Diyarbakır Annelerine Fethiye'den Destek

Diyarbakır HDP binası önünde çocukları PKK tarafından kaçırılan annelere Fethiye'de Vatan Partisi İlçe Başkanlığı'ndan da destek geldi. Vatan Partisi Fethiye İlçe Başkanlığı tarafından HDP binası önünde nöbet tutan ailelere destek olmak amacıyla imza kampanyası da başlatıldı. Vatan Partisi İlçe Başkanı Selçuk Selvi, 'Şimdi artık korkması gerekenler terör örgütü ve destekçileridir. Evlatlarına terör örgütünün kaçırdığı anaların çığlığı, onların duyduğu son ses olacaktır. Devletimizin kararlı duruşu ve güvenlik güçlerimizin kararlı mücadelesi ile halk birleşince nefes alacak alanları kalmamıştır' dedi. Diyarbakır'da yıllar önce doktorluk yapan Dr. Nalan Ünal ise terör örgütü PKK'nın hain pusuları ile yaralanan, şehit düşen asker, polis, öğretmen, mühendis ve sivil vatandaşların durumlarını anlatıp 'PKK'nın bir terör örgütü olduğunu HDP ve siyasi partiler anlamalıdır' ifadelerini kullandı.

  • 1387

Diyarbakır HDP binası önünde PKK tarafından kaçırılan çocuklarını bekleyen annelere Fethiye'den de destek geldi. Vatan Partisi Fethiye İlçe Teşkilatı önünde nöbet tutan ailelere destek olmak amacıyla imza masası kuruldu. Diyarbakır'da evlatlarını terör örgütünün elinden kurtarmak için günlerdir HDP binası önünde nöbet tutan ailelere destek olmak amacıyla açılan imza kampanyasına yoğun ilgi oldu. Vatan Partisi ilçe binasına “Bir Ana ABD Uşaklarına, Bir Ana Terör Ağalarına Yeter”, “Anaların İsyanı HDP/PKK'yı Yenecek” afişleri asıldı.

Vatan Partisi Fethiye İlçe Başkanı Selçuk Selvi yaptığı basın açıklamasında, “Ya vatan gemisindeyiz ya düşman gemisinde… Saray savaşı değil vatan savaşı. Bizler vatan savaşında, vatan gemisinde olanlarız” dedi. Selvi, Türk Milletinin tanımını yaparak, “İşte bugün Diyarbakırlı analarımız evlatlarını terör örgütü PKK'dan ve siyasal uzantısı HDP'den geri isterken tam da bu noktada Atatürk'ün millet tanımını yeniden hepimize hatırlatmışlardır. ‘Başlarım sizin Kürdistan davanıza' diye haykırırken sadece bir evlat yangısı değil vatan ve millet sevdası da vardır. ‘Çocuklarımızı ABD uşaklığına gönderiyorsunuz' diye bağırırken sadece öfke değil aynı zamanda emperyalizme kafa tutan yiğit bir duruş da vardır. Diyarbakır'daki analara baktıkça Kurtuluş Savaşımızdaki yiğit kadınlarımızı görüyoruz. Gördesli Makbule'yi, Erzurumlu Kara Fatma'yı, Nezahat Onbaşı'yı, Halime Çavuş'u. Ellerinde silah yok belki ama kocaman yürekleri, cesur ve kararlı duruşları var. En önemlisi düşmanı tanıyorlar. Koca koca üniversiteler okumuş, kitapları yalayıp, yutmuş nice şehirlinin, sözde aydının göremediği, görmek istemediği düşmana fener tutuyor, gösteriyorlar. İşte PKK, evlatlarımızın katili, işte HDP, çocuklarımızı dağa kaçıran ve ABD diyorlar, onlara hamilik yapan, vatanımızı bölmek isteyen, Türkü Kürde, Kürdü Türk'e düşman eden.

Haykırışları sadece evlatlarının yürek acısından değil, vatanını bölmek isteyenlere, milletinden koparmak isteyenlere, ağalara, beylere, meclis sandalyelerinde oturup Kürdistan hayaliyle halkını sömürenlere. Sayıları her gün artıyor. Arttıkça milleti birleştiriyor, terör örgütü ve siyasal uzantısını yerle yeksan ediyor. Bir zamanlar esnafa zorla kepenk indirtenler günlerdir kepenklerini açamıyor. Analar ne yiğitler doğurur deriz ya hep. Ama bilinmelidir ki Türk Milet'i de ne analar doğurur ne analar yetiştirir. Bir Hacire Ana çıkar Hasan Tahsin gibi koşar düşmanın üstüne. Basar feryadı kurtarır evladını ve vatanını. O feryatla başlar Siirt, Mardin, Şırnak, Tunceli, Van, Hakkari, Muş, Bitlis, Ağrı, Şanlıurfa, Bingöl ve Elazığ'da insanların Türk Bayraklı teröre lanet kardeşliğe davet yürüyüşleri. Şimdi artık korkması gerekenler terör örgütü ve destekçileridir. Evlatlarını terör örgütünün kaçırdığı anaların çığlığı onların son duydukları ses olacaktır. Devletimizin kararlı duruşu ve güvenlik güçlerimizin kararlı mücadelesiyle halk birleşince nefes alacak alanları kalmamıştır. HDP bugün Diyarbakır'da kepenk kapatmıştır, yarın tüm Türkiye'de kapatılacaktır. Bu millet terörden çektiği acılara ve sıkıntılara artık yeter demiştir. Bir tarafta evlatlarını teröre şehit veren aileler diğer tarafta evlatları terör örgütü tarafından kaçırılan aileler bu yıkıma, bu eziyete, bu acıya son vermek için bir araya gelmişlerdir. PKK ve HDP her şeyden çok birleşen Türk Milleti'nin gazabından korkması gerektiğini yaşayarak öğrenecektir. Bugün burada Vatan Partisi öncülüğünde tüm halkımızı vatan savaşında bir araya getirmek, ikinci kurtuluş savaşımızda aynı gemide, aynı cephede olduğumuzu göstermek ve günlerdir terör örgütünün siyasal uzantısının Diyarbakır İl Başkanlığı önünde yemeden, içmeden evlatlarını geri isteyen acılı analarımıza, ailelerimize destek olmak için toplandık. Katılan tüm siyasi partilere, kitle örgütü temsilcilerine ve tüm vatansever, duyarlı halkımıza teşekkür ederiz. Israrla vurguladığımız üzere içinde bulunduğumuz koşullarda iki gemi var. Üçüncüsü yok. Ya vatan gemisindeyiz ya düşman gemisinde. Saray savaşı değil vatan savaşı. Bizler vatan savaşında vatan gemisinde olanlarız. Birde bu mücadeleyi ve eylemleri itibarsızlaştırmak isteyerek analarımıza devlet kapısına git diyen, onların o yürek yakan feryatlarını sahtecilikle suçlayan, her şartta ve koşulda devlete vurmaktan haz alan, Diyarbakırlı anaların karşısına Cumartesi annelerini koyarak saklambaç oynayan saray savaşçıları var. Milletimiz onları da elbette ki görüyor. Onlar dün Fırat Kalkanı operasyonuna da karşıydılar, bataklıkta ne işimiz var diyorlardı. S 400'lere de karşı çıktılar, hendek operasyonlarına karşı çıktılar. Pençe operasyonlarına karşı çıkıp yeniden açılım nidalarıyla ezilen PKK'ya sahip çıkmaya kalkıyorlar. Aynı gemide değiliz, AKP ile aynı gemiye binmeyiz diyerek bu savaşa karşı çıkıyorlar. Bizler var oldukça onların bu istekleri asla gerçekleşmeyecektir. İstedikleri kadar HDP siyasal bir partidir desinler, istedikleri kadar Demirtaş'a sahip çıkıp, övgüler düzsünler. Milletimiz gerçekleri görmüştür ve vatanına sahip çıkmaktadır. Türk Milleti Edirne'den Kars'a tek yürek, tek bilek olmuştur. Teröre lanet kardeşliğe davet yürüyüşleri artarak tüm Türkiye'ye yayılacaktır. Anaların yürek acısını tüm halkımız yüreğinde hissetmiştir. Acıları 40 yıllık acıyı dindirerek milleti birleştirmiştir. Türk ve Kürdün kardeşten öte, et ve tırnak gibi bir olduğunu bu kadim millet bilmektedir. Ne Amerika'sı ne Avrupası bu birlikteliği bozamamış, bozamayacaktır.

En başta söylediğimiz Atatürk'ün tanımı gibi zengin bir geçmişe, ortak yaşama arzu ve isteğine sahip, bu vatanı korumada iradesi beraber olan Türkiye halkına Türk Milleti denir.

Türk de biziz Kürt de biziz, hepimiz Türk Milletiyiz” ifadelerini kullandı.

DR. ÜNAL, “ANNELER EYLEMİ DOĞRUDUR”

Emekli Dr. Nalan Ünal ise imza kampanyasına destek verdikten sonra yaptığı açıklamada, “1982-1987 yılları arasında Diyarbakır'da görev yaptım. O dönemde ilk PKK saldırısından itibaren ameliyatına girdiğim, elimde vefat eden, domdom kurşunu ile kafaları, vücutları parçalanmış asker, sivil-mühendis, öğretmen, doktor, hemşire sayısını bilmiyorum” dedi. Ünal, “Halen ABD'nin taşıdığı silahlarla teröre devam eden bu örgüte karşı yapılan her eylem desteklenmelidir diye düşünüyorum. Anneler eylemi doğru bir eylem midir? Bence doğrudur. Hangi partinin ne yaptığı tali bir meseledir” ifadelerini kullandı.

Sözlerine, “Kendimi antiemperyalist-Kemalist olarak tanımlıyorum. Bu tanım, bağımsızlık ve ülke bütünlüğünü ifade eder” diye başlayan Ünal, “PKK'yı ABD'nin silahlı gücü olarak görürüm. Ülkemizi parçalamak isteyenlerin, doğal haklarımız olan İnsan Hakları, Demokrasi, Eşit Vatandaşlık kandırmacalarıyla destekledikleri bir terör örgütüdür PKK. HDP, PKK'nın siyasal koludur. Kendi Milletvekilleri her konuşmasında bunu açıkça ifade etmektedir. 1982-1987 yılları arasında Diyarbakır'da görev yaptım. O dönemde ilk PKK saldırısından itibaren ameliyatına girdiğim, elimde vefat eden, domdom kurşunu ile kafaları, vücutları parçalanmış asker, sivil-mühendis, öğretmen, doktor, hemşire sayısını bilmiyorum. Halen ABD'nin taşıdığı silahlarla teröre devam eden bu örgüte karşı yapılan her eylem desteklenmelidir diye düşünüyorum. Anneler eylemi doğru bir eylem midir? Bence doğrudur. Hangi partinin ne yaptığı tali bir meseledir. Amalar, fakatlar ile başlayan itirazları biliyorum. O bölgede yaşamayan ya da yaşamasa da empati yapamayanlara şunu söylemek isterim. HDP-PKK Güneydoğu'da güçlü olduğu dönemde değil parti önünde oturmak, tek söz söylemek bile imkansızdı. ‘Kepenk kapat' denirdi, insanlar ekmek kapılarını günlerde kapatırdı. Yıllarca yaşandı bunlar. Bugün eylem yapan anneleri hiçbir güç böyle bir mücadeleye çıkaramazdı. Evlatlarının öldürülmesinden, geride kalan çocuklarının da kaçırılacağından, öldürüleceklerinden korkarlardı. Şimdi neden sokaktalar?

PKK Güneydoğuda gücünü kaybetti. Dolayısıyla devletin desteğini gördü. AKP'nin bugünlere gelinmesinde payı var mı? Çok. Peki annelerin bu eylemine destek veriyor mu? Veriyor. Bu eylemin büyümesini ister mi? Eğer PKK ile mücadelede samimi ise ister. Bunu zaman gösterecek. Diyelim ki samimi değil. Ama annelerin eylemini doğru buluyorsunuz.

Peki, biz neden, mücadele alanını AKP'ye bırakıyoruz? Eğer biz de ülkemizin parçalanmasını istemiyorsak ki -isteyen olduğunu hiç düşünmüyorum- mücadelede yer alalım. Mücadele böyle durumlarda yön değiştirir, saflar belirginleşir. Bu eylem büyüse, bütün ülkeye yayılsa, PKK için bitiş, ülkemiz için çıkış olmaz mı? Peki bu durum 80'lerden beri verilen binlerce şehit için, ülkemiz için iyi olmaz mı? Şehit anneleri bile amalarını, bir yana bıraktılar. Biz hala neyi sorguluyoruz? Şehit anneleri ve çocuk yaşta dağa kaçırılmış gençlerin annelerinin PKK'ya karşı verdikleri mücadeleyi destekliyorum. Eleştirenlere de şunu söylüyorum. Bir şey olmaz...” diye konuştu.

Bakmadan Geçme