CHP Muğla'dan Türkiye'ye Seslendi: 'Özgürlük ve Adalet Yeniden Yeşerecek'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla İl Başkanlığı öncülüğünde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve haksızlığa uğrayan yurttaşlar için düzenlenen 'Adalet ve Demokrasi Yürüyüşü' tamamlandı.
CHP Parti Meclisi Üyesi Alkım Denizaslanı ve İl Başkanı Av. Zekican Balcı’nın öncülüğünde Perşembe günü Bodrum’dan başlatılan yürüyüş, 20 Nisan Pazar günü saat 17.00’de Menteşe’deki CHP Muğla İl Başkanlığı önünde sona erdi. Yürüyüşün ardından miting düzenlendi.
Yürüyüşe CHP yöneticileri, kadın ve gençlik kolları, partililer ve vatandaşlar katıldı. Mitinge, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, PM üyeleri ve genel merkez yöneticileri de destek verdi.
Yürüyüşün sonunda açıklamalarda bulunan CHP Muğla İl Başkanı Av. Zekican Balcı, Türkiye’de hukuk ve adaletin zedelendiğini savunarak, “Zorba AKP iktidarı her geçen gün meşruiyetini yitirerek adaleti ve hukuku ayaklar altına almaktadır. Ancak unutulmasın ki; zulüm ile abad olanın sonu berbat olur” dedi.”
CHP Muğla İl Başkanı Av. Zekican Balcı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Zorba AKP iktidarı, her geçen gün meşruiyetini biraz daha yitirerek adaleti ve hukuku ayaklar altına almaktadır. Halkın gözünden ve gönlünden düşen bu şahsım iktidarı, demokrasiyi rafa kaldırmakta ve otokratik rejimlerde bile ender rastlanan karar ve uygulamalarla kendisine muhalif olan herkese zulmetmektedir. Ancak unutulmasın ki: “Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.”
Türk Milleti, hiçbir zaman zalimlere boyun eğmemiş; demokrasiden ve bağımsızlıktan ödün vermemiştir. Bugün de yarın da demokrasimize kast eden iç ve dış düşmanlara en sert cevabı vereceğimizden ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyet’e canımız pahasına sahip çıkacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın!
Parti Meclisi Üyemiz Alkım Denizaslanı ve örgütümüzle birlikte Bodrum’dan Muğla’ya yola çıktığımız ilk günden bu yana; karanlıktan aydınlığa, suskunluktan direnişe, umutsuzluktan örgütlü mücadeleye yürümek için adımlarımızı attık. Her adımımız bu toprağın hakkını, halkın sesini ve ülkenin gelecek umudunu taşıdı.
Bu yürüyüşü;
Silivri zindanlarında hukuksuzca tutsak edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, halkın Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu için yürüdük! KYK yurtlarından atılan, bursları kesilen, gözaltına alınan gençlerimiz için yürüdük! Şiddete uğrayan, sesi kısılmaya çalışılan kadınlar için yürüdük! Alın teri yok sayılan işçiler, hakkı yenen gençler, açlığa mahkûm edilen emekliler, uyutulmak istenen hayvanlar ve susturulmak istenen bir memleket için yürüdük!
Bugün burada attığımız her slogan yalnızca Saray iktidarına değil; o iktidarın inşa etmeye çalıştığı korku imparatorluğuna da bir cevaptır!
Biz buradayız! Hiçbir baskı, hiçbir tehdit, halkın örgütlü gücünden daha büyük değildir!
Çünkü bizler, Mustafa Kemal’in askerleriyiz! Cumhuriyet’in temeline harç olan o devrimci iradenin,
“Tam Bağımsız Türkiye!” diyerek idam sehpasına tekme atan Deniz Gezmiş’in, kendisine “Korkuyor musun dede?” diye sorulduğunda “Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık!” diyerek darağacına yürüyen Hüseyin İnan’ın bugünkü neferleriyiz! Bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracak olan iradeyiz. Adaleti, demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü ve barışı bu topraklara yeniden ilmek ilmek işleyecek olanlarız!
Bugün Muğla’dan, Türkiye’ye bir kez daha gür bir sesle haykırıyoruz: Bu yürüyüş;
Her okulda, her fabrikada, her meydanda sürecek!
Bu yürüyüş, Saray’ın duvarları çatlayana, halkın iradesi yeniden iktidar olana dek devam edecek! Ve sizlere söz veriyorum: Bu topraklarda bir kez daha özgürlük, adalet ve halk iktidarı yeşerecek! AKP iktidarının bölüp ayrıştırdığı güzel ülkemizde yeniden 86 milyon bir bütün olacağız. Etle tırnak olacağız! Çünkü biliyorum ki;
Ne zaman ki zenginler fakirlere,
Ne zaman ki Türkler Kürtlere, Kürtler bayrağa ve sınırlara,
Ne zaman ki Sünniler Alevilere, Aleviler Sünnilere,
Ne zaman ki başörtülüler başörtüsüzlere, başörtüsüzler başörtülülere,
Ne zaman ki siviller polislere, polisler sivillere,
Ne zaman ki vatandaşlarımız birbirine ve demokrasiye sahip çıkar…
İşte o zaman Türk Milleti bir ve beraber olur!
Ve hiçbir kötü akla, hiçbir vicdansız iktidara bu ülkeyi karanlıklara mahkûm ettirmez!
Bu söylediklerimi, geleceklerine dair umutlarını yitirmiş Türk gençliği için hayata geçirmek ve başarmak zorundayız.
Çünkü en büyük sorumluluk gençliktedir.
Ve çünkü Türkiye Cumhuriyeti gençlere emanettir.
Gelecek; gençlerin akıl, azim ve umut dolu adımlarıyla gelecek!
Son olarak, buradan bir kez daha altını çizerek söylüyorum:
Bizler, “Bu millet, kılı kıpırdamadan dava uğruna ve benim uğruma canını vermeye hazır olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz.
Demokrasiye, adalete ve bağımsızlığımıza kast edildiği anda, hiç düşünmeden canını vermeye hazır olanlarız! "