Dr. Özçelik, 'Hasar gören altyapı enfeksiyon saçıyor'

 İsrail'in Gazze şeridine giden içme suyu hattını kesilmesi sonucu, Filistinlilerin ölüm ve açlık korkusunun yanında susuzluk korkusuyla da yaşamaya mahkum edilmesi üzerine, bu bölgelere içme suyu temini araştırılıyor.

  • 805
TAKİP ET

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Gazze şeridinin günlük 400 bin metreküp suya ihtiyacı bulunduğunu belirterek, bu suyun yüzer deniz suyu arıtma platformları ile karşılanabileceğini söyledi.

Gazze şeridinin içme suyunu İsrail'den gelen içme suyu boru hatlarından, yeraltı suyu kuyularından ve Akdeniz kıyısındaki deniz suyu arıtma tesislerinden sağladığını belirten Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, "İsrail'den gelen içme suyu sürekli olarak kesiliyor. Deniz suyu arıtımı ise yakıt ve elektrik kısıtlamaları ve de tesislerdeki işletme ve onarım güçlükleri nedeniyle istenilen verimde işletilemiyor. Tüm bu sorunlar, Gazze halkını zorunlu olarak büyük oranda yeraltı suyuna bağımlı kılıyor. Aşırı çekim ve pompajla azalan yeraltı suyu seviyesi, tuzlanarak içilmez bir hal alıyor. Maalesef Gazze'nin mevcut yeraltı suyu kaynaklarının yüzde 95'i içme suyu standartlarına uygun değildir. İçme suyunun büyük bir kısmı yüksek ücretli, kalite kontrol standartlarından geçmemiş özel sektörden temin edilen sulardan oluşmaktadır. Bu zorluklar nedeniyle, özellikle kırsaldaki evler yağmur sularını derleyerek günlük su ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar" dedi.

"Gazze şeridinde günlük 400 bin metreküp içme suyuna ihtiyaç var"
Gazze şeridi alanının yaklaşık 365 kilometrekare olduğunu belirten Özçelik, "Küçük bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen şerit boyunca yağış miktarı oldukça değişkendir. Kuzeyde 520 mm, güneyde 225 mm civarında olan yıllık yağışın ortalaması 365 mm civarındadır. Bu rakam Türkiye'nin yıllık yağış ortalamasının yaklaşık yarısı kadardır. Gazze şeridindeki tek yüzeysel su kaynağı Vadi Gazza olarak bilinen Negev Dağları'ndan akan sulardır. 105 kilometrelik vadinin sadece 9 kilometresi Gazze şeridinden geçmektedir. Yıllık 20 milyon metreküp civarında olan bu sular, şerit öncesi biriktirme ve çevirme yapılarıyla çevrilerek Gazze'ye akış tamamen kesilmiş durumdadır. Filistin'in nüfusu, Batı Şeria'da 3 milyon ve Gazze şeridinde ise 2 milyon olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam bize, Gazze şeridinin günlük 400 bin metreküp ve yıllık 146 milyon metreküp içme suyu ihtiyacı olduğunu göstermektedir" diye konuştu.

"Gazze'de acil su ihtiyacı yüzer deniz suyu arıtma platformlarıyla giderilebilir"
Gazze şeridinde geçici olarak insanların suya ulaşımı için yüzer deniz suyu arıtma platformlarına ihtilaç bulunduğunu açıklayan Doç. Dr. Özçelik, "Bölgede yaşayan sivil halkın acil içme suyu ihtiyacının karşılanabilmesi yüzer deniz suyu arıtma sistemlerinin bölgeye sevkiyatı önemli bir adım olabilir. Ünitelerinin her biri günlük 100 bin metreküp kapasiteye erişebilen yüzer deniz suyu arıtma sistemleri kullanılarak, hiç değilse bu olağanüstü durum rehavete kavuşuncaya kadar bölgede içme suyu ve halk sağlığı açısından geçici bir rahatlama mümkün olacaktır" şeklinde konuştu.

"Mevcut deniz suyu arıtma tesisleri sürekli ve etkin çalışmıyor"
Su Yönetimi Uzmanı Özçelik, Gazze'de doğrudan deniz suyu ve tuzlanmış yeraltı suyunun arıtılarak kullanılmaya çalışıldığı ancak, tuzlanmış yeraltı suyunun bu tesislerde kullanılmasının yeraltı suyunun daha da derinlere inmesine ve daha fazla tuzlanmasına yol açtığını belirtti. Özçelik, "Deniz suyundan arıtma yapan onlarca özel ve kamu tesisi bulunuyor. Artan su ihtiyacı nedeniyle Filistin Su Kurumu, UNICEF gibi kurumlar tarafından kapasite artışı ve destek çalışmaları yürütüldüğü ifade edilmektedir. Ancak, savaş ve tecrit ortamının getirdiği zorluklar nedeniyle deniz suyu arıtma tesislerinin sürekli ve etkin çalıştırılamadığı biliniyor. Yaşanan enerji kesintileri ve yetersiz arıtma kapasitesi nedeniyle Gazze halkı temel hakkı olan temiz ve sıhhi içme suyuna erişemiyor" dedi.

"BM Gazze'ye su temini için inisiyatif almalıdır"
Birleşmiş Milletler'in Gazze'ye içme suyu temini için inisiyatif alması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler 28 Temmuz 2010 tarihli Genel Kurulu'nda, temiz içme suyuna erişim hakkını ve halk sağlığının korunmasını temel insan hakkı olarak tanımıştır (Karar No:64292). Bu karar uyarınca, devletlere ve uluslararası organizasyonlara özellikle gelişmekte olan ülkeler için temiz, güvenilir ve ulaşılabilir içme suyu ve halk sağlığı şartlarının sağlanabilmesi amacıyla finansal kaynak sağlanması, kapasite inşa edilmesi ve teknoloji transferi yapılması çağrısında bulunmuştur. Yıllardır tecrit içerisinde bulunan Gazze halkı, 7 Ekim 2023 tarihinde vuku bulan olağanüstü savaş durumu neticesinde temiz ve sağlıklı içme suyuna erişimini neredeyse tamamen yitirmiştir. Nüfusu 2 milyona erişen bölge halkının sağlığı büyük risk altındadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca teminat altına alınan ve temel insan hakkı olarak ifade edilen temiz ve güvenilir içme suyuna erişim hakkı şu an için Gazze'de söz konusu olmadığı görülmektedir. Gazze'de halk sağlığını temin edecek şartların yeniden oluşturulabilmesi için, öncelikle bölgeye temiz ve yeterli miktarda içme suyunun sağlanması, sonrasında ise içme suyu ve kanalizasyon hatları başta olmak üzere kentsel altyapının yeniden inşası gerekmektedir. Birleşmiş Milletler'in 64292 sayılı kendi kararı uyarınca bir inisiyatif el alması zorunludur."

"Hasar gören altyapı enfeksiyon saçıyor"
Yerleşimlerin dörtte birinden fazlasının doğrudan kanalizasyon sistemlerine bağlantısı bulunmadığı Gazze'de, sürekli tahrip edilen altyapı halk sağlığı üzerinde her geçen gün daha da büyük bir risk oluşturduğunu açıklayan Özçelik, "Halkın büyük bir kısmı geniş ve boş alanlara oluşturulan foseptik çukurları aracılığıyla atık sularını bertaraf etmeye çalışmaktadırlar. Bu çukurlardan sızan sular yeraltı suyuna karışmaktadır. Mevcut kanalizasyon hatları üzerindeki pompaj istasyonlarının da düzenli çalıştırılamamasından kaynaklı olarak, özellikle kış aylarında yağışların kanalizasyona karışmasıyla birlikte kanalizasyon sularının taşarak kentsel alanlara yayılmasına yol açmaktadır. Bu durum bulaşıcı hastalıklara açık bir davetiye çıkarmaktadır. Bunun dışında da sadece altyapı ve kanalizasyon sistemleriyle ilgili sınırlı sayıda malzemenin bölgeye girişine izin verildiğinden, savaş sebebiyle mevcut sürekli tahrip olan kentsel altyapının, sürekli ve işler vaziyette tutulması hemen hemen mümkün olmamaktadır" ifadelerine yer verdi.

Bakmadan Geçme