ADD, '23 Aralık 1930 Menemen Şeriat İhaneti!'
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Fethiye Şubesi tarafından 23 Aralık 1930 tarihinde yapılan Menemen Olayı ile ilgili mesaj yayımlandı.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Fethiye Şubesi tarafından 23 Aralık 1930 tarihindeki Menemen Olayı ile ilgili yayımlanan mesajda şu ifadelere yer verildi:
“93 yıl önce bugün Türkiye, Laik Cumhuriyet’e ve Aydınlanma Devrimleri’ne yönelik vahşi bir şeriatçı isyan ihanetiyle sarsıldı.
Osmanlı Devleti’ni akıl ve bilim yolundan kopararak çökmesine neden olan, yıllarca emperyalist işgalcilere yancılık eden, asırlar boyu sırtında kene gibi yaşadıkları halkın kanını emerek semiren dinci - yobaz orta çağ artıkları, bu kez Laik Cumhuriyet’i yok etme soysuzluğuna soyunmuşlardı.
İzmir’in Menemen ilçesinde, “derviş” diye anılan Mehmet adlı zırcahil bir alçak önderliğinde “Din elden gidiyor! ve “Şeriat isteriz” höykürmeleri ve yeşil paçavralarıyla ayaklanıp yürüyüşe geçen gerici bir güruh, birkaç askeriyle kendilerini uyarıp dağılmalarını isteyen Yedek Subay Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Şevki ve Bekçi Hasan Beyleri katlettiler. Bununla da yetinmediler, Matematik Öğretmeni Kubilay’ın bağ bıçağı ile kestikleri başını bir sopanın ucuna geçirip hayasızca sokak sokak dolaştırdılar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, henüz birkaç yıl önce emperyalist işgalden ve Yunan mezaliminden kurtardıkları bu Cumhuriyet kenti sakinlerinden -küçük de olsa- bir kısmının bu aşağılık canileri desteklediğini öğrendiğinde çok sert tepki verdiği, hatta “Menemen’i yakın!” dediği bilinir. Türk Ordusu’na gönderdiği başsağlığı mesajında da; “Büyük ordunun kahraman, genç zabiti ve mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.” demiştir.
Esat adlı Nakşibendi tarikatı mensubu şeyh bozuntusu bir yobazın kışkırttığı ayaklanma -benzerleri gibi- Cumhuriyetin kararlı duruşu ile bastırılmış, hainlerin tamamına hak ettikleri son yaşatılmıştır.
Türk Ulusu, Osmanlı döneminde de, Ulusal Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin ilanı ve Aydınlanma Devrimleri süreçlerinde de, çok partili döneme geçildikten sonra da ve son olarak 15 Temmuz 2016’da da bu Karşı Devrimci kalkışmalarla hep karşılaştı. Kalkışma düzeyinde olmasa da, din adına öne sürülen sapkın fikirler ve hurafelerle, çakma tarihçilerin akıl dışı yalanlarıyla halkımızı kandırma çabaları ise aralıksız sürdü, sürüyor. Tüm bu kalkışma ve çabaların kan emici emperyalistler ve şeref yoksunu yerli işbirlikçilerinin marifeti olduğu da sır değil.
Emperyalizm 100 yıldır; Atatürk Cumhuriyeti’ni Antiemperyalist - Tam Bağımsız - Üniter Ulus Devlet özünden kopararak, Ulus olma bilincimizi ve Ulusal Birlik oluşturma irademizi mikromilliyetçilik (etnik ırkçılık) ve mezhepçilik tuzaklarına düşürdüğü sözde aydınların propagandaları ile körelterek uydusu olacak bir Din Devletine dönüştürme çabasından hiç vazgeçmedi, aramızdan uşak devşirmekte de hiç zorlanmıyor. Bu bağlamda, İsmet İnönü’nün “Hiçbir ülke yoktur ki, kendi içinden bizim kadar hain yetiştirebilsin.” ve Kâzım Karabekir’in “Öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor,” sözleri ibret vericidir.
Esasen on yıllardır yaşadığımız, emperyalizmin yeni Derviş Mehmetler, Laik Cumhuriyetin de yeni Kubilaylar yetiştirme mücadelesidir. Mücadeleyi hiç kuşkusuz yine Kubilaylar kazanacaktır.
Atatürkçü Düşünce Derneği; emperyalizm taşeronu Dinci Karşı Devrim ihanetine geçit vermemek için Kemalizm’in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşmak azim ve kararındadır. Menemen yiğitlerimizle birlikte Cumhuriyetimiz’in bekası, vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin birliği uğruna toprağa düşen bütün şehitlerimizi şükranla, minnetle yad ediyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Ruhları şad olsun!”