Dünyada her yıl yaklaşık 1.5 milyon kadın jinekolojik kansere yakalanıyor
Her yıl dünya genelinde yaklaşık 1,5 milyon kadına jinekolojik kanser teşhisi konuluyor. Ülkemizde ise yıllık 12 bin yeni vaka görülüyor. Erken tanı ve düzenli tarama ile hayat kurtarıcı olabilen bu kanser türleri arasında rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanserleri öne çıkıyor. Doç. Dr. Engin Çelik, 20 Eylül Dünya Jinekolojik Kanserler Farkındalık Günü'nde erken teşhis ve düzenli muayenelerin önemine dikkat çekti.
Dünyada her yıl yaklaşık 1,5 milyon kadına jinekolojik kanser teşhisi konuluyor ve yaklaşık 700 bin kadın bu kanserler nedeniyle hayatını kaybediyor. Ülkemizde de her yıl 12 bin kadına; rahim, yumurtalık, rahim ağzı, tüp, vajina ve vulva kanserlerinden oluşan jinekolojik kanser tanısı konuyor. Rahim ağzı kanseri, taramasının yaygınlaşması ve son yirmi yılda rahim ağzı kanseri aşısının kullanılması sayesinde dünyada giderek daha az oranda görülüyor. Bunun aksine rahim, yumurtalık ve tüp kanserleri ise obezitenin artması ve doğum oranlarının azalması nedeniyle gün geçtikçe daha fazla kadını tehdit ediyor. Ülkemizde de yaygın görülen jinekolojik kanserlerde ölüm oranları yüksek olsa da aslında erken tanı ve tedavi hayat kurtarıyor! Acıbadem Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik, jinekolojik kanserlerin önlenmesinde veya erken tespit edilmesinde düzenli olarak yapılan jinekolojik muayenelerin ve tarama programlarının büyük bir öneme sahip olduğuna işaret ederek, “Bu nedenle her kadın herhangi bir şikayeti olmasa bile 21 yaşından itibaren düzenli olarak muayenesini yaptırmaya özen göstermeli. Ayrıca düzensiz adet kanaması, menopoz sonrasında kanama, cinsel ilişki sırasında ağrı gibi yakınmalarda da mutlaka hekime başvurmalı. Zira önemsenmeyen belirtiler kanserin önemli bir sinyali olabilir” diyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Engin Çelik, 20 Eylül Dünya Jinekolojik Kanserler Farkındalık Günü kapsamında jinekolojik kanserlerin yüzde 95 gibi büyük bir oranını kapsayan 3 jinekolojik kanseri anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!
RAHİM AĞZI KANSERİ
Rahim ağzı kanseri dünyada üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen kanser türünü oluşturuyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 bin 200 kadında rahim ağzı kanseri teşhis ediliyor. HPV enfeksiyonu rahim ağzı kanserinin temel nedenini oluşturuyor. Human Papilloma Virüsü'nün yüzde 90'ı vücuda bulaştıktan sonra iki yıl içerisinde bağışıklık sistemi tarafından yok ediliyor. Bağışıklık sisteminden kaçan HPV ise yıllar içerisinde rahim ağzı hücrelerinde çeşitli genetik değişimlere neden olarak kanser öncülü CİN (servikal intraepitelyal neoplazi) olarak adlandırılan lezyonlar oluşturuyor. CİN lezyonları da tedavi edilmezse yıllar içerisinde kansere ilerleyebiliyor. Sigara, bağışıklık sistemini bozan ilaç kullanımı ve çok sayıda doğum yapmak risk faktörlerini oluşturuyor.
Belirtileri neler? Ara adet kanaması, menopoz döneminde kanama, vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında hissedilen ağrı veya acı rahim ağzı kanserinin habercisi olabiliyor.
Tarama programı: Rahim ağzı kanseri taraması, 21 yaşından itibaren, jinekolojik muayene sırasında yapılan PAP smear (rahim ağzı sürüntüsü) testiyle gerçekleştiriliyor. HPV taramasının da ülkemizde 30 yaşından sonra yapılması öneriliyor. Rahim ağzı kanseri taramasında ana hedef rahim ağzı kanserine dönüşebilecek kanser öncülü lezyonların tespit edilmesi. Böylece küçük müdahaleler ile bu lezyonların kansere dönüşmesi önlenebiliyor. Ayrıca rahim ağzı kanseri aşısı ile yüzde 90'lara varan etkinliği sayesinde kanser engellenebiliyor. En uygun dönem 11-12 yaşları olsa da aşı 9-46 yaş arasında da yapılabiliyor.
Nasıl tedavi ediliyor? Hastanın yaşı, çocuk isteği ve hastalığın evresine göre tedavi planı değişebiliyor. Genç yaşta olan ve hastalığı erken evrede tespit edilen kadınlarda rahim ile yumurtalıklar korunarak ameliyat yapılabiliyor. Çocuk sahibi olmak istemeyen hastalarda radikal cerrahiler uygulanabiliyor. İleri evre kanserlerde ise ana tedavi kemoradyoterapi tedavisi oluyor.
RAHİM KANSERİ
Rahim kanseri ülkemizde kadınlarda en sık görülen dördüncü kanser türü. Her yıl yaklaşık 6 bin 600 kadında rahim kanseri teşhis ediliyor. Üstelik obezitenin artması, doğum oranlarının azalması ve insan ömrünün uzaması nedeniyle görülme sıklığı giderek artıyor. Rahim kanserinin büyük çoğunluğu endometrium olarak adlandırılan rahim içi zarından kaynaklanırken; Lynch Sendromu, doğum yapmamak, obezite, polikistik over sendromu, diyabet ve ileri yaş diğer risk faktörlerini oluşturuyor. Hamilelik, emzirme ile doğum kontrol hapı kullanımı ise koruyucu etkenlerden.
Belirtileri neler? Genellikle menopoz sonrasında kanama, düzensiz adet kanaması ve vajinal akıntı şikayetleriyle kendini gösterdiği için yumurtalık kanserinden farklı olarak erken evrede teşhis edilebiliyor. Özellikle menopoz döneminde oluşan kanama kendiliğinden dursa bile mutlaka doktora başvurulması gerekiyor.
Tarama programı: Ailesel rahim kanseri olan hastalar dışında, rahim kanseri taraması yapılmıyor. Tarama jinekolojik muayene, ultrason ve rahim içi biyopsisinin alınması şeklinde oluyor.
Nasıl tedavi ediliyor? Rahim kanseri ameliyatları laparoskopik (kapalı) olarak gerçekleştiriliyor. Doç. Dr. Engin Çelik, rahim kanserinde temel tedavinin cerrahi yöntem olduğunu belirterek, “Ameliyatla hastalığın evresi tespit edilebilmektedir. Ameliyat çoğunlukla yeterli olmaktadır. Kanser ileri evrede teşhis edilirse radyoterapi ve kemoterapi tedavileri ameliyat sonrasında uygulanabilmektedir. Genç yaşta ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda ise uygun hastalarda hormonal tedavilerden faydalanılmaktadır” diyor.
YUMURTALIK KANSERİ
Yumurtalık kanseri, ülkemizde kadınlarda görülen kanserler arasında altıncı sırada ve jinekolojik kanser nedeniyle oluşan ölümlerin başında yer alıyor. Bunun nedeni ise yumurtalık kanserinin diğer jinekolojik kanserlerden farklı olarak vücuda daha hızlı yayılması ve hastalığa bağlı şikayetlerin ileri evreye kadar belli belirsiz olması. Rutin jinekolojik muayeneyle erken evrede teşhis edilmesi durumunda hastalığı yenebilme şansı çok daha yüksek oluyor. Kısırlık, obezite, sigara kullanımı ve çikolata kisti hastalığı (endometriozis) risk faktörleri olurken; doğum kontrol hapı kullanımı, hamilelik, emzirme ve tüplerin bağlanması riski azaltan etkenleri oluşturuyor. Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık dörtte biri başta BRCA mutasyonu olmak üzere genetik hastalıklar nedeniyle gelişiyor. Bu nedenle BRCA mutasyonu saptanması durumunda ailenin diğer bireyleri de bu mutasyonu taşıyıp taşımadıkları açısından test ediliyor ve ihtiyaç halinde koruyucu cerrahi yöntemlerle kanser oluşmadan önlem alınabiliyor.
Belirtileri neler? Genellikle karın şişliği, erken doyma, karın ağrısı, sık idrara çıkma ve adet düzensizliği gibi şikayetler gelişiyor.
Tarama programı: Yumurtalık kanseri taraması jinekolojik muayene, ultrasonografi ve Ca125 kan tahlili ile yapılmaya çalışılıyor.
Nasıl tedavi ediliyor? Yumurtalık kanseri çoğunlukla ileri evrede tespit edilebildiği için ameliyata ek olarak genellikle kemoterapi tedavisi de uygulanıyor. Hastanın sağlık durumuna ve hastalığın yaygınlığına bağlı olarak ameliyat öncesi kemoterapi verilerek tedavi düzenlenebiliyor. Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Engin Çelik, “Yumurtalık kanseri tedavisini belirleyen en önemli faktör ise ameliyatın sonunda geride gözle görülebilecek tümör bırakılmamasıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için gerekirse kanserin yayıldığı diğer organlara yönelik cerrahiler de yapılabilmektedir. Uygun hastalarda ameliyat esnasında sıcak kemoterapi de verilebilir. Ayrıca BRCA mutasyonu olan yumurtalık kanserli hastalara hedefe yönelik yeni tedaviler de uygulanabilmektedir” diyor.