AKIN TEZEL

TBMM Lokantası Neden Ucuz

AKIN TEZEL

  • 2315

İkide bir eleştirirler; fakir halk ay sonunu zor getirirken milletvekilleri TBMM lokantasında 50 kuruşa çorba içiyor diye. Meclisi karalamak, milletvekillerini aşağılamak genlerimize işlemiş cuntacı geleneğimizin dışa vurumu olsa gerek. Arkasından “Ah bunlar gitse de….” Diye taleplerin geleceği kuşkusuz.

Aynı eleştiri sahipleri Ankara’ya gidip TBMM’ye vardıklarında yörenin milletvekilleri tarafından yeterince ağırlanmazlarsa basarlar yaygarayı; “Ankaralara kadar gittim, adam yüzüme bile bakmadı. Demek ki bütün muhabbet seçilene kadarmış”. Sonra da eklerler “Bir de ayda 20 bin lira maaş alırlar, haram, zıkkım olsun”.

Meclis lokantası bir kamu kuruluşudur. Kar amacıyla değil, hizmet amacıyla kurulmuştur. Kira ve vergi ödemez. Burada alınan ücretler yenilen içilenin maliyetinden ibarettir. Aynı kalitede bir yemeği normal bir lokantada 50 liradan aşağı yiyemezsiniz. Şimdi bir hesap yapalım; sayın milletvekili her gün 5 kişiyi lokantada ağırlasa, meclisin açık olduğu 13  gün içinde 65 kişi eder. Toplasan sadece misafir ağırlama masrafı, çay, kahve hariç 3250 lirayı bulur. Hele bir de yazın katıldığı düğün, sünnet gibi törenlerde taktığı takı masrafını hesaplarsanız bu maaş ona yetmez bile.

Dedik ya, siyasetçilik masraflı bir meslektir, aldığın maaş protokol giderlerine bile yetmez. İşin bir de seçim yönü vardır. Seçilebilmek için masraf yapmak zorundasınız. Şu günlerde bu masrafın bir milyon lira civarında olduğu konuşuluyor. O halde ortaya şöyle bir durum çıkıyor, siyasete soyunan kişi ya çok zengin olmalı, ya da çok zengin bir insanın desteğini arkasına almalı.

Zenginlik de öyle böyle olmamalı. İnsan sadaka niyetine üç beş bin lira harcar. Ama vatan millet yararına milyon harcayacak, hem de Türkiye çapında binlerce zengin bulmak zorundasınız. Üstelik bu adam seçildikten sonra işini gücünü bırakacak, devlet işleriyle uğraşacaktır. Yani hiç uğraşmadan para kazanan bir adamı bulup siyasetin göbeğine oturtmak zorundasınız, başka yolu yok bunun.

Zengin insanın desteğini almak daha akıllıca bir yoldur, hiç olmazsa mesainiz dışında kendinizden bir şey vermezsiniz. Fakat o zamanda parasını kullandığınız adam sizden kendisi için bir şeyler isteyecektir mutlaka. Küçük yerleşim yerlerinde bu işler ahpab çavuş ilişkisi içinde yürütülür. Örneğin ben senin masraflarını üstlenirim ama şu yol inşaatı işini bana ver gibi teklifler sunulur. Talepler aşırı olmadığı sürece bunda bir sakınca da yoktur. Örneğin beş liralık bir işi sizi destekledi diye o kişiye on liraya yaptırıyorsanız o iş kokar, sıkıntı başlar. Ama aynı işi sizi destekleyen kişi de beş liraya yapmaya talipse kimsenin canı yanmadan işler yürür gider.

Seçim çevresi büyüyüp metropollere ve ülke geneline yayıldıkta destek işleri ahpab çavuş ilişkilerini aşar, artık kurumsal ve sınıfsal desteklerin zamanı gelmiştir. Örneğin bir siyasetçi iş adamalarından destek alıyorsa onların çıkarlarını kollamak için ortaya çıkar. İşçileri savunan kişi sendikalardan, köylüleri savunan kişi köylü kuruluşlarından destek alır. Aslında bu gibi ilişkiler siyasetin sağlıklı bir biçimde yürümesi için de esastır. Önemli olan bütün bu talepleri bir uzlaşı içinde toplumun tamamının çıkarını gözetecek bir şekilde bir araya toplayabilmektir.

Siyasetin desteklenmesinde ana tehlike bu desteğin ülke düşmanı kuruluşlar tarafından yapılmasındadır. Son günlerde Alman Vakıfları, Açık Toplum Enstitüsü gibi kuruluşların çalışmaları dava konusu olmaya başladı. Bu kuruluşlar insani yardım maskesi altında ülkemizi kendilerine bağlı bir sömürge haline getirmek için siyasetçilerimize el atmış durumdalar. Bir kısım siyasetçilerimiz iyi  niyetle bunların ağına düşüyor ve yabancıların hizmetine giriyor. Bazıları ise bilerek ve isteyerek düşmana hizmet etmek amacıyla bu kuruluşlardan destek alıyor. Bunların çoğu zamanı geldiğinde yakalanarak gereken cezaya çarptırılıyor. Bir kısmı ise daha sinsi yöntemlerle çalıştıklarından fark edilmiyorlar. İşte asıl savaşmamız gerekenler yabancıların güdümündeki bu siyasetçi tayfası.

Bazıları yakınıp duruyor, filanca adam falancanın adamı, şu şundan destek alıyor, bu ondan diye. Dediğimiz gibi siyasetin özünde bu yatıyor, temsil meselesi.  Kimi temsil ediyorsan ondan destek almak kadar doğal bir şey yok. Yeter ki düşmanı temsil etmeyelim.

Not: Geçtiğimiz yazımızda Ak Parti eski Muğla Milletvekili Sayın Hasan Özyer’in son günlerde siyaset dışında kaldığını söylemiştik. Hasan Bey Pazartesi günü Ak Parti Belediye Başkan Adayı Muhittin Kayabaş ile birlikte şehrimiz esnaflarını ziyaret ederek Kayabaş’a kefil olduğunu beyan etti. Bu şekilde akıllara takılma ihtimali olan bir soru da ortadan kalkmış oldu.

Yazarın Diğer Yazıları