Köktener, " Aslında çok klasik olacak ama çocukluk yıllarında başladı tabii ki. Kendimi fark etmem o yıllara dayanıyor bu anlamda. Aslında sorunun içerisinde de var, hani kadın kimliğiniz bu sürecinin nasıl etkilediğine kadar etkiledi, aslında çok etkiledi. Çünkü sanat-ı sebebim isyanla başladı benim. Biraz böyle nasıl diyeyim, muhafazakar bir ailenin çocuğuydum ve galiba çok sinirleniyordum onlara. Çünkü öyledir ya hani, işte taşrada kadınlar okula gider, gitmeyen evinde oturur, evlenir, çoluk çocuk sahibi olur ya da iyi bir üniversite kazanırsın ailen bununla övünür, sonra iş sahibi olursun, sonra da hayata karışırsın. Ben biraz bunlara isyan ettim galiba. Bir oyun izliyordum, oyun sırasında küçüktüm de 7-8 yaşlarındaydım. O baskıyı o yaşlarda hissetmek daha herhalde değişik bir duygu oluyor ki. Oyun sırasında baktım, insanlar 15 santim yukarıdalar, herkes susuyor ve onları dinliyor ben de orada olmalıyım dedim kendime. Çünkü kendimi o şekilde dinletebileceğimi düşünmüşüm çocukken. O da hep süre geldi, belki iyi şarkı söylediğimi düşünseydim ya da fark etseydim belki de alanım çok başka olacaktı. Tabii ki zorlukları var, kolaylıkları da var aslında kadın olmanın bu süreçte. Hiçbir şey zor değil artık bunu kadın ya da erkeğe indirgemek istemiyorum ben. Çünkü bu ülkede sanat yapmak da artık çok zor, herkes geçim derdinde. Ben de sanatı seçtim ve bu yüzden çok eleştiriye maruz kaldım; ‘Aman işte oku, ekmeğini eline al, bunu hobi olarak yaparsın.’ Ama yok, bu benim hem yaşam biçimim hem de mesleğim oldu” diyerek, sanatını seçerken zorluklarla karşılaşsa da, bunu meslek olarak kabul ettiğini ve hayatını bu yolda sürdürmeyi seçtiğini belirtti.
“Kadın olmak zor bu toplumda, bir şeyleri değiştirmek çok zor”
Ege Sen Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selin Köktener, kadınların sanat dünyasında daha az temsil edilmesinin sebeplerini ve bu durumu değiştirmek için sanatçıların ne yapabileceğini, "Şöyle bir önceki soruda da şunu söylemiştim; işte klasik bir şey anlayışı var artık bizim ülkemizde. Çocuklarımızı yetiştiriyoruz, rekabet içerisinde yetiştiriliyoruz, o da apayrı bir konu aslında konuşulması gereken. Onu 23 Nisan’da konuşalım, röportaj yaparsanız benimle. Ama zaten şu anda toplumda öyle bir olgu var yani, önceden olduğu gibi aslında hani önceden muhafazakarlık adı altında bir sürü baskı yiyorduk bu anlamda, ama şimdi artık ekmek aslanın ağzında. Yani yine kız çocuğu olsun, erkek çocuğu olsun sanata çok, yani destek de veriyor aileler; işte ne bileyim enstrüman kurslarına gönderiyorlar, drama kurslarına gönderiyorlar, tiyatro kurslarına gönderiyorlar çocuklarını ama kesinlikle bir meslek olarak seçmelerini istemiyorlar. Bunun nedeni de tabii ekonomik kaygılar. O yüzden hani kadın olmak zaten zor bu toplumda, bir şeyleri değiştirmek çok zor. Yani siz gönlünüzdeki mesleği yapmak istiyorsunuz, atıyorum sahnede olmak istiyorsunuz ama anneniz sizin doktor olmanızı istiyor ya da ne bileyim anneniz sizin evlenip çocuk sahibi olmanızı, yuva kurmanızı istiyor falan. Aslında bunlar da çok büyük etken, kadınların ya da insanların, kadın erkek fark etmiyor hep bunu söylüyorum. Bu yüzden bence çok fazla artık sanat da temsil edilmiyor. Yani kadın erkeği kalmadı artık bu işin diye düşünüyorum” ifadeleriyle açıkladı.
“Sanatta Kendimi En Güçlü Hissettiğim An”
Selin Köktener, sanatta kendisini en güçlü hissettiği anı, ailesinin desteği ve yaşadığı zorluklarla bağlantılı olarak şu sözlerle anlattı:
“Sanatta kendimi en güçlü hissettiğim an sanırım diğer sorularla bağlantılı olarak yine; babama artık kendimi kabul ettirdiğim andı. Çünkü o bir bürokrattı, beni çok iyi anlamıyordu. Annem bu anlamda çok destekçimdi ama bir süre sonra o da benim başarımı görünce ve bu sayede ayaklarımın üzerinde kalabildiğimi görünce artık pek de bana müdahale etmemeye başladı. O süreçte biz çok zorlandık, yani annemle birlikte bayağı bir zorlandık ama bu zorlukların üstesinden geldik. Yani kadının fendi yine erkeği yendi diyebilirim. Sonrasında da tabii beni çok zorlayan şeyler oldu. Çünkü 20 sene bir bavula sığan bir hayattan bahsediyoruz, turnelerden bahsediyoruz, oradaki insanlardan bahsediyoruz, her gün başka bir otel odasında uyanmaktan bahsediyoruz. Bu size çok şey kattığı gibi çok şey de götürüyor. Mesela o da inanılmaz zorlayıcı ama çok keyifli bir süreç. Bir de tabii artık bir gün kalkıp, haydi biz artık bir şey yapmalıyız, Ege Sen Sanat Derneği’ni kurmaya karar verdiğim gündü herhalde beni en zor zorlayan diyeyim ama şey yani bu kötü anlamda değil tabii ki. Ama her işin zorluğu var, zorluğu görmeden rahata eremiyorsunuz.”
"Kadının fendi yine erkeği yendi”
Başkan Köktener, tiyatro dünyasında bir kadın olarak karşılaştığı zorlukları ve bunlarla nasıl başa çıktığını, "Tiyatroda kadın olarak en büyük yaşadığım zorluk şuydu; yani eğer tiyatro adına konuşuyorsak sadece hep komik roller erkekler için yazılmıştı, kadınların biraz daha çaba sarf etmesi gerekiyordu. Hatta ustalarımdan öğrendiğim bir şey var, ‘kadınlar sahnede süstür’ derlerdi o zaman. Ama şimdi öyle bir noktaya geldik ki, kadınlar çok başarılı bu konuda. İşte tek kişilik kadın oyunları izliyoruz, ya da çoklu kadın oyunları izliyoruz, kadınlarla alakalı yapılan çalışmalarda ya da örgütlenmelerde, lütfen bu cümlem de yanlış anlaşılmasın hani örgüt derken STK’lardan bahsediyorum, işte geliştirilen projelerden bahsediyorum ya da platformlardan bahsediyorum. Kadınların biraz daha cesaret bulup kendilerini aslında ortaya da attığı bir dönemdeyiz” diyerek açıkladı.
Bir arkadaşının bu konuda yaşadığı zorlukları paylaşan Köktener, “Belli bir yaşa kadar çocuklarının annesi, evinin kadınıydı. Bir gün ortada hiçbir sebep yokken kendinin farkına vardı 50 yaşlarının üzerinde ve o bir oyuncu oldu ve şimdi hala turne turne geziyor, hala bir yerlere bir şeyler ulaştırmaya çalışıyor. Kadının kendini fark etme süreci de zaten aslında o yaşlara tekabül ediyor. Yani yirmili yaşlarda öyle hayal meyal bulutların üstünde geziyorsunuz, 30’lu yaşlarda işte 'aaa 30’a geldim, ah 35 olacağım, yolun yarısına geliyorum' falan derken zaten orası da öyle böyle geçiyor ama artık 40 yaşının üstüne çıkmaya başladığınızda kendinizin farkına varmış oluyorsunuz. Ve artık istediklerinizi hani kabul ettirebilecek noktaya geliyorsunuz. Çünkü artık o sıkışmışlık, o şey bir de dönem tabii dediğim gibi, yani sosyal olarak da, kültürel olarak da, siyasi olarak da öyle tuhaf bir dönem ki… Artık herhalde kadınların da böyle yumruğunu masaya vurma zamanı geldi diyorum yani, ama 40 yaş üstü için söylüyorum tabii bunu. Çünkü biz çok çabuk etkilenen varlıklarız, her şeyden çok çabuk etkilenen, gırift düşündüğümüz için erkekler gibi değiliz ya da çocuklar gibi değiliz hani. Daha çok bizi işte destekleyen insanlar olması gerekiyor yanımızda. Fitili birinin ateşlemesi gerekiyor. Ne olursa olsun zorluklarla karşılaşıyoruz, karşılaşacağız da. Ama bunlar bizi şey yapıyor tabi, ne diyorlar; perçinliyor yani. Bunlar bizi adapte ediyor” dedi.
“Babamın Ölüm Haberinin Geldiği Akşam Sahneye Çıktım”
Sözlerine devam eden Ege Sen Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selin Köktener, “Bir de bütün bunların yanında yaşadığım en büyük zorluk şuydu; biz bir Anadolu turnesindeydik, Şırnak'ta Beytüşşebap’ta oyun oynayacaktık ve çok zor şartlar altında oyun oynuyorduk. Babam zaten rahatsızdı, babamın ölüm haberi geldi. Ben dönemedim. Neden dönemedim? Çünkü oradaki koşullar nedeniyle dönemedim. Halbuki beni kaymakama yanıma askerleri vererek gönderebileceğini söyledi ama beşten sonra, saat beşten sonra hiçbir şekilde sivil ya da asker ya da polis, hiç kimseyi göndermiyorlardı, tehlikeliydi o dönem. Babamın ölüm haberi geldi ve ben tabi o sorumluluğu alamadım ve sahneye çıktım o akşam. Mesela çok zordu, benim için çok zordu. Herkes için mutlaka zor olabilirdi, zor şeyler tabi bunlar. Ama maalesef böyle güzel tarafları da var, kötü tarafları da var” ifadeleriyle yaşadığı zorluğu paylaştı.
“Kadınların yapamayacağı şey yok”
Kadınların toplumsal yaşamda güçlü bir yer edinmesini engelleyen en büyük tabu nedir sorusunu cevaplayan Sanatçı Köktener, “Çevresel faktörler; yani işte aile, çocuk, koca, baba. Bence kadınların yapamayacağı şey yok, yani biz bunları hep görüyoruz işte yani hiçbir şey yapmasalar bile üretebiliyorlar yani bilmiyorum yani bence korkmalılar kadınlardan diye düşünüyorum gerçekten üretebiliyorlar. Bunun bir sürü örneği var. İşte dağ köyünde bir yerde bir kadın, bir marka yaratmaya çalışıyor. Aslında sıradan, gündelik, herkesin yaptığı işler ama o onun farkına varıyor, yapıyor, üretiyor, satıyor, pazarlamasını yapıyor, bir markası oluyor ya da eline bir şey alıp işte tesisat malzemelerini alıp hat döşeyebiliyor, boru döşeyebiliyor. Ki Fethiye’de de bir tanesi tesisatçı hanımefendi var. Ya birçok birçok birçok örnek verilebilir. Ama şey var, tabu yıkılır diye düşünüyorum ben ya, yıkılmak için var tabular, delinmek için var yasaklar. O yüzden bence ruhumuzun sesini susturmamalıyız diye düşünüyorum. Bir yerden başlamak gerekiyor, bir yerden başladığınızda böyle çorap söküğü gibi geliyor her şey ve siz çok başarılı olabiliyorsunuz. Yani kimse tarafından da böyle övülmeye falan da ihtiyacınız bile olmuyor yani. Kendimizin farkında olup, yapabileceğimiz şeyleri sevgiyle emekle paylaşarak çoğaltabiliyorsak ne mutlu bize” diyerek sözlerini noktaladı.