6 Ekim 'Dünya Jeoçeşitlilik' Günü
UNESCO'nun, Paris'te 16 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştirilen Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar ile her yılın 06 Ekim günü 'ULUSLARASI JEOÇEŞİTLİLİK GÜNÜ' olarak kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletlerin Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü olan ve uluslararası işbirliği yoluyla barışı inşa etmeyi amaçlayan UNESCO’nun, Paris’te 16 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştirilen Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar ile her yılın 06 Ekim günü “ULUSLARASI JEOÇEŞİTLİLİK GÜNÜ” olarak kabul edilmiştir.
Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü, Dünya’nın dört bir yanındaki insanları, toplulukları, kuruluşları ve ülkeleri bir araya getirerek, jeoçeşitliliğin önemi konusunda farkındalık yaratılması ve ortak çalışmalar yürütülmesinin teşvik edilmesini amaçlamaktadır.
Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü`nün şunları içermesi beklenmektedir:
• Jeoçeşitlilik ile eşsiz güzelliğe sahip gezegenimizde, jeolojik çevre ile tüm canlılar arasındaki kritik bağ hakkında farkındalık yaratmak.
• Toplumun; jeoçeşitliliğe sahip bir gezegende yaşamaktan nasıl fayda sağladığını, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile toprağın korunmasının öneminin anlaşılmasını teşvik etmek.
• Jeoçeşitliliğin insanlığa, yaşamını sürdürebilmesi için mekân oluşturduğu ve başta besin zincirinin temel halkası olan toprak olmak üzere zengin doğal kaynaklar sunduğunu anlatmak.
• Dünya mirası varlıkları, jeositleri korumak, yönetmek ve yerel kalkınmaya öncülük etmesini sağlamak amacıyla jeoparkların ve diğer koruma alanlarının oluşturulmasını, projelerin geliştirilmesini desteklemek ve kültürel miras alanlarıyla yakın bağlantılarını vurgulamak.
• Yerbilimleri eğitimi aracılığıyla insanoğluna doğal kaynak kullanımı, doğa kaynaklı afetleri önleme ve azaltma, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin hafifletilmesi ve biyolojik çeşitlilik kaybı problemlerine nasıl sürdürülebilir çözümler sağlanacağına dair çalışmaları sunmak.
• Yerbilimsel bilginin BM 17. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (Gündem 2030), Afrika Birliği tarafından tanımlanan öncelikli 20 hedef alana (Gündem 2063) ve Küçük Ada Gelişmekte Olan Devletler Hızlandırılmış Eylem Modellerine (SAMOA Pathway) ulaşılmasında oynadığı temel rolü anlamak.
• Ülkeler, toplumlar, araştırma kurumları, akademiler, endüstri, hükümetler ve sivil toplum kuruluşları arasındaki faaliyetleri koordine ederek yer bilimleri, araştırma-geliştirme ve eğitim alanlarında uluslararası işbirliğini geliştirmek.
• Genç öğrencileri, özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki kız öğrencileri, yüksek ve ileri eğitime çekmenin bir yolu olarak yerbilimlerindeki profesyonel kariyer çeşitliliğini teşvik etmek.
Ülkemiz zengin bir jeoçeşitliliğe sahip olmasına rağmen son bir yılda Gümüşhane’deki Dipsiz Göl’ün define arayıcıları tarafından yok edilmesi, Erzurum-Narman’da jeopark niteliğindeki alanda betonarme bina yapılması, Erzurum-Tortum Şelalesi’nde peyzaj düzenlemesi adı altında doğal çevrenin tahrip edilmesi, Mersin Cennet-Cehennem Obruğu içine asansör yapılması, Dünya’nın sayılı jeoparkı olmaya aday Kapadokya’nın, Kapadokya Alan Yönetimi Kanunu ile imara ve talana açılması, Konya-Hadim-Çifteler Yerköprü Şelalesi’nin üzeri ve çevresinde yapılan peyzaj ve çevre düzenlemesi ile bazı tesis inşaatlarıyla tahrip edilmesi, Ülkemizin UNESCO’ya kayıtlı tek jeoparkı olan Manisa Kula-Salihli Jeoparkı içine HES inşaatının yapılmaya başlanması, Antalya-Kepez’de yer alan Düden Çayı ve Düden Şelale’sinin kirletilerek tüketilmesi, Marmara Denizi etrafında yapılan endüstriyel yapılar, tersaneler ve kentleşe sonucu ortaya çıkan kirletilmiş suların boşaltılması sonucunda musilajla yok olmaya karşı karşıya kalması, derelerimiz ve vadilerimiz üzerine inşa edilen HES ‘lerle yok edilmesi, Ergene, Menderes, Gediz gibi nehirlerimizin kirletilerek tüketilmesi, çok sayıda akarsuyumuzda balıklar başta olmak üzere canlı yaşam için neredeyse kullanılamaz hale gelmesi gibi her gün bir başka kentimizdeki jeolojik varlığımız yok edilmeye devam ediyor.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, TBMM başta olmak üzere ilgili kurumları jeoçeşitliliğimizin korunarak gelecek nesillere aktarılması konusundaki yasal düzenlemeleri geciktirmeksizin gerçekleştirmelerini ve belediyeler başta olmak üzere toplumun tüm bileşenlerini jeoçeşitliliğimizi oluşturan jeolojik varlıklarımızı korumaya davet ediyoruz.