AKIN TEZEL

Kimler Geldi, Kimler Geçti

AKIN TEZEL

  • 1784

Fethiye’nin eski fotoğrafçılarından Nurullah Yaba önceki gün genç yaşta hakkın rahmetine kavuştu. Neşeli, arkadaş canlısı bir vatandaştı. Bir süre Çalıca semtinde fotoğrafhane işletmişti. Bu işte pek ilerleyemedi, dükkânı kapatıp Kayaköy’de baba ocağında ziraatçılığa başladı. Mekanı cennet olsun. Bu olay beni otuz beş yıl öncesine döndürdü. Biz üç ortak olarak Dolgu Sahasında bir eski ev tutmuş, orada Fethiye’nin ilk renkli fotoğraf laboratuarını kurmuştuk.Meslektaşları dolaşırken Fethiye’deki fotoğrafhanelerin çokluğu dikkatimi çekmişti. Şimdi o arkadaşlar bir bir gözümün önünde canlanıyor. En başta Fethiye’nin ilk fotoğrafçısı Foto Kandiye, Necati Amca’yı anlatmamak olmaz. Şimdi Atatürk Heykelinin olduğu yerde deniz kenarında bir fotoğrafhanesi vardı. Hiç unutmam, ufak bir mobiletle işine gidip gelirdi. Şişmanlığından olacak araç altında kaybolup giderdi. Biz işletmemizi kurduktan az zaman sonra Necati Amca’nın oğlu Şükrü de bir renkli fotoğraf laboratuarı açtı. Onun yanında yetişen çıraklar, Foto Hakan, Foto Süleyman, Foto Mustafa, Foto Ramos, Foto Turgay, Foto Yıldırım, bunların hepsi bugün fotoğrafhane sahibi. Ben ortaklardan ayrıldım, işe tek başına devam ettim. Ortağım Necati şu anda Foto Necati olarak işe devam ediyor. O sıralarda bazen Necati Amca bana iş getirirdi. Neden oğluna vermiyorsun diye sorduğumda “Hanginiz daha iyi iş veriyorsunuz, anlamak için” derdi. Necati Amca dükkânını kapadıktan sonra oğlunun dükkânına yerleşti, bundan on yıl kadar önce derahmetli oldu. Eskilerden Limanın karşısında hurma ağaçlarının önünde Foto Dirmil, Mustafa Gürkan vardı. Bütün turist işleri ona gelirdi. Bir oğlu İbrahim şimdiki Sivriler İş Hanının olduğu yerde tek katlı bir barakada fotoğrafçılık yapardı, öbür oğlu ise Belediye İş Hanında fotoğrafçıydı. Derken İbrahim’in, ki çoğu kimse onu Tellikavak diye çağırır, iş yeri yıkıldı. O da işi terk etti, belediyeye girdi.İbrahim eğlenceyi seven br adamdı. Birgün ön camı olmayan bir otomobil ile beni ziyaret ederek ‘hadi Akın gel gezelim’ demişti. Zor kurtulmuştum elinden. Öbür oğlan Nail ise 1990yılında işi bırakıp turizmciliğe başladı. Dükkanını ise Tahsin Kaya isimli bir gence devretti. Bundan birkaç yıl önce de genç yaşta vefat etti Mustafa Amca ise bir süre daha çalıştıktan sonra kendi kendini emekliye ayırdı. Mustafa Amca eskiden Gölhisar’ın köylerinde seyyar fotoğrafçılık yaparmış. Ondan çok sonra ben de o köylere fotoğraf çekmeye gittiğimde köylü beni ona benzetmiş. Birisi sordu “Yahu Mustafa Amca, maşallah hiç değişmemişsin, eskisi gibi gençsin” demişti. Belediye iş hanında ise iki fotoğrafçı daha vardı. Bunlardan biri Foto Osman Aybey’di. Çok sigara içerdi, ölümü de ondan oldu. Renkli resimlerin koyu olmasını ister, bana “ekselans, benim resimler tonlu olsun” diye tembih ederdi. Diğer fotoğrafçı ise köylünün fotoğrafçısı Arif’ti. O zamanlar acele iş vermek yoktu. Salı pazarına gelen köylü vesikalık fotoğraf çektirir, resimleri ertesi Salı alırdı. Arif işin kolayını bulmuş, işini teslim almaya gelen köylüye “senin resimleri güzel olsun diye İzmir’e gönderdim, gelecek hafta al” derdi. Halbuki resimler çekmecede hazır beklemekteydi. Zavallı köylü benim resimler İzmir’de yapılıyor diye sevinerek köyüne dönerdi. Arif dükkânını kardeşi Ramazan’a devredip Dalamanda dükkân açtı. Geçtiğimiz yıl onu da kapatıp Seydikemer’e taşıdı. Şimdi orada oğlu Fatih ile beraber çalışıyor. Caddede ise şimdiki Özyer iş Hanının yan tarafına düşen çukur bir dükkanda Foto Nur, Demir Kilitçi vardı. Demir Abi işi iki oğlu Ömer ve İsmet ile birlikte yürütürdü. Dükkan yıkılınca işi kapattı. Küçük oğlu İsmet rahmetli oldu. Büyük oğlan Ömer ise dericilikle uğraşıyor. Kendisini ara sıra Eski cami’de görürdüm. Birgün Demir Abi öldü dediler. Postane sırasında önde Foto Deniz, Hüseyin Özkan vardı. İşini bilen titiz bir adamdı. Zaman geldi, artık yeter dedi dükkânı kapattı. Allah uzun ömürler versin belki doksanına merdiven dayadı, hala hasır fötr şapkasını takıp aramızda dolaşıyor. Üst katta rahmetli Foto Nazif kapının önüne çıkar çok kültürlü olduğunu göstermek için Fransızca “je m’enfou” derdi. Bu sözcük ‘ben deliyim’ anlamınagelir. Bunu öğrenince şaşkınlıktan perişan olmuştu.Sırada Foto Işık, Cemal Kaymak oğlu Celal ile beraber çalıştırırdı dükkanı. Sanki bir İstanbul Efendisi gibi ağır adımlarla caddede yürürdü. İşi bıraktıktan sonra oğlu bir süre sonra o da kapattı. Celal Bey şimdi turizmcilikle uğraşıyor. Arada Verem Savaş Derneği’nin sokağında Foto Akdeniz ve Foto Mehtap, onları da unutmamak gerek. Onlar da uzun süre çalışmadılar, emekli olup işi bıraktılar. Çarşı Caddesinde ise Foto Gençlik, Ahmet vardı. Ahmet Bey de fotoğrafçılığı uzun süre devam ettirmedi. Ölüdeniz Belediyesine girip zabıta memuru olarak işe başladı. Hala aynı işi yapıyor. Daha ilerde, eski garajın karşısında Sadi Tonbul’un dükkânı hala hatırımda. Ondan da çok çırak gelip geçti, ama hiçbirisinin fotoğrafçılığı kalıcı olmadı. Kendisi de işi bıraktı Marmaris’e gidip turizmciliğe başladı. Günlükbaşı’nda ise Foto Salih’indükkanı gözümüze çarpıyor. Salih birkaç yıl sonra dükkânını şimdiki merkez Pazar yerine taşıdı. Bir gün otelde düğün filmi çekecek, beni de yanına aldı. O zaman daha sistemler yeni, kullanmayı bilmiyorum. Makinayı kurdu, ayağın üzerine oturttu, başladı dans edenleri filme almaya. Salih Bey rakıyı çok sever, baktı barda rakı var, hemen başına oturdu. Bana da “sen şu kameraya bakıver, kimse ellemesin” diye tembih etti. O sırada dans bitti. Bir de baktım sahnenin arkasında otelin tuvaleti var, kamera oraya girip çıkanları kaydediyor. Aleti durdurmayı da bilmiyorum, Salih’i çağırdım. Oralı olmadı, kamera beş dakika süreyle kim tuvalete gittiyse onları filme aldı. Salih de fotoğrafçılıkta sebat etmedi. Önce bir tekel dükkânı açtı, şimdi işi ilerletti. Birkaç şirketin sigorta acenteliğini yapıyor. Bu arada Fethiye’den başka fotoğrafçılar da gelip geçti. Çoğu bu eski ustaların yetiştirdiği gençler. Günlükbaşı’nda Foto Eda, Foto Pınar, Foto Yağmur, yine Fethiye merkezde Foto Ramazan, Foto Bayram bunların bir kısmı. Bazı gençler yeni dükkânlar açtılar. Biz eskilerden söz ettik. İsimleri burada geçmiyorsa kusura bakmasınlar. Kalanlara uzun ömürler, hayırlı işler diliyoruz, göçenlere de Allahın rahmeti üzerlerine olsun diye duacı oluyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları