• Haberler
  • Asayiş
  • AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk Fethiye 'de

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk Fethiye 'de

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk Fethiye 'de

  • 2591

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Fethiye Ölüdeniz’de yapılan Uluslararası Gençlik Araştırmaları Kongresinin ardından gazetemize yaptığı özel açıklamada “Muğla Marmaris'e Cumhurbaşkanımızı şehit etmek üzere geldiler. Şehit etselerdi, bugün başka bir Türkiye’yi konuşuyor olacaktık. Dolayısıyla benim teklifim Muğla isminin önüne “Gazi” ismi eklensin” ifadelerini kullandı. Fethiye Ölüdeniz’de yapılan Uluslararası Gençlik Araştırmaları Kongresi'ne katılan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, kongre sonrası gazetemize yaptığı özel açıklamada, Muğla isminin önüne “Gazi” isminin eklenmesini teklif edeceğini söyledi. Meral Akşener tarafından kurulan “İyi Parti”, FETÖ liderinin Amerika tarafından korunup teslim edilmemesi, AK Partili belediye başkanları ile il başkanlarının görevden alınmaları ve Türkiye’deki gençliğe AK Partinin yaklaşımı ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı. “GAZİ MUĞLA OLMALI” Metin Külünk,Muğla isminin önüne “Gazi” unvanını teklif edeceğini belirterek, “Marmaris'e de bu işgalci örgüt o gece Cumhurbaşkanımız otelden çıkmadan şehit etmek üzere gelmişlerdi. Şehit etselerdi bugün başka bir Türkiye’yi konuşuyor olacaktık. Dolayısıyla benim teklifim Muğla’nın önüne “Gazi” ismi eklensin” dedi. “PARTİLERİN ÖMRÜNÜ MİLLET BELİRLER” Meral Akşener’in kurduğu “İYİ PARTİ” ile ilgili değerlendirmesinde Külünk, “Türkiye’de herkesin parti kurma hürriyeti vardır. 80 Milyon memleket evladının anayasada belirlenmiş şartları havi olmak üzere parti kurma hakkı bulunmaktadır. Dolayısıyla partileri şahıslar kurar, partilerin ömrünü millet belirler” dedi. “FETÖ’YÜ KORUDUKÇA AMERİKA KAYBEDİYOR” Amerika’nın FETÖ liderini korudukça Türkiye ve İslam dünyasının desteğini kaybetmektedir diyen AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, “ABD bir büyük imtihan içerisindedir. Türkiye ile stratejik müttefik olduğunu ifade eden ABD’nin Türk halkında ciddi anlamda Amerika’ya bakışı erozyona uğramıştır. Artık hiç kimse Amerika’ya baktığında Holywood yıldızlarını görmüyor. Yine hiç kimse Amerika’ya baktığında ABD’nin özgürlükler başlığında insanlığa dayattığı ama soru işaretli Amerika’yı görmüyor. Hiç kimse Amerika’ya baktığında Manhattan'ı görmüyor. Türkiye ve İslam dünyasında ve doğu da Amerika’ya baktığında Afrika’daki açlığı görüyor. Herkes ABD’ye baktığında Ortadoğu’daki kan ve göz yaşını görüyor. Herkes ABD’ye baktığında terör örgütlerini görüyor. Böyle bir Amerika’ya Anadolu topraklarında, İslam dünyasında sevgi beslenmesi mümkün değildir. Silah vereceksin, araç vereceksin ABD’yi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı terör ordusu haline getireceksin. Amerika İslam Dünyasını kaybetti. Bir gün buradan çekip gidecek. ABD’nin ağzına bakarak bu topraklarda iş yapanlarda risk. ABD’den daha riskli olanlar, içeride devşirilmiş ruhlar, devşirilmiş akıllardır. FETÖ bu anlamda Türk halkı Amerika'nın terörle mücadelesine ilişkin söylediği hiçbir cümleye itibar etmemektedir. Çökmüştür. FETÖ terör örgütünün başı ordadır. Dünyanın dört bir yanından kendi uçakları ile gidip, adamları alan Amerika hukuk dinlemezken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi güvenliği ve toprak bütünlüğünü müttefiklik hukukuna yaraşır şekilde koruyacaktır. Terör örgütü liderini vermemekteki ısrarı da “Ben bu örgütü size karşı kullanmaya devam edeceğim” demektir. Dedikçe de Amerika kaybediyor. Türkiye ve İslam Dünyası kazanıyor. Yer yüzündeki haklar kazanıyor. Amerika Türkiye’yi kaybetmek için her şeyi yapıyor. PKK’yı kullanmaya devam ediyor. ABD’de sağ duyu hakim olmalı. Türkiye’yi kaybettiklerini fark etmeliler” dedi. “GENÇLERİMİZ BUGÜNÜMÜZDÜR” AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, “Gençler sadece yarınımız değil bugünümüzdür. Çünkü artık farklı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bilginin ulaşılmasının kolay olduğu, bilginin kendini her noktaya çok çabuk ulaştırdığı bir dünyada bütün paradigmaların değiştiği bir dünyada “Nasıl insan” tartışmasını yapıyoruz. Ve bunun da beraberinde nasıl bir toplum tasarımı tartışmasını yapıyoruz. Bu tartışmalar son derece yerinde tartışmalardır. Türkiye’nin nüfusunun 24 milyonu genç nesillerden oluşmaktadır. Yani bu genç nesil 25 yaş altı nesildir. Avrupa’nın bir çok ülkesinden genç nüfusumuz daha yoğun. Dolayısıyla bu bizim stratejik gücümüz. Ama nüfusta da 30-40 yıl içerisinde bizi bekleyen tehlikeler var. Nüfusumuz yaşlanıyor. Beraberinde doğum oranlarımız azalıyor. Öncelikli olarak Türkiye’nin ortalama her yıl yüzde 6 ila 6 buçuk oranda büyümeye ihtiyacı var. Çünkü nüfus yoğunluğuna cevap verecek bir refah alanı inşası gerekli. AK Parti'nin 15 yıl boyunca başardıkları bu yoğunluğa cevap verebilecek refah toplumunu inşa, beraberinde gelir dağılımın da adaleti sağlayan bir Türkiye inşasıdır. Dünyadaki paradigmalar her geçen gün hızla değişiyor. Çünkü sanayi toplumunun üretim biçimi yerini bilgi toplumu üretimi biçimine dönüştürdü ve artık robotu konuşuyoruz. Artık yapay zekayı konuşuyoruz. Yani istihdam kavramı dünyanın önüne çok daha yoğun geleceği bir süreci konuşuyoruz. Bütün bunlara cevap verecek bir Türkiye mücadelesi içindeyiz. Eğitim hayatımızın bir vazgeçilmezidir. Yani eğitim kalıcı olsun tamam. Ama hayat çok çabuk değişiyor. Biz bugün okullarda eğitimi konuşuyoruz. Ama dünyanın geldiği nokta ise artık herkes IP üzerinden çok rahat bir şekilde matematik dersini, kimya dersini, fizik dersini yani toplu olarak yapılması gereken eğitimlerin dışındaki dersleri IP adresi üzerinden çok rahat sanal ortamda neredeyse hoca ayrı bir yerde oturup, öğrencileri ile bağlanarak yapılabilecek bir noktaya geldiği dönemde bizim eğitim sistemi üzerinden bu kadar çok tartışma yapmamız çok ilginç. Çünkü arayış içerisindeyiz. Dünya çok hızlı ve sert dönüşüyor. Lehte ve aleyhte bütün düşüncelere saygılı olmamız gerekiyor. AK Parti iktidarı bütün bunlara cevap verme noktasında bir büyük gayretin içerisinde. Yani çok hızlı değişen dünya, çok hızlı değişen modellemeler, çok hızlı değişen insan ve bütün bunların hepsine cevap verebilecek bir Türkiye mücadelesi veriyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın vermiş olduğu bütün bu mücadeleler iddialı bir gençlik, iddialı bir nesil yada yerlilik ve millilik kavramı üzerine, düşmanına benzemeyen, düşmanına aşık olmayan, düşmanına neden yenildiğini fark eden ve bu yenilgi üzerinden “nasıl galip gelebilirim” sorusunu soran ve bu galibiyetin fikir kodlarını ortaya çıkarıp uygulayacak bir gençlik mücadelesini veriyoruz. Onun için iyi yoldayız. Bu kadar çok tartışmanın olması iyi yolda olduğumuzun alametidir. Yürüyüşümüz Türkiye’nin hedeflerine uygun” ifadelerini kullandı. “YENİLENEN HAREKETTİR” AK Partili bazı Belediye Başkanları ve il başkanlarının görevden alınmaları konusunda değerlendirmelerde bulunan Metin Külünk, “AK Parti sürekli yenilenen bir harekettir. AK Parti'yi üniversitelerimiz özel doktora ve doçentlik tezi haline getirmelidir. AK Parti Türkiye’deki klasik politik yapılanmalarının çok ötesinde farklı bir model. Ve bunun anlaşılması çok güç değil. AK Parti'nin bu anlamda farklılığının unsurlarından en önemlilerinden birisi kendi iç yenilenmesini başarmasıdır” dedi. Külünk, “AK Parti de İhtiyaç ne ise onu yapabilmektir. İstifa eden veya edecek olan belediye başkanı arkadaşlarımızın hepsi görev yaptığı süre içerisinde şehirlerine ve vatandaşlarına büyük hizmet vermişlerdir. Verdikleri her hizmet son derece yaygındır. Teşekküre layıktır. Hiç birisinin bu anlamda hizmetlerine yönelik, bugüne kadarki başardıkları çalışma konusunda hiçbir kimsenin söz söyleme yetkisi yok. İçinde bulunduğumuz süreçte bir yenilenme ihtiyacı duyuldu. Siyasetin kendi bir iç hali vardır. Bugüne kadar hiç kimse bir başka partinin kendi iç dinamiklerindeki işleyişinde bir il başkanını görevden almasını yada bir belediye başkanının istifa ettirmesini biz sorgulamadık. AK Parti milletleşmiş ve o kadar çok toplumsallaşmış ki AK Parti'nin her hali toplum tarafından tartışılıyor. Leyte veya aleyhte düşünceler ifade ediliyor. Bu AK Parti'nin başarısının göstergesidir. AK Parti siyaseti milletleştirdi. Bu milletleştirme ekseninde kendi iç yenilenmesine ihtiyaç duyduğundan bu çalışmaya girdi. Her parlamentoda 100-150 arkadaş değişiyor. Neden bunu hiç kimse görmüyor. Kimsenin de itirazı olmadı. İnsanlar vardır görevlerini devretmekte zorlanırlar. Muhakkak insanlar buruk bir hal ortamına girer ve bunu anlayışla karşılamak gerekir. Biz disiplinli bir hareketiz. Hiçbir arkadaşımız o kişisel burukluğunu kısa zaman içerisinde bir tarafa koyar ve aynı mücadeleye inanmışlığını sürdürür ve yoluna devam eder. Bu bir yenilenmedir. Dolayısıyla bu yenilenme AK Parti'nin büyük hedeflere yürüyüşünde o arkadaşlarımıza parti hareketimiz yarın bir başka yerde ihtiyaç duyduğunda orda değerlendirilirler. Dolayısıyla bugün belediyelerde, il teşkilatlarında, ilçe teşkilatlarında bir yenilenme ihtiyacı duyuldu. 15 yıllık bir hareketiz. Bu az bir süre değil. 15 yıl önce yüzde 37 ile başlanılan bir yolda şimdi yüzde 50 bandı aşıldı. Türkiye’de çok partili siyasal yaşamda Menderes’ten itibaren her iktidar olan parti ertesi gün erimeye başlamıştır. Şimdi AK Parti Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde her geçen gün emin adımlarla ilerleyerek devlet ve millet mücadelesi vermektedir. AK Partinin bu başarıdaki en büyük özelliği lider özelliğidir. AK Parti'nin başarısının temel sebeplerinden en stratejik olanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anadolu topraklarının liderlik genetiğini üzerinde taşıyan, toplumsal karşılığı en yüksek ve yükseldikçe millet ile iç içeliği en zirve yapan bir lider özelliğidir. Ak Parti hükümetinden önce bir vatandaş Çankaya yolunu bilmiyorken, şimdi sıradan bir vatandaş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan görüşmek amacıyla randevu talep ediyor. Bu Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik genetiğidir. Dolayısıyla bu AK Parti'nin de stratejik gücüdür. Anadolu topraklarında, doğu topraklarında liderler anlaşılmadan toplum anlaşılmaz. Toplum anlaşılmadan liderlik anlaşılmaz. 7 Haziran seçimlerinde aday olan arkadaşların bir çoğu 5 ay sonraki 1 Kasım seçimlerinde aday olmadı. 2019 yılında yapılacak olan seçimlerde mevcut parlamentodan bir çoğu arkadaşımız olmayacak. Belki bende olmayacağım.Bu benim mücadeleme, davama, liderime sadakati belirleyen esas değildir. Parlamentoda olsam iyiydi de olmasam kötü mü olacak. Eğer ben Bir Türkiye davasına, yeryüzünde insanlığın ümidi olan bir büyük Türkiye davasına inanıyorsam, bu anlamda bu inanmışlığımın merkezinde siyasal hareketime güven ve bu hareketin liderine güven vardır” diye konuştu.

Bakmadan Geçme