• Haberler
  • Güncel
  • Adalet Kurultayı'nda Yörük Türkmen'leri konuştu vekiller dinledi

Adalet Kurultayı'nda Yörük Türkmen'leri konuştu vekiller dinledi

Adalet Kurultayı'nda Yörük Türkmen'leri konuştu vekiller dinledi

  • 1558

Adalet Kurultayı’nda Yörük Türkmen’leri konuştu vekiller dinledi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde Ankara’dan İstanbul’a kadar uzanan Adalet Yürüyüşü, Türkiye üzerinde etki yaratarak devamında Çanakkale’de Adalet Kurultayı’nı getirdi. Kurultayı'nın üçüncü günündeCHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir başkanlığında Yörük Türkmen Kültüründe Adalet Çalıştayı yapıldı. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen Yörükler bu çalıştayda sorunlarını kendi gibi Yörük vekillere anlattılar. Çanakkale Adalet Kurultayı’nda Yörük Türkmen Kültüründe Adalet konulu çalıştaya CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir başkanlığında, CHP Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara, CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, Muğla Yörük Obaları Derneği Başkanı Osman Akçan, Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran, Dalaman Yörük Obaları Derneği Başkanı Kadriye Efe, Nöroloji Ve Klinik Nöröfizyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dursun Kırbaş, Nihat Kula, Hikmet Cansız, Muhammet Güzel ve Orhan Karabacak katıldı. Muğla Milletvekili Demir çalıştayın açılış konuşmasında “Atalarımızın mabedinde, Anadolu'nun gerçek sahipleri Yörük Türkmen Kültüründe Adalet Çalıştayımızı gerçekleştiriyoruz. Doğadan aldıklarını doğaya bırakan, çevreciliğin ruhunu bütün ömürleri boyunca taşıyan Yörüklerimize Çanakkale’den selam olsun. Yörüklerimiz kültürlerin, geleneklerin devamında önemli mücadeleler veriyorlar. Yörüklerin bir arada olmasını, güç olmasını engellemeye çalışan güçler var, bu sorunları, engellemeleri kayıt altına alıp Adalet Kurultayı kitapçığında yer vereceğiz. Yörük ve Türkmen kardeşlerimizin sorunlarını tüm Türkiye kamuoyu öğrenecek, meclis gündemine taşıyıp takipçisi olacağız.” Dedi. Muğla Yörük Obaları Derneği Başkanı Osman Akcan Türkiye genelindekiYörük Türkmen dernekleri adına katıldık. Hiçbir siyasi işaretin bayrağın olmayışı bizi daha mutlu etti. Yirmi yıl önce bir kaç ilimizde sayılı derneklerimiz vardı. Şimdi görüyoruz ki hemen hemen 81 ilimizde derneklerimiz var, hepsi ile istişare içindeyiz. Kültürümüzü, Yörüklüğümüzü devam ettiremiyoruz. Orman, devlet içinde devlet olmuş, Muğla bölgemiz küçük hayvan yetiştiriciliğine daha çok elverişli.Dağlar çalı ot türü daha zengin. Orman Bakanlığı, keçi orman zarar veriyor diye keçi sahiplerine ciddi ceza yazmış. Yörükler sürülerini satmış da cezayı yine ödeyememiş. Ülkemiz yurtdışından ne olduğu belirsiz et ithal ediyor bu da bizim kanımıza dokunuyor.Eskiden keçimiz, koyunumuz, kuzumuz vardı. 10 tane sürü vardı bunları 100 tanedensaysanız 1000 hayvan eder, şuanda vatandaş adaklık hayvan bile bulmakta zorlanıyor. Devletin et ihale etmesine gerek yok, orman köylerinde bir kota koysun örneğin 100 hayvanı olana sosyal güvencesini devlet karşılayacaksigortalı olacak desin, bakın3- 5 yılda küçükbaş hayvan sayısı nasıl çoğalacak. Et ihraç etmekten ithal etmeğe başlayacaktır. Ormana giremezsin derken hayvancılığı bitirdik. Şuan et ithal ediyoruz. Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran, Göçerlilikhakkının, var olan gerçek yaşam hakkıyla anayasa da geçmesini istiyoruz. Yaşamımıza sularımıza engel oldular.Geçtiğimizgüzergâhlara, yaşadığımız alanlaraküçücük bir damla su bile görseler HES dediler.Buralarda enerji üreteceklermiş, barajlar kurdular, tarihi köprülerden geçtiğimiz Ermenek’teki görmeli 800 yıllık tarihi köprümüz baraj altında kaldı. Göç yolumuza büyük engellerkonuldu. Tünelden develerimiz geçemez oldu önce develerimizi satmak zorunda kaldık, sonra keçilerimizi telef etmeye başladık.Geçemezsin buradan yürüyemezsin çünkü burası dikim sahası oldu, kesim sahası oldu.Orman işletme teşkilatı yokken biz vardık, biz tomruk hesabı yapmadık, meşe kömürü hesabı yapmadık. Yüzyıllardır yaşadık, yaşıyoruz benden sonra gelecek diğer canlılarda yaşamak zorunda. Tomruk hesabı yaparken beni, bizi yok ediyorsun. Her ne kadar sayımız azalsa da, çadırımız azalsa da, bu mücadelede kimse yanımızda olmasa bile, biz son nefesimize kadar bu bedenimizi vakıf etmişiz yaşayacağız.Engellerin her birini aşacağız, adaletsizliğiortadan kaldıracağız. Demesinler gayrı, adalet var demesinler, kıl keçiyi düşman görenler, ben insanım, doğada yaşıyorum demesinler gayrı, demesinler gayrı çocuklarda okusun, çocuklarda bir yere gelsin demesinler gayrı, öyle bir şey ki diri diri toprağın altına gömülüyor, buna sebep olanlar tüm tabelaları güzel yazanlar, tabelanın arkasında tüm hayatı boş geçirmeye çalışanlar. Tüm o ölü toprağından da dirilmeye hazır göçerler var. Ne diyor atamız “Arkadaşlar! Gidip, Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet asla bizi yenemez. Atamız bizi işaret etmiş biz o işaretin çocukları olarak yaşamak için direniyoruz. Bütün varoluşlar, kurumlar bizi hiçe saysalar da, bizim yanımızda olmasalarda, biz öyle inanmışız ki üzerimize atılan o toprağa bile silkip kalkmaya hazırız. Nöroloji Ve Klinik Nöröfizyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dursun Kırbaş, Çocukluğumda bizim kendi buğdayımız vardı, o buğday 1 e 10 verirdi. İyi buğday geliyor dediler 1 e 14 veriyor, buğday genetiğiyle oynanmış, şuanda bizim yerel buğdayımız kalmadı. Kendi kokulu domateslerimiz vardı kalmadı. Geçen sene bir komşum onu bulmuş üretiyor, yetiştiriyor. Aman dedim bundan sakla biraz o küçük bizim mırık? Dediğimiz o küçük domatesler o kadar güzel lezzetli ki şimdi hepsinin genetiğiyle oynanmış koca koca parlak domatesler yediriyorlar ve hepimizin bugün bu kadar hastalıklara açık olmasının sebebidir. Ben nöroloji profesörüyüm bu kadar hastalıklara açık olmamızın temelinde bunar yatıyor. Bugün maalesef en temel sorun adalet. Gerçekten adalet. Adaletin olmadığı hiçbir yerde ne fikir gelişir ne bir şey gelişir. İnsan fikrini söylemeye korkarsa orada bir şey olmaz. Adaletin, hukukun olmadığı yerde diğerlerinin varlığına tahammül edemeyen insanlar çıkıyor. Ve şu toplantıda gördüm ki gerçekten bu kültürün yaşatılması bu kültürün korunması gerektiğini düşünüyorum. Ozan Orhan Karabacak Konya SaçıkaraYörüklerindenim. Yörüklerin adalet anlayışı, Yiğidi öldür hakkını yeme sözünün içindedir. Hakkı hak sahibine vermektir bizim adalet anlayışımız. Naif olanı ait olduğu yere koymaktadır bizim adalet anlayışımız. Devenin yükünü eşeğe sarıp eziyet etmemek eşeğin yükünüde deveye sarıp onu aylak yaşatmamaktadır bizim adalet anlayışımız. Nerede bir zulüm görsek hiç düşünmeden mazlumun yanında yer almaktır bizim adalet anlayışımız. Ezen güçlünün karşısındaki mazlumun yanında yer almaktır bizim adalet anlayışımız. Biz kimiz biz Yörükleriz. Yörük adını yaşam tarzından alan her YörükTürkmen’dir. Her Türkmen oğuzdur, her oğuzda Türk’tür. Kısaca bizler bu memleketin asli unsurlarıyız ve adı Türk olan milletin ta kendisiyiz. Nihat Kula Yörük kim? Yörük sen, ben, o. Yürüyen Türk hayatını konargöçerle de idam ettiren ama yakın dönemde de çok az sayıda insanımızın hala o hayatını devam ettirdiği yerleşik düzene geçmiş olsa bile töresini ve geleneğini bozmamaya çalışan insan topluluğu Yörük ve Türkmen. Özgürlük sevdalısıdır. Yörükler hoşgörülüdür. Yardımlaşmayı çok sever, yaşam şartlarından dolayı biz dağda yaşarken konumuzla,komşumuzla, obamızla yan obamızla iyi geçiniriz. Bir Yörük Türkmen çocuğu dağdaki dikene şiir yazabilecek kadar tabiat sevdalısındır.

Bakmadan Geçme