Önümüzdeki hafta sonundan itibaren Ramazan ayı başlıyor.
Bol ağlamaklı dini sohbetler dinlemeye hazır olalım.
Yine insanların dini hassasiyetlerini paraya devşirme gayretinde olacak bol miktarda din tüccarı göreceğiz. Ağlamaklı ses tonuyla çok mühim hadiseleri ajitasyonla yoğurup, bizi etkilemeye çalışacaklar.
Elbette başarılı da oluyorlar. Bu programlar ciddi reytingler alıyor.
Ve tabi gelsin reklam gelirleri.
Acaba insanların gerçek dini eğitimine bu programlar ne kadar katkı sağlıyor ya da ne kadar zarar veriyor. Bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmış mı bilmiyorum, ama benim düşüncem katkıdan çok zarar olduğu yönündedir.
Bu programlar yüce dinimizi çok basitleştiriyor. Aslında bunların bir amaca hizmet ettiğini de düşünüyorum.
Bu amaç ise; düşünmeyen, sorgulamayan, sadece itaat eden bir nesil yaratmak.
Bu yazıyı okuyanlardan eminim bir çoğu söylediğim cümleleri anlamayacak ama “yaratmak” sözümden bir sürü eleştiri belki hakaret alacağım.
İşte tam da anlatmaya çalıştığım bu.
Buna şekil Müslümanları deniyor.
Namazda elini çok aşağıdan bağladın, yok ayakların çok bitişikti, ruküye giderken çok eğildin, vesaire vesaire.
Bir zamanlar camiye gelen ama çocukluğun verdiği heyecan ve enerji ile biraz çocukluk yapanları azarlayan, hatta vurmaya kalkan amcalar vardı. Ve maalesef bunu da ne acı ki, din için yapıyorlardı.
Allah nezdinde bu kadar saflığın affı var mıdır bilmiyorum ama bu amcalar yüzünden camileri ve hatta dini hassasiyetlerini kaybeden gençlerin hakkını kolay kolay ödeyebileceklerini zannetmiyorum.
Evet bir Ramazan daha başlıyor. Siz mendillerinizi hazırlayın, din tüccarları da alacakları villaların, arabaların, arsaların seçimini yapmakla meşgul olsunlar.
Her iki taraf da Allah’ın izni ile mübarek Ramazan Bayramına kavuşacak.
Tertemiz duygularla, sadece ve sadece Allah rızası ve kulluk vazifesi için tutacağınız oruçların şimdiden size huzur ve bereket getirmesini temenni ediyorum.
Şehr-i Ramazanınız mübarek olsun.
