AVUKAT YUDUM SÖĞÜT

5 Nisan Avukatlar Günü

AVUKAT YUDUM SÖĞÜT

  • 1211

Merhabalar. Bugün affınıza sığınarak, hukuki bir bilgilendirme yazısından ziyade, ‘’Avukatlar Günü’’ ile ilgili yazmak istedim. Çünkü 5 Nisan tarihine, özel bir gün atfedilmiş olup, bu gün avukatlar günü olarak kutlanmaktadır. Fethiyemiz’de de bu günü meslektaşlarım ile birlikte kutlama şerefine nail oldum. Zira her yıl bu tarihe, ya bir duruşmam ya da bir görüşmem denk geliyordu ve törene katılamıyordum.
Öncelikle, avukatlar günü nedeni ile tüm barolarda ve temsilciliklerinde olduğu gibi, Fethiye Baro Temsilciliği’nde de çelenk sunum töreni gerçekleştirildi. 5 Nisan’da Fethiye Beşkaza Meydanı Atatürk Anıtına çelenk sunumu ile başlayan tören, Fethiye Belediye Bandosunun bizlere eşlik etmesi ile saygı duruşunda bulunmamız ve İstiklal Marşımızı söylememiz ile devam etti. Daha sonra, Fethiye Baro Temsilcimizin konuşma yapması ve toplu fotoğraf çekilmesi ile sona erdi. 
Gururluyum ama bir o kadar da hüzünlüyüm. Ölen ve öldürülen onca meslektaşımızı düşündükçe boğazıma bir yumru oturuyor.. Bu vesile ile değinmek isterim ki; ebediyete intikal etmiş tüm meslektaşlarımızın ruhları şad olsun..
Şimdi gelelim avukatlar gününün çıkış hikayesine.. Hikâye dediysem de, öyle çok ahım şahım bir hikâye beklemeyin benden. Avukatlar günü, ne ölen öldürülen meslektaşlarımızın anısını yaşatma düşüncesi ile ne de mesleki anlamda mağduriyetlerimizi önlemek için belirlenmiş bir gün. Çünkü tüm bunları dillendirmediğimiz sürece, yok sayılabiliyorlar..
 Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra ilk defa en geniş katılımı ile birlikte 3 Ocak 1934 tarihinde İzmir'de gerçekleştirilen Türkiye Avukatlar Birliği toplantısında, 5 Nisan tarihi ‘’Avukatlar Günü’’ olarak ilan edildi. Evet bu kadar.. Tıpkı toplumdaki yerimiz gibi, sade ve ihtiyaç anında yanınızda. Oysaki hep dediğim bir şey vardır. Bir avukata sorun çıktığında değil, sorun çıkmadan önce danışırsanız, o işte sorun çıkmamış olur. Hem böylece ne işiniz aksar ne de danışmanız dışında ekstra para kaybınız olur. 
Bizler yeri geldiğinde Allah düşürmesin denilen, yeri geldiğinde sana güveniyoruz bir sen halledebilirsin bu işi denilen bir meslek grubuyuz. Ama unutmayın ki, bir gün herkes avukatlara ihtiyaç duyacak. Benim avukat ile işim olmaz diyen kim varsa, meslek hayatım boyunca, bunun tam tersini bana gösterdi. O neden ile, başta yasal haklarınızı öğrenmek, kendi aranızda yaptığınız işlemlerin gerek şekil şartları gerekse içeriği ile ilgili hataya düşmemek için bir avukata gidin ve danışın. Hukuki işlemlerinizi eşten dosttan yardım alarak değil, işinin ehli bir kişiye yani avukata yaptırın.
Avukat, eski çağlardan beri var olan ve olmaya da devam edecek yegâne meslek gruplarından biri. Çünkü toplumun bizlere ihtiyacı var. Avukat kelimesi dilimize Fransızca yahut İtalyancadan (avvocato) geçmiştir. Kelimenin asıl kökeni Latincedir (advocatus). Latincede advocare fiili ‘’yardıma çağırmak’’ anlamına gelir. Eski Roma medeniyetinde avukatlık mesleğini üzerine almış bulunan hatip kişilere Advocatus (üstün, ayrıcalıklı ve güzel konuşan) ismi verilmiştir.  
Yargının üç sacayağından biri olan avukatlar günümüzde savunma makamı olarak geçmektedirler. Avukatlar, bireylerin birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerinde ortaya çıkan anlaşmazlıklarda hukuki bilgisine başvurulan ve bireyleri ilgili yerlerde temsil eden ve haklarını savunan kişilerdir. 
Dışarıdan görüldüğü şekli ile, avukatlar duruşmalara girerken üzerlerine cübbe adı verilen bir kıyafet giyen ve sürekli etrafları kalabalık olan ve bu kalabalığa bir şeyler anlatan ve doğal olarak çok konuşan havalı tiplerdir. 
Havalı olup olmama hususunda bir şey diyemem ama duruşmalara girerken üzerimize giydiğimiz cübbenin bir ağırlığı olduğu doğrudur. Bu cübbenin renklerini bilmeyenimiz yoktur. Peki avukatlık cübbesinde kullanılan renklerin ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Cübbenin yeşil kısmı hukuk davalarını, kırmızı kısmı ceza davalarını, siyah kısmı yasaların otoritesini, sarı kısmı ise adalete hizmet eden mesleğin ağırlığını temsil etmektedir. Avukatlık bir kamu hizmeti olduğu için cübbemizin cepleri ve bağımsız bir meslek olduğu için ise cübbemizin düğmeleri yoktur. Yani cübbemiz kimse önünde iliklenemez. Mukaddestir.
Avukatlık cübbemizi giydikten sonra ise, ‘’Avukatlık Yemini’’mizi yapıyoruz. Yeminizin tam metni şu şekilde; ‘’HUKUKA, AHLAKA, MESLEĞİN ONURUNA VE KURALLARINA UYGUN DAVRANACAĞIMA NAMUSUM VE VİCDANIM ÜZERİNE ANT İÇERİM.’’ 
Bizler yani avukatlar her gün her an Müvekkillerimizin işleri için koştururken, bazen kendimizden önce Müvekkillerimizi düşünürken, mesleki anlamda itibarsızlaştırılmaya çalışılmamız çok üzücü. Tüm bunların yanı sıra, mesleğimizin içinde de öyle çok soru ve sorun var ki.. Bazen her şey beyhude bir çaba gibi geliyor insana. Lakin besbelli ki, biz avukatlar bu mesleği seviyoruz. Zira avukatlık, sevmeden yapılabilecek bir meslek değil. Bizler ettiğimiz yeminimizin zamanaşımının olmadığını bilerek, cübbemizin bizlere verdiği o vakur duruşla işimizi layıkıyla yapmaya çalışıyoruz.
Ez cümle, vicdanımızla hareket edip, adalet duygumuzla yaklaştığımız, layıkıyla mesleğimizi ifa edebildiğimiz daha nice mesleki günlerimiz olması dileğimle.. Başta en kıymetli meslektaşım kardeşim Avukat Oytun Söğüt olmak üzere, tüm meslektaşlarımın avukatlar gününü kutlarım.. Yılmadan, yorulmadan, Hakla, Hukukla, Adaletle nice 5 Nisanlara..
Hepimiz için Hakkın yerini bulduğu günler dilerim. Günümüz güzel geçsin..
Bu Haftanın Sözü : ‘’-Korkaklık şu soruyu sorar; Güvenli mi? -Menfaatçilik şu soruyu sorar; Faydalı mı? -Kibir şu soruyu sorar; Popüler mi? -Ama vicdan şu soruyu sorar; Adaletli mi?’’ Martin Luther King
e-mail     : [email protected]


 

Yazarın Diğer Yazıları