Babadağ'daki 'yatır' mahkemelik etti
Türkiye'nin dünyaca ünlü yamaç paraşütü merkezi Fethiye Babadağ'daki yatır, vatandaşlar ile dönemin müftüsünü mahkemelik etti. İddialara göre Fethiye'nin eski müftüsü gözetiminde Babadağ'ın zirvesindeki 'yatır'ın açılıp nakledilmesi, vatandaşların tepkisini çekti. Babadağ teleferik projesi nedeniyle yatırın geçen dönem müftüsünün gözetiminde mezarın açılıp nakledilmesinin ardından bazı vatandaşlar, eski müftüyü CİMER'e şikayet etti. Yapılan soruşturmanın ardından eski müftü, şikayeti yapan şahsa iftira davası açınca Babadağ'daki yatırın açılıp ortadan kaldırıldığı ortaya çıktı. Babadağ'ın zirvesinde yıllardır 'yatır' olarak bilinen mezar kaldırılınca, yöre sakinleri büyük üzüntü duyduklarını belirttiler.
Fethiye eski müftüsü Hamdi Uzunharman, Fethiye eski kaymakamının talimatı ile beraberindeki din görevlileriyle birlikte Babadağ'ın zirvesindeki çevresi zincirle çevrili yöre sakinlerinin “yatır” olarak bildiği mezarı nakletmek amacıyla açtırdı. Mezarın açılması ile ilgili olarak tutanak tutup, imzalatan Müftü Hamdi Uzunharman yatırı açtırıp, videoya da kaydettirdiği öğrenildi. Yatır olarak bilinen mezarın kaldırıldığını öğrenen yöre sakinlerinden emekli din görevlisi Ramazan Boztaş, müftüyü CİMER'e şikayet etti. Yine Babadağ ve Ölüdeniz Mahallesi sakinleri, yatırın kaldırıldığını duyunca büyük üzüntü yaşayıp, onlarda yetkililere ve CİMER'e şikayette bulundular. Yıllardan bu yana Babadağ'ın zirvesinde olan yatırın, özellikle 1974 Kıbrıs çıkartması sırasında manevi değerini gözlemlediklerini belirten vatandaşlar, yatırın kaldırılmasına tepki gösterip şikayetlerde bulundular. Eski müftü Hamdi Uzunharman, konu ile ilgili olarak soruşturma geçirirken, kendisini şikayet eden ve iftirada bulunduğu iddia edilen emekli din görevlisi Ramazan Boztaş hakkında Fethiye 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde iftira davası açtı. Müftü Hamdi Uzunharman'ın şikayeti üzerine, Boztaş, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya başladı.
YATIRIN KALDIRILMASINA ÜZÜNTÜ DUYDUM
3. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunma yapan Boztaş, “Babadağ'ın zirvesinde teleferik geçen yerde olan yatır mezarını açması sebebiyle müftü Hamdi Uzunharman'ı şikayet ettim. Yatırın açılmasına üzüntü duydum, incindim. Müşteki sıradan bir vatandaş olsa şikayetçi olmazdım. Ama kendisi müftüdür. Bu sebeple şikayetçi oldum. Bana mezarların açıldığını Mümtaz Kökten isimli şahıs söyledi. Herhangi bir hakarette bulunmadım. Beraatimi istiyorum” dedi.
MANEVİ DEĞERİ OLAN YATIR VARDI
Tanıkların da dinlendiği davada tanık Mümtaz Kökten, “ 25 yıldan beri Ölüdeniz'de otel işiyle uğraşırım. Bölgeyi iyi bilirim. Davaya konu yerde, Babadağ'da bizim için manevi değeri olan yatır vardı. Bu yatırın zaman zaman havalandığını da bilirim. Kerametli bir yatırdır. Teleferik çalışması sırasında kazıyı yapan müftülüktür. Mezarı kimin kazdığını bilmiyorum ama müftülüğün yaptığını biliyorum. Ben yatırı müftülüğün kazdığını söyledim. Kazan kişiyi görmedim” dedi.
KİM ORGANİZE ETTİ BİLMİYORUM
Tanıklardan Adem Demirel de olay günü Babadağ'ın zirvesine çıktığını belirterek “müftü Hamdi Uzunharman da yanımdaydı. İmam Yusuf ile birlikte zirvede gezerken iş makinası, taşla çevrili bir yeri kazıyordu. Yapılan işlemle ilgili bilgim yoktur. İşi kimin organize ettiğini bilmiyorum” dedi.
YATIR MEZAR ŞEKLİNDEDİR
Tanık Sefa Uysal ise “ 25 senedir Ölüdeniz Babadağ'da zirvedeki Orman Yangın Gözetleme Kulesi'nde çalışıyorum. Babadağ'ın zirvesinde yatır vardır. Bu yatır mezar şeklindedir. Babadağ'a yapılan teleferik çalışması nedeniyle müftülük kanalı ile bu mezarları açtırdıklarını biliyorum” diye konuştu.
TUTANAK TUTULDU, İMZALADIK
Tanıklardan imam hatip Yusuf Demirci ise Merkez Cami İmamı olarak görev yapmaktayım. Eski Müftü Hamdi bey ile Babadağ'ın zirvesine gittik. Müftü bey bana mezarın nakliye olacağını söylemişti. İş makinaları, mezarları kazıyordu. Video kaydı da yapılıyordu. Mezar görünümlü bir yer vardı. Kazılan mezar içerisinden canlı kalıntısı çıkmayınca buranın mezar olmadığını da düşündük. Kazı yapıldıktan sonra ortak bir tutanak tutuldu, imzaladık. Müftü beye sorduğumda karşı tarafa taşınacağını söyledi” şeklinde konuştu.
YATIRIN İÇİ BOŞ ÇIKTI
Eskişehir'de görev yaptığı öğrenilen eski müftü Hamdi Uzunharman, SEGBİS ile bağlandığı duruşmada “Fethiye'nin dönemin kaymakamı, bana talimat vererek Babadağ'daki yatırın dini vecibelerini yerine getirerek başka bir yere taşınmasını istedi. Yusuf Demirci ve Adem Demirel'le birlikte Babadağ'a gittik. Orada kepçe operatörü de vardı. Mezar açılmadan dini vecibeler yerine getirildi. 3-4 metre inildi. Mezarın kazılması videoya kaydedildi. Yatırın içi boş çıktı, kemik ve organik bir madde çıkmadı. Sanığı tanımıyorum. Hayatımda hiç görmedim. Aramızda hiçbir husumet yok ancak iftiradan dolayı da şikayetçiyim” dedi. İddia makamı, Babadağ'da bulunan yatırın zarar görmesi korkusuyla sanığın şikayette bulunduğunu, katılanın Fethiye müftüsü olmasının kendisini üzdüğünü, olayda iftira suçunun oluşmadığını, bu nedenle beraatine karar verilmesini istedi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
BİZİM MANEVİ DEĞERİMİZ
Duruşmanın ardından Emekli din görevlisi Ramazan Boztaş, duruşmadan sonra yaptığı açıklamada, “17 Temmuz 2019 yılında daha önce Fethiye Müftülüğü'nde görev yapıp Eskişehir Odunpazarı'na giden Hamdi Uzunharman'ın Babadağ'ın zirvesinde bulunan 2 tane yatırı, ekibiyle beraber nakil yaptığını duyduktan sonra, orası bizim manevi değerimiz olmasından dolayı CİMER'e şikayette bulundum. Varsa suçu cezalandırılsın, yoksa aklansın düşüncesiyle adli mercilere bildirdim. Bugün de Fethiye Adliyesi 3. Asli Ceza Mahkemesi'nde duruşmamız vardı. Tanıklar dinlendi, takdir yüce mahkemenindir. Yatırın tarihini şu an bilen yok ama ben 1964 doğumluyum. 1974'teki Kıbrıs çıkartmasında ben 10 yaşındaydım. Ama annem, babam, mahallenin yaşlı insanları, bu insanların şu anda yüzde 80'i vefat etti. Onlardan zamanla duyduğumuz şeyler, bizim zihnimize nakşetti. Orada bir yatır olduğunu biliyorum. Bu manevi bir değerimizdir. Bir din adamının bu işi yapmasından ben vicdanen çok rahatsız oldum. Bu olayın adli makamlarca araştırılması için CİMER'e başvurdum” dedi.
YATIRIN MUCİZESİNE ŞAHİT OLDUM
Ölüdeniz'de yaşayan turizmci tanık Mümtaz Kökten ise “Bu yatırla ilgili en önemli anım şu; Kıbrıs Harbi'nde ülke ne zaman sıkıntıya düştüğünde ülkemizin görünmez bir gücü olarak yatırların faydasını görüyoruz. Babadağ'ın hareketli bir şekilde füze gibi inip kalktığını gören bir kişiyim. Atalarımızdan duyduğumuz ve ben kendimi bildim bileli buranın yatır olduğunu biliriz. 2 metrekare yer için yatırın buradan kaldırılması bizleri son derece üzmüştür. Bugün bildiklerimizi, yaşadıklarımızı mahkemede anlattık. Takdir mahkemenindir. Hepimiz öleceğiz sonuçta. Ahrette dilsiz şeytan pozisyonuna düşmek istemedim. Babadağ'ın zirvesindeki 2 metrekare yer burası. Bugün bir virüs bütün hayatımızı mahvetmiş durumda. Manevi değerlerimizin bu kadar ayaklar altına alınmasından büyük üzüntü duyuyorum. Duyduğumuz kadarıyla müftü, buradan iki tane imamla oraya çıkıyor. Nakil için bütün hazırlıkları yapıyorlar, orayı kepçeyle dağıtıyorlar. Ben Kıbrıs harekatı sırasındaki hareketliliği bizzat yaşayan insanlardanım. Oldukça üzgünüz. Ben orada kooperatif başkanı olarak, aynı zamanda Ticaret Odası Güç Birliği'nin de ortağı olarak defalarca ortamlarda bunu dile getirdim. 2 metrekare yer, acaba bu kadar önemli miydi? Biz Fethiye için her güzel şeylerde varız. Mahkemede, oraya giden tanıklar, kule görevlisi, herkes bildiğini anlattı. Adalet yerini bulacak diye düşünüyorum. Ama bu olay bizi oldukça derinden üzdü. Çünkü manevi, ülkemizin görünmeyen bir gücü bu yatırlar” diye konuştu.
YAĞMUR DUASI EDERLERDİ
Fethiyeli araştırmacı yazar Ünal Şöhret Dirlik, “Babadağ'ın başındaki Eren” başlıklı yazısında “Babadağ'ın başında bir ulu Eren yatar. Mezarı tam zirvede, Faralya'ya ve denize bakan uçurumun kenarcığındadır. Orman idaresi buraya gözetleme kulesi yaparken, mezarın etrafını da tel örgü ile çevirip koruma altına almıştır. Yangın gözetleme kulesi 10 metre kadar uzağındadır. Çevredeki köylerden gelenler tarafından sık sık ziyaret edilen bu erendende, çok çeşitli dilekler dilenir. Önce adaklar kesilerek Eren'in gönlü hoş edilir. Buraya yakın olan köylüler yağmur dualarında ve ağır mübarek günlerde ve bayram arifelerinde Eren Baba'yı ziyaret ederler. Babadağ'ın adı, bu Eren Babadan dolayı verilmiştir, diye anlatırlar” diyor. Dirlik, yine aynı yazısında 81 yaşındaki Hayrullah Kocaman'dan dinlediği hikayeyi de bu yazısına taşıyarak, bir bayram arifesinde Eren'i ziyarete gelen köylüler üçyüz, dörtyüz metre kala umulmadık bir taş yağmuruna tutulmuşlar. Biraz geriye kaçmışlar, taş yağmuru kesilmiş. Sonra yine yürümüşler. Yine taşlar gelmeye başlamış. İçlerinde az buçuk kitap karıştırmış birisi varmış. “Arkadaşlar Eren Baba boş yere taşlamaz. İçinizde abdestinden şüphesi olan varsa ayrılıp gitsin. Olmazsa imkanı yok, biz bu Eren'e yaklaşamayız bile demiş. İçlerinden birisi kalabalıktan ayrılıp, köye doğru yürümüş gitmiş. Kalanlarda Eren Babaya doğru hareket etmişler. Bu sefer taşlanmamışlar. Rahatça ziyaretlerini yapmışlar. Dualarını okumuşlar. Dileklerini dilemişler. Yaşlı köylülerin bir ilaveleri daha var. Ne zaman toplanıp burada Eren Babanın mezarı başında yağmur duası ettiysek hemen yağmur yağmıştır. Onun için biz Baba Eren'i çok severiz. Şimdilerde Babadağ'ın başından gökyüzüne, oradan da Ölüdeniz sahillerine süzülen semaları şenlendiren paraşütçüler Baba Eren'in yanı başından ve 100 metre yakınından kalkarlar. O Akdeniz'in gözcüsü, dara düşen gemicilerin kurtarıcısı ve koruyucusudur” ifadelerini kullandı.