AKIN TEZEL

Tuta Absoluta

AKIN TEZEL

  • 9001

Eski Romalı komutan filan değil bu, domateslere musallat olan bir zararlının bilimsel adı. Türkçesi domates güvesi olarak geçiyor. “Tuta absoluta 6-7 mm uzunluğunda mikro güvedir. Grimsi kahverengidir ve ön kanatlarında koyu noktalar bulunur. Küçük yumurtalar silindirik, beyazdan sarıya renkte ve 0,36 mm uzunluğundadır. Birinci larva aşaması krema renginde ve 0,5 mm uzunluğundadır. Larvalar büyüdükçe, sarımsı-yeşil renge döner ve başlarının arkasında siyah çizgi bulunur. Tam yetişmiş larvalar yeşilimsi pembedir. Larvalarının üçüncü aşaması 4,5 mm uzunluğunda ve dördüncü aşaması yaklaşıl 7,5mm boyundadır. Larva ipeksi kozaya pupalar ve bu da yaklaşık 8 mm boyundadır.

Yaşam döngüsü  15°C'de yaklaşık 10 hafta and 25°C'de 3 hafta sürer. Yılda 10-12 jenerasyona kadar çoğalabilir. Erginler genel olarak geceleri aktif olurlar ve gün içerisinde yaprakların arasına saklanırlar. Yaşam döngüleri boyunca, her dişi 200'den fazla yumurta bırakır. Yumurtalar yaprakların altına veya genç sürgünlerin üzerine ve olgunlaşmamış meyvelerin sepaline bırakılır. 3-5 gün sonra, genç larva yumurtadan çıkar ve bitki dokularına girmeye hazır olur. 4. larva aşamasının 11-19. günlerindeyken, yaprak veya toprağa pupa yaparlar. Pupa aşaması 6-10 gün sürer. T. absoluta kışı yumurta, pupa veya ergin  olarak geçirebilirler. Akdenizde kışı geçirme gözlemlenmemiştir. Erkekler 6-7 gün ve dişiler 10-15 gün yaşarlar. "

Kısacası bu hayvan domates bitkisinin kökü hariç her yerine yumurtalarını bırakıyor. Bu yumurtadan çıkan kurtçuklar bitkinin gövdesinde hareket edip kanallar açarak onu yiyip bitiriyor, çürütüyorlar. Bazı durumlarda hasar  yüzde yüze kadar varabiliyor.

Bu zararlıdan korunmak için klasik yöntemler uygulanıyorsa da her zaman başarılı sonuç alınamıyor. Dikim yapılacak seranın her türlü kalıntıdan arındırılması, fidelerin sağlıklı olması korunma yöntemlerinin başında geliyor. Ancak esas tehlike bitki olgunlaştıktan sonra dışarıdan gelen zararlının bitkinin üzerine yumurtalarını bırakıp burada çoğalmaya başlamasından kaynaklanıyor.

Üreticilerimizin anlattığına göre bu yaratık çok dayanıklıymış. Uçan böcekler ilaçlama yapılsa bile kolay kolay ölmezmiş. Kaldı zararlılarla mücadele için kullanılabilecek birçok kimyasal üründe zararlı kalıntı bıraktığı için yasaklanmış durumda. Yasaklanmayan ilaçların da bu böceğe karşı etkisi oldukça azmış.

Bu arada bir kısım üretici kimya mühendisi olmamdan hareketle “Akın abi, bu tutayı yok edecek ilacı bul demeye başladılar. Bu yaştan sonra mucit olacak halimiz yok ama Allah her derdin bir devasını vermiştir, ölümden gayrı diye düşünerek araştırıp, soruşturmaya başladık. Tabi ki ilk olarak ziraatçilere gittik sorduk. Adamlar ağız birliği etmişçesine sanki şeytanın ismini söylemişim gibi “Ağzından yel alsın, o lanetin adı bile yeter. Hiçbir çaresi, hiçbir ilacı yoktur” dediler.

Baktım olacak gibi değil kitaplara sarıldım, bu tuta yaratığı hakkında bilgi sahibi oldum. İlaçlara karşı dayanıklı olduğu gerçeği yanında bu hayvanın başka bir özelliği varmış. Tuta kelebeği kokuya karşı oldukça duyarlıymış. Bazı kokular onları çeker, bazı kokuları ise hiç sevmez, onlardan kaçarmış. İşte bu özelliklerinden yararlanarak onunla mücadelede farklı yöntemler geliştirilmiş.

Sevdiği kokular aracılığı ile onları tuzağa düşürüp öldürmek feromon tuzak deniyor. Mor ötesi ışık yayan bir ampulun yanına zararlıyı kokusuyla çeken feromon madde konuyor. Geceleyin uçan güve ampulun dibine yerleştirilen ilaçlı suya düşüp ölüyor.

Bir diğer yöntem ise güveyi sevmediği kokular aracılığı ile uzaklaştırmak. Seranın belirli yerlerine güvenin yaklaşmak istemeyeceği koku çıkaran kimyasallar konuyor. Dolayısıyla hayvan uçup serayı terk ediyor.

İlginçtir ki insana hoş gelen kokular tutayı tiksindiriyor. Bunlar arasında defne yaprağı, kurutulmuş nane gibi bitkiler de var. Ancak bütün serayı defne yaprağı ve kurutulmuş nane ile donatmak oldukça masraflı olacağından kimyasal koku yayıcılar bu iş için daha uygun görülüyor.

Kimyasal kokulardan ilk akla gelen naftalin. Beyaz kristaller halinde bulunan bu toz zaten güve kovucu olarak biliniyor. Toz seranın belirli yerlerine serpiliyor ve zamanla buharlaşması bekleniyor. Bu kokuyu alan güve de ortamdan uzaklaşıyor. Ancak naftalin insan ve hayvan sağlığı için de zararlı. Uzun süre serada çalışmak zorunda olan üreticiler için ciddi tehlike oluşturuyor.

Şimdilerde ise yine uçucu bir madde olan p-dichlorobenzene isimli kimyasal oldukça yaygın kullanım alanı bulunuyor. Bu kimyasal aynı zamanda oda kokularının yapımında da kullanılıyor. Çok yoğun olmamak kaydıyla insan sağlığına bir zararı olmadığı biliniyor. Haydi, p-dichlorobenzene kullanımına başlayıp bu sevimsiz yaratıkları kaçırmaya ne dersiniz.  

Yazarın Diğer Yazıları