Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Lisan

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 1158

Eski Ahit’te bir zamanlar dünyadaki bütün insanların tek bir dil konuştukları bir dönemden bahsedilir. Bu ortak dil tüm insanları birleştirmiş, güçlendirmiş ve işbirliğini öylesine kolaylaştırmış ki, imkansız görünen bir şeyi gerçekleştirmek için ortak bir işe kalkışmışlar: 
Babil şehrinde o kadar yüksek bir kule yapacaklardı ki, cennete bu kule yardımıyla erişmeleri mümkün olacaktı. 
Bu affedilmez büyüklük taslama girişimi karşısında Tanrı, onların üzerine gazabını göndermekte gecikmedi. Hayatlarını bağışladı ama dillerini bağışlamadı. 
Ahit’in dediğine göre, kafirlerin bu girişimini önlemek için Tanrı’nın yapması gereken tek şey, birbirbirlerini anlamalarını engellemek için dillerini farklılaştırmak idi. 
Bu efsane ne kadar doğru bilmiyorum.
Aradan binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen bir birini anlamayan toplumların oluşturduğu büyük bir dünya olduk. 
Dilbilimcilere göre, günümüzde dünyada yaklaşık 1500 farklı dil konuşuluyor. Bu da birlik ve beraberliği etkileyen en önemli faktörlerden biri bence. 
Bu problem için bir ara Birleşmiş Milletler örgütlenmesi oluşumlarının başladığı 1940’lı yıllarda yetkililer tüm diplomatların tek bir dil kullanmasını önermişlerdi.  Bu sınırlama hem görüşmeleri kolaylaştıracak, hem de küresel uyumu simgeleyecekti. Ancak kendi dilsel kimliklerinden vazgeçmek istemeyen üye ülkeler buna karşı çıktı ve bu arzu da hayata geçirilememiş oldu. 
Günümüzde Birleşmiş Milletler temsilcilerinin sadece, Çince, İngilizce, Rusça, İspanyolca veya Fransızca dillerini kullanmalarına müsaade edilmektedir. 
Ancak ortak dil oluşturma konusunda üç yüzden fazla girişim olmasına rağmen en etkilisi, Polonyalı göz doktoru L.L.Zamenhof’un 1887’deki girişimi olmuştur. “Esperanto” adıyla bilinen bu yapay dil, günümüzde 22 ülkede 100.000’den fazla kişi tarafından kullanılmaktadır.
Ancak dünya üzerinde milyonlarca insanın kusursuz bir şekilde, milyarlarca insanın da başlangıç düzeyinde konuşabildiği tek ortak dil matematiktir. 
Bu dil sayesinde Almanya’da bir bilim adamının başladığı bir çalışmayı Hindistan’daki bir bilim adamı devam ettirebilmiş ve Amerika’daki bir bilim adamı da tamamlayabilmektedir. 
Bu dil sayesinde, istediğimiz her vakit ve her yerde, çocuklarımızdan haber alabiliyor, anne babalarımıza el sallayabiliyoruz. Binlerce kilometrelik mesafeleri kolayca kat edebiliyor, Türkiye’de yaptığımız kahvaltıdan sonra, Üsküp’te öğle yemeği, Barcelona’da akşam yemeği yiyebiliyoruz. 
Yine bu dil sayesinde kendimize makinadan yardımcılar bulup, her işlerimizi onlara yaptırır hale gelebiliyoruz.
Bu dilin adı ‘Matematik’tir.
Matematik dilini iyi bilmiyor olsak bile nimetlerini inkar etmeyelim.
Matematik dilinde denklemler şiir gibidir. Şiirde ise en önemli olan belagattır. Yani kısa bir söz ile bir kitap anlatmak gibi. O zaman matematikten daha beliğ bir dil var mı?
 

Yazarın Diğer Yazıları