DENİZ KÜLTÜRÜMÜZÜN İÇİNDEKİ TEKNELERİ GELECEK KUŞAKLARA AKTARMAYA ÇALIŞIYOR

DENİZ KÜLTÜRÜMÜZÜN İÇİNDEKİ TEKNELERİ GELECEK KUŞAKLARA AKTARMAYA ÇALIŞIYOR

  • 1908
DENİZ KÜLTÜRÜMÜZÜN İÇİNDEKİ TEKNELERİ GELECEK KUŞAKLARA AKTARMAYA ÇALIŞIYORDeniz kültürümüzün içerisinde kaybolan kayık, tekne ve gemilerin yeniden kültürümüze kazandırılması amacıyla denizci Hakkı Yücel, Türkiye'ye özgü 15 tekne ve kayığın modellerini gerçekleştirdi. Aylar süren araştırmaların ardından kaybolan kayık, tekne ve gemilerin birebirini maket haline getiren Hakkı Yücel, tespit ettiği Türkiye'nin değişik bölgelerinden 25 adet kayık, tekne ve gemilerin yapımını da sürdürüyor. Yıllarını denizciliğe adamış Hakkı Yücel; İzmir'den Antalya'ya, Marmara ve Karadeniz'den Bandırma Vapuru'na kadar toplam 40 teknenin birebir maketini yapıp sergileyecek. Hakkı Yücel, hazırladığı 15 gemi ve kayığın modellerini şimdiden sergilemeye başladı. Türkiye'nin deniz sever ünlü simaları maketleri almak için sıraya girdiler bile.Deniz kültürümüzün içerisinde kaybolan kayık, tekne ve gemilerin yeniden kültürümüze kazandırılması amacıyla denizci Hakkı Yücel, Türkiye'ye özgü 15 tekne ve kayığın modellerini gerçekleştirdi. Aylar süren araştırmaların ardından kaybolan kayık, tekne ve gemilerin birebirini maket haline getiren Hakkı Yücel, tespit ettiği Türkiye'nin değişik bölgelerinden 25 adet kayık, tekne ve gemilerin yapımını da sürdürüyor. Yıllarını denizlerde geçirmiş Rizeli Hakkı Yücel, son olarak Fethiye'de 23 metrelik yatı ile mavi yolculuklar yaptırdıktan sonra emekli oldu. Hakkı Yücel emekliliğini de denizcilik sevgisi ile sürdürüyor. Yücel, Sinop'ta gördüğü tekne modellerinin ardından Türkiye'nin deniz kültürü içerisinde kaybolan kayık, tekne ve gemilerini yeniden kültürümüze kazandırmak amacıyla yola çıktı. Türklerin 1735 yılında kullandığı Gagalı'dan 1886'da kullandığı Çoruh kayığı ve İzmir kayığı, 1890'lı yıllarda kullandığı Çektirme, Fethiyelilerin kullandığı Fethiye sandalı ve piyade kayığının yanı sıra tam 15 kayık, tekne ve geminin araştırmalarını yapıp birebir maketlerini gerçekleştirdi. Her birine aylar süren çalışma yapan Hakkı Yücel, daha 25 adet kayık, tekne ve gemiyi yapmak için atölyesinde çalışıyor. Amacının ''Türkiye'ye özgü deniz kültürümüzün içerisindeki kaybolan kayık, tekne ve gemileri kültürümüze kazandırmak'' diyen Hakkı Yücel; ''Maket tekne işine hobi olarak başladım. Türkiye'deki 40 kayık, tekne ve gemiyi tespit ettim'' ifadelerini kullandı. ''DENİZCİLİK SEVGİM BİTMEDİ''Hakkı Yücel, emekli olmadan önce deniz sevgisinin çok yüksek olduğunu ve hayatının denizlerde geçtiğini belirtti. Kendini denize adadığını söyleyen Yücel; ''Rize'de deniz sahilinde doğduk 1987'de, 14 metrelik teknemle Türkiye sahillerini dolaştım. 93'te ikinci bir tekne yaptırdık. 2000'de de son teknemiz 23 metrelik bir yat yaptırdık, buraya Fethiye'ye geldik. 5 sene kadar da onunla mavi tur düzenledik sonra o işten vazgeçtik. Ama hala denizcilik sevgisi bitmedi'' dedi. ''BİZİM KAYIK VE TEKNELERİMİZİ YUNANİSTAN SAHİPLENİYOR''''Deniz kültürümüz içerisinde kaybolan kayık, tekne ve gemilerin yeniden kültürümüze kazandırılması amacıyla bu yola çıktım'' diyen Yücel; ''Sinop'ta el işi denizcilik sektörü üzerindeki bu tekne modelleri oldukça gelişmişti. Oradan bu bize bulaştı. Bir arkadaşım hatta 'oradan bir tekne alalım' dedi. Ben bunu kendim yapabileceğimi söyledim ve yaptım, ona hediye ettim. Sonra deniz müzesine gittim, deniz müzesinde 'Gemi Modelciler Derneği' vardı. Gemi Modelciler Derneği'ne gittim. Oradan oldukça hoş karşıladılar bizi, iki tane plan verdiler. O planlar üzerine çalıştım, o planlardan sonra planlarla çalışmak beni mutlu etmedi. İşin açıkçası sanki kes kopyala yapıştır gibi bir şey ortaya çıktı. Niçin ben kendi teknelerimizin planlarını çizmeyeyim? Orada bulunan planlarda çoğunlukla yabancılara ait planlar, yabancı teknelerdi. Bizim kültürümüze ait olan tekneler çok azdı. Bunun üzerinde bir araştırma içerisine girdim, araştırdıkça buzdağının görünmeyen kısmı ortaya çıktı. Bizim yurdumuz denizcilik bakımından çok büyük bir kültüre sahip. Büyük bir geçmişe sahibiz ama biz bunu bilmiyoruz. Araştırdıkça önce 10 tane tekne bulduk; kaybolmuş, kaybolmaya yüz tutmuş sonra bu 20-30'a son olarak 39 tane olarak saptadım. Her bölgemize yönelik teknelerimiz var. Deniz kültürümüz var, hiç biri birbirine benzemiyor. Fakat bunları bilmiyoruz. Geçtiğimiz kuşaklar bunları hayat içerisinde kullanmışlar. Ulaşımda, taşımacılıkta kulanmışlar. Yaşamlarının bir parçası olarak onları hayatlarına sokmuşlar. Ama biz bunları unutmuşuz, o kültür kırılmış; o kültüre tamamıyla yabancıyız. Biz şu an sadece bakıyoruz ve işin acı tarafı da Yunanlılar bunlara sahip çıkıyor. Yunanlılar diyor ki 'Bu tekneler bizim ama bizim tarihi verilerini incelediğinizde bu teknelerin bize ait olduğu geçmiş bilgiler de mevcut.' Sadece eksikliğimiz o bilgilerin tamamlanıp ortaya çıkarılması ve çevrilmesi. Onu da yapacak olanlar akademisyenler. Ben yine bu çalışmalar da akademisyenlerin tezlerinden yararlandım. Mesela en son Çoruh nehrinde yapılan bir kayık taşımacılığı ile ilgili yine bir üniversitemizin tezinden yola çıkarak onu canlandırdık. Tüm bölgelere yönelik teknelerimiz var'' dedi.''FETHİYE'DEN 2 TEKNE 2 DE UÇAK VAR''Hakkı Yücel, ''Fethiye'nin piyade kayığı ile Fethiye sandalının yanı sıra Fethiye Bey'in kullandığı uçak ayrıca Fethiyelilerin bilezik ve diğer ziynet eşyalarını Türk Hava Kurumu'na vererek devlete sağladığı deniz uçağı var. İlk çalışmamda kayıklar ile Fethi Bey'in düştüğü ''Muavenet-i Milliye'' isimli uçağın birebir maketini yaptım. Diğer deniz uçağını da yapacağım'' dedi. Yücel; ''Fethiye'ye ait bölge olarak demiyorum, sadece Fethiye'ye ait 2 tane teknemiz var. Bunlardan bir tanesi Fethiye sandalı yine burada yaşayan 80-90 yaşındaki insanlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda bu teknenin modelini yaptım. Bu tekne unutulmuş 1940'lara kadar kullanılmış burada kullanılış amacı da yolcu taşmak için kullanmışlar. Çalış burnundan Karagözler'e yolcu taşımışlar. Çünkü yol yok o zaman. Bu yol yapılan şu anki bölge dolgu sahası bataklık ulaşım çok daha yukarılardan zor olduğu için Çalış burnuna kadar yakın köylüler, Fethiye'ye gelmek isteyenler madenin dekoviliyle Çalış burnuna geliyorlar. Çalış burnunda Fethiye sandalına binerek Karagözler'e geliyorlar. Bunlar bu ulaşım aracı yelken ve kürekle o zaman bu motorlar falan henüz çıkmamış. Motorların çıkmasıyla da bu 1940'lara yakın bir zamana kadar bu ortadan kaybolmuş. Biz bu tekne sahiplerinin isimlerini saptadık, tekne isimlerini saptadık. Onların yeğenleri ile görüştük. O teknelerin sahiplerinden bazıları yaşıyor onlarla görüştük. Halen şimdi Zafer Öcal ağabeyimiz var. Zafer Öcal onunla görüştük, bize çok yardımcı oldu. 2. Bir teknemiz Fethiye Piyade teknesi bu Fethiye Piyade teknesini şu an limana giderseniz görürsünüz. Ama gördüğünüz tekne Fethiye Piyade teknesinin orijinali değil. Motor takılmış ihtiyaca binayen mesela daralan kıç tarafı genişlemiş. Tekne formu tamamen değişmiş. Yelken dizaynı zaten ortadan kalkmış. Yelken diye birşey yok, direkler falan üst yapı tamamen değişmiş. Biz yine o yaşlı insanlarımızla Allah onlara uzun ömürler versin, onlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda biz bu tekneyi de modelledik. Modelimiz hazır bir vaziyette. Fethiye'ye özgü bizim 2 tane de uçağımız var. Bunu da yine Fethiye'de çok az kişiler biliyor. Fethiye'ye ismini veren Fethi Bey'in kullanmış olduğu, düşmüş olduğu uçağın modelini bulduk. Fransız sitelerinde Osmanlı'daki ismi 'Muaveti Milliye' olan uçak, Fransız'lara ait bir uçak, onlardan satın alınma. O uçağı modelledik. Uçak dediğimiz 8.50 metre boyunda bir uçak, gayet basit bir şekilde yapılmış kanat açıklığı 10.50 metre. Belediye Başkanımızla bir görüşme yaptık, dileğimiz o uçağın modelini yeni yapılacak olan park alanında sergilenmesi. Çünkü Fethiye'nin kültürüne ait şeyler. Diğer kayıklar içinde aynı şeyler geçerli. Bunların yapılması ve Fethiye'ye kazandırılması lazım. Son olarak bir uçağımızın üzerinde çalışıyorum onun da henüz çalışmaları bitmedi araştırmalar yine devam ediyor. Büyük bir bölümü bitmiş ama bu uçağımızda deniz uçağı. Onun da ilginç hikayesi şöyle 1930 yada 32'lerde Fethiyeliler alyanslarını ve bileziklerini satarak Türk halkı uğruna bir uçak hediye ediyorlar. Bu uçakta yine İtalyan ''Seviyomaritti'' marka bir uçak, 1932'de Fethiye'ye kazandırılıyor. O uçak içinde çalışmalarımız sürüyor. Diğer bölgelere nazaran Fethiye bu konuda oldukça zengin. 2 tane uçak ve 2 tane sandal oldukça büyük bir kültür'' dedi.''TÜRKİYE BU KONUDA ÇOK ZENGİN AMA UNUTULMUŞ''Deniz kültürümüz içinde kaybolan kayık, tekne ve gemilerin oldukça fazla olduğuna dikkat çeken Hakkı Yücel; Ege'den Akdeniz'e, Marmara'dan Karadeniz'e tespit ettiği en eski modeller hakkında da bilgiler aktardı. Yücel; ''Hemen yanı başımızda Marmaris'e ait, Bozburun'a ait bir bölge tekne yaptım. Oradaki tersaneler de yetişen ustaların yapmış olduğu Bozburun yük teknesi var. Bu tekne 1930-40'lara kadar daha doğrusu motorların yaygınlaşmasına kadar yelken donamınıysa çevre civar ilçelere ve köylere, bölgelere, adalara yük ve yolcu taşıması için kullanılmış. Yol olmadığı için yetiştirilen bütün ürünler bu tekne ile ulaştırılmış o bölgelere. Onun dışında Akdeniz ve Ege'ye özgü tırhandılımız var. Tırhandılın bir modelini yaptık. Fakat tırhandılı turizme bugün yine kazandırıldı. Bunu görebiliyoruz hala. Yaşamı sürdürülebiliyor. Değişiklik olsa da armasında, donamında da tırhandılı yapılabiliyor. Onun dışında Karadeniz bölgesi de bu kültür açısından çok zengin. Karadeniz bölgesinde yaklaşık bir 10-12 tane tekne saptadık. Bunlar büyük tekneler. Yine Karadeniz bölgesinde kullanılan Agrıbar teknesi ve gagalı isimli teknelerimiz var. Meşhur çektirmemiz var. Yine İstanbul, Marmara ve Karadeniz'de kullanılan mavnalarımız var. Marmara bölgesinden Marmara sandalımız var. Alamanalarımız var. Kancabaşlarımız var. Diğer bir çalışmam Karadeniz'e özgü ve buralarda da kullanılmış Iğrıp kayığı var. Iğrıp kayığının özelliği eskiden sahillerimiz kumsal olduğu için kayıkla barabat olarak adlandırılan ağlar şeklinde balıkların etrafı çevrilir. Her iki uçtan insanlar ağı toplayarak sahile çekerler. Ağın içerisindeki balıkları alırlar. Bu bir eğlence havasında olurdu. İnsanlar yöresel türküleri söylerlerdi. Sonra tutulan balıklar orada kızartılıp çalışanlara ikram edilirdi. Bir miktar balık da insanlara dağıtılırdı. O yıllarda balık da paylaşım da çoktu. Kalan balıklar ise satılarak ihtiyaçlar karşılanırdı. Tutulan balık sahibinde kalmaz tüm yöreye dağıtılırdı. Antalya ve Mersin bölgesinde de kayık çalışmalarımız var. Onların çalışmaları daha sürüyor. Dicle Nehri'nde kullanılan ve taşımacılık yapılan bugün 'kelek' olarak adlandırılan kayığımız ile ilgili bir çalışmamız var. İzmir bölgesinde İzmir kayığımız var 1880 tarihli. Bu kayığımızın özelliği o tarihlerde İzmir Limanına gelen gemiler mendirek olmadığı için yanaşamıyor ve açığa demirliyorlar. Bu demirleyen gemilerin yanına İzmir kayıkları gidiyor ve oradaki yolcu ve yükü karaya taşıyorlar. O İzmir kayıkları belediye tarafından yaptırılarak denizde daha yüzdürülmeye devam ediyor. Oradaki sivil toplum örgütleri ve iş adamları da İzmir kayığının yaşatılmasını desteklediler. İzmir kayığının değişik 10-15 modeli şimdi düzenlenen yarışlarda yarıştırılıyor. Yine Akdeniz'e özgü Osmanlının Gırat dediği,İngilizler'in Dhow dediği bir tekne var. Bu teknelerin tarihleri 1400 yıllarına kadar dayanıyor ve korsan gemisi olarak kullanılıyor. Türkiye bu anlamda coğrafya olarak çok zengin'' ifadelerini kullandı.''ÜNLÜ İSİMLER İSTİYOR''Hakkı Yücel, pek çok ünlü ismin yaptığı kayık, tekne ve gemi maketlerine talip olduğunu da bildirerek; bu kişilerin ismini şimdilik vermedi. Yücel, 30 yıldır sürdürdüğü denizcilik hobisini 40'a tamamladığı maketleri ile yapacağı sergi ile gelecek kuşaklara bırakacağını söyledi. Yücel; ''Bu teknelere hobi olarak başladım ve yaklaşık 30 yıldır bu hobiyi sürdürüyorum. Bunlarla uğraşmaktan dolayı da çok mutluyum. Kimsenin bilmediği, kimsenin yapmadığı bir şeyi ortaya koymak çok büyük keyif veriyor. Ben bunları satmak için yapmıyorum. Amacım bunu yeni nesillere kazandırmak. Bu iş bizim kültürümüz. Şu anda bu kültürümüz kırılmaya uğramış. Yeni nesil bunları bilmiyor. Bir çok yabancı ülke bunlar bizim diyor. Ama tarihi kayıtlar öyle demiyor. Benim niyetim bunları 40'a tamamlamak veya daha fazla sayıya ulaşmak. Daha büyük bir sergide bunları tanıtmak istiyorum. Eğer meraklı olan kişiler var ise ben onlara yardımcı da olurum. Kurs vermek için girişimlerim oldu. Eğer isteyen olursa kurs da verebilirim. Deniz konusu ile ilgisi olan kişiler beni aradı ve bu çalışmalarımı benden istediler. Ama onu vermek istemiyorum. Ben bir tekneye başlamadan önce yaklaşık 3 ay araştırmasını yapıyorum. Yani görselleri ve onlarla ilgili yazılan yazıları yazıyorum. Tekne yapımında kullandığım her şeyi kendim üretiyorum. Hazır bir şey almıyorum. Teknelerin yapımında kullandığım maun ağacını Fethiye'de çok rahat bulabiliyorum'' diye konuştu.

Bakmadan Geçme