Arılarla ormanlarda geçen yaşamlar
Yılın 11 ayını evden uzakta, arılar ile Türkiye'nin dört bir köşesini dolaşarak geçiren gezgin arıcılar, Ağustos-Ekim aylarında çam balı üretimi için Muğla'ya gelmeye başladılar. Ağustos ayı başında gelen gezgin arıcılar havaların kurak gitmesi nedeniyle bugüne kadar bir üretim gerçekleştiremediklerini açıkladılar.
Yılın 11 ayını evden uzakta, arılar ile Türkiye'nin dört bir köşesini dolaşarak geçiren gezgin arıcılar, Ağustos-Ekim aylarında çam balı üretimi için Muğla'ya gelmeye başladılar. Ağustos ayı başında gelen gezgin arıcılar havaların kurak gitmesi nedeniyle bugüne kadar bir üretim gerçekleştiremediklerini açıkladılar.
Yaklaşık 20 yıldır Adana'nın Kozan ilçesinden çam balı üretimi için Ağustos ayı ortalarında Muğla'ya gelen 5 kişilik aile, bir kilo bal için kilometrelerce yol katettiklerini belirtirken, sadece yıllık taşınma ve nakliye gideri olarak 15-20 bin liraya yakın harcama yaptıklarını açıkladılar.
Gezgin arıcı olmanın zorluklarını yıllardır yaşayarak çektiklerini belirten arıcılar, çam balı döneminde Muğla'ya yoğun bir arıcı akını olduğunu, arıların konaklama alanlarında zaman zaman sıkıntı yaşadıklarını belirttiler.
'Yer sorunu yaşıyoruz'
Adana'dan çam balı üretimi için gelen arıcı Ömer Coşar, 'Yılda 2-3 bin kilometre yol yapıyoruz. Yer sorunu çok çıkıyor. Ben buraya iki defa yer bakmak için geldim. Yer bulamıyoruz. Nokta vermişler 100 arılık. Ben 100 kovan ile Adana'dan buraya nasıl geleyim? Adana'dan Polatlı'ya geçtim. Polatlı'dan buraya geldim. Ayçiçeği bitince mecburen buraya gelmek zorundayım. Buraya geldik, burada da bir şey yok şu an için' dedi.
'Sürekli 12 kişi ile geziyorum'
Yılın büyük bölümünü evden uzakta olduğunu belirten Coşar, '12 kişi ile sürekli geziyorum ben. Eşim, çocuklarım, torunlarım hepsi beraber. 3-4 ay evdeyim. Onun dışında sürekli dışarıdayım. Çocuklarım torunlarım kovanların üstünde büyüdü, makinenin altında uyudular bal çıkarırken. Arı soka soka geçinip gidiyoruz' dedi.
'Elektrik yok, su yok'
Eşi ile birlikte sürekli bal üretimi için gezdiklerini belirten Durdu Fatma Coşar ise, 'Elimizde çamaşır yıkıyoruz, elimiz ile ekmek yapıyoruz. Bugüne kadar hiç pazar ekmeği bilmedik. Gece gündüz ellerin dağlarında elektriğin yok, suyun yok. Göçerek, konarak yaşıyoruz' dedi.
'Zirai ilaç ile mücadele yapılsın'
2008 yılından bu yana arıcılık yaptığını belirten Ali Adıgüzel de, '6-7 yıl çok sıkıntılı bir dönem yaşadı Adana. Sadece Adana değil, Mersin ve Osmaniye ayçiçek ve darı ekiminden dolayı çok aşırı bir zehirlenme vardı. Buna bir el atıldı. Arıcı çok büyük bir baskı yaptı buna ve bunun sonucunda verim alındı. Bu yıl arılarımız ölmedi. Türkiye'nin yüzde 60-70 arıcısı mecburiyetten geliyor buradaki çama. Gelmek zorunda, gidecek başka yer yok. Pamuk işi bitti. Olsa da zaten zehir ile baş edemiyoruz. Burada da bazı sıkıntılar var. Kota getiriliyor. Bununla da mücadele etti birliklerimiz. Arıcıların bir başka sıkıntısı yetkililerin üretim yapılan alanlara gelerek ne sıkıntınız var diye sormuyor. Böyle olunca da arıcı kendisini çok garip hissediyor' dedi.
'Sahtecilere el atıldı ama yetersiz'
Sahte bala karşı bir mücadelenin olduğunu belirten Adıgüzel, 'Ürettiğimizi gerçek değeri ile veremiyoruz. Bir de bu işin sahtecileri var. Sahtecilere biraz el atıldı ama çok kısıtlı derecede el atıldı. Biraz daha üzerinde durulsa bizim balımız biraz daha yüksek fiyat olur. Üreten kişi fazla masraf yapmıyor. Üreten kişi zaten bal olduğu için gazla gezme ihtiyacı duymuyor. Üretim olmazsa aracı Kayseri'ye gidiyor, Kayseri'de olmadı. Elazığ'a gidiyor, orada da olmazsa Muğla'ya geliyor. Bunların hepsi masraf. Kamyon, işçisi, yükleme, indirme hepsi para bunun' dedi.
Yaklaşık 20 yıldır Adana'nın Kozan ilçesinden çam balı üretimi için Ağustos ayı ortalarında Muğla'ya gelen 5 kişilik aile, bir kilo bal için kilometrelerce yol katettiklerini belirtirken, sadece yıllık taşınma ve nakliye gideri olarak 15-20 bin liraya yakın harcama yaptıklarını açıkladılar.
Gezgin arıcı olmanın zorluklarını yıllardır yaşayarak çektiklerini belirten arıcılar, çam balı döneminde Muğla'ya yoğun bir arıcı akını olduğunu, arıların konaklama alanlarında zaman zaman sıkıntı yaşadıklarını belirttiler.
'Yer sorunu yaşıyoruz'
Adana'dan çam balı üretimi için gelen arıcı Ömer Coşar, 'Yılda 2-3 bin kilometre yol yapıyoruz. Yer sorunu çok çıkıyor. Ben buraya iki defa yer bakmak için geldim. Yer bulamıyoruz. Nokta vermişler 100 arılık. Ben 100 kovan ile Adana'dan buraya nasıl geleyim? Adana'dan Polatlı'ya geçtim. Polatlı'dan buraya geldim. Ayçiçeği bitince mecburen buraya gelmek zorundayım. Buraya geldik, burada da bir şey yok şu an için' dedi.
'Sürekli 12 kişi ile geziyorum'
Yılın büyük bölümünü evden uzakta olduğunu belirten Coşar, '12 kişi ile sürekli geziyorum ben. Eşim, çocuklarım, torunlarım hepsi beraber. 3-4 ay evdeyim. Onun dışında sürekli dışarıdayım. Çocuklarım torunlarım kovanların üstünde büyüdü, makinenin altında uyudular bal çıkarırken. Arı soka soka geçinip gidiyoruz' dedi.
'Elektrik yok, su yok'
Eşi ile birlikte sürekli bal üretimi için gezdiklerini belirten Durdu Fatma Coşar ise, 'Elimizde çamaşır yıkıyoruz, elimiz ile ekmek yapıyoruz. Bugüne kadar hiç pazar ekmeği bilmedik. Gece gündüz ellerin dağlarında elektriğin yok, suyun yok. Göçerek, konarak yaşıyoruz' dedi.
'Zirai ilaç ile mücadele yapılsın'
2008 yılından bu yana arıcılık yaptığını belirten Ali Adıgüzel de, '6-7 yıl çok sıkıntılı bir dönem yaşadı Adana. Sadece Adana değil, Mersin ve Osmaniye ayçiçek ve darı ekiminden dolayı çok aşırı bir zehirlenme vardı. Buna bir el atıldı. Arıcı çok büyük bir baskı yaptı buna ve bunun sonucunda verim alındı. Bu yıl arılarımız ölmedi. Türkiye'nin yüzde 60-70 arıcısı mecburiyetten geliyor buradaki çama. Gelmek zorunda, gidecek başka yer yok. Pamuk işi bitti. Olsa da zaten zehir ile baş edemiyoruz. Burada da bazı sıkıntılar var. Kota getiriliyor. Bununla da mücadele etti birliklerimiz. Arıcıların bir başka sıkıntısı yetkililerin üretim yapılan alanlara gelerek ne sıkıntınız var diye sormuyor. Böyle olunca da arıcı kendisini çok garip hissediyor' dedi.
'Sahtecilere el atıldı ama yetersiz'
Sahte bala karşı bir mücadelenin olduğunu belirten Adıgüzel, 'Ürettiğimizi gerçek değeri ile veremiyoruz. Bir de bu işin sahtecileri var. Sahtecilere biraz el atıldı ama çok kısıtlı derecede el atıldı. Biraz daha üzerinde durulsa bizim balımız biraz daha yüksek fiyat olur. Üreten kişi fazla masraf yapmıyor. Üreten kişi zaten bal olduğu için gazla gezme ihtiyacı duymuyor. Üretim olmazsa aracı Kayseri'ye gidiyor, Kayseri'de olmadı. Elazığ'a gidiyor, orada da olmazsa Muğla'ya geliyor. Bunların hepsi masraf. Kamyon, işçisi, yükleme, indirme hepsi para bunun' dedi.