Afi Can

Linç ve Hakaretin Kıyasıya Kutsanması

Afi Can

  • 972

Günümüzde sosyal medya, faydalı özelliklerinin yanı sıra, lince eğilimli kişilere bilgisayar
başından hoşlanmadıkları kişiyi linç edebilme imkanını da sunuyor! Yorulmadan, elini kana
bulamadan, sorumluluk duymadan…
İlk başlarda, eksik olan demokratik ortamı tamamlayan, herkesin her konuda söz hakkı elde
edebilmesini sağlayan internet, toplumda kabul görmeyen eleştiri kültürünün gelişmesine de
katkı sağlıyorken, bir anda ipin ucu kaçtı ve eleştiri ile lincin arasındaki o ince çizgi aşılıverdi.
Bir yandan kendine güvensiz, huzursuz, öfkesini nereye boşaltacağını bilmeyen kimselerin
gerçek hayatta muhatabının yüzüne söyleyemeyeceği şeyleri klavyenin arkasına gizlenerek
söylemelerine fırsat verdi, bir yandan da devletin kurumlarına güveni kalmayanların adalet
aradıkları bir platforma dönüştü.
En fazla lince uğrayanlar ise ünlüler. Hayatında hiç kitap okumamış birinin bir yazarı linç
etmesi, birinin, gerçek hayatta yanına bile yaklaşamayacağını düşündüğü bir sanatçıyı
aşağılaması, hakaret etmesi, linç etmesi çok kolay artık. Bu linçlerin etkisi bazen sanal alemi
aşıyor, gerçek hayata da yansıyabiliyor. Lince uğrayan müzisyense konserler iptal
edilebiliyor, öğretmense işten çıkarılıyor, oyuncuysa oyunu yasaklanıyor ya da oynadığı
dizideki rolüne son verilebiliyor. Bazen de sosyal medya linci gerçek lince dönüşüyor.
Barboros Şansal’ın uçaktan inerken, hem de havaalanı çalışanları tarafından linç edilmeye
çalışılması gibi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde kendisini hiç tanımayan birisi
tarafından başlatılan linç girişimi gibi yine çok değerli bilim insanı Türkan Saylan'ın linç
edilme girişimi gibi.. Müzisyen Melek Mosso gibi… Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Bu zihniyet toplumda kök salmayı başarırsa eğer çok daha üzücü günler bizleri bekliyor
demektir.
Kıyıcılığın ve kutuplaştırıcılığın kıyasıya kutsandığı böylesine melun bir dönemde,
'vicdansızlık' ellerden düşürülmeyen bir kılıca evrilmiş, insaniyete dair erdem ve faziletler
kıvançla berhava edilmiştir. İnsanlık namına ne kadar üzücü bir durum.
Linç etmenin vicdansızlık ve ahlaksızlık olduğunu kabul etmekte zorlanan zihinlerde ise bu
durumun inanç sıçraması ile desteklendiğini görüyoruz. Çünkü inanmak itaat etmeyi
gerektirir argumanına sığınmış zavallı kimselerin tercih ettiği akıl ve vicdandan yoksun
yaklaşım biçimi budur.
" Onu bize verin."
"Yakın, hepsini,yakın."
"Öldürün onu,öldürün."
Diye bağıran insanlar aslında ne istediklerini pekala biliyorlar. Kelimenin en hafif tabiri ile
içlerinde biriktirdikleri İrini masum ya da değil bilmediği bir kişiye kanalize ediyorlar. Allah
kimseyi bu vicdansızların önünde savunmasız bi çare bırakmasın. Bir Aziz Nesin, bir Hrant
Dink,Sezen Aksu, kolay yetişmiyor.
Toplumların yönetimi ve idaresi konusu çağımızın gerektirdiği şekilde yeniden ele almalıyız.
Güvenin kalmadığı siyaset kurumuna ihtiyaç duyup duymadığını yeniden değerlendirmeliyiz.
Hiç bir vasıfları ya da belirgin faydaları olmayan kimselerin rahatlıkla yapabileceği bu
meslek grubunu belki de yeniden yapılandırmalıyız.
Çünkü siyasetçilerin kendilerini kutsayıp, değerli insanları halkın önüne atması hazımı kolay
bir mesele değildir. Mutlak suretle, kuvvetli biçimde karşı durulması gereken bir şeydir.
Siyasetçiler birçok bakımdan halktan daha değersiz kimselerden oluşur.Kutsal olan halk ve
onu ayakta tutan unsurlardır. Halk siyasetçilerin ikballeri için kendini feda etmek zorunda
değildir. Artık siyasilerin kendi usulsüzlüklerine kalkan olan dokunulmazlıkları kalkmalı ve
dokunulmazlık bilim insanlarına, sanatçılara, emekçilere ve düşünürlere verilmelidir.
Bu değerli kimseler, canı sıkılan siyasilerin sövüp sayabileceği, hedef gösterebileceği
kimseler olmaktan çıkartılmalıdır. Siyasiler ve sermayedarlar kendilerini halkın efendisi gibi
hissetmekten vazgeçmeleri toplumların sağlıklı ilerleyebilmesi için mühimdir Ülkemin aydınlık
yarınlara umutla sarılabilmesinin tek yolu halkın kendi değerinin farkına varmasından
geçiyor.Artık bunu anlamalıyız.
Halka ve onun değerli evlatlarına kıymetsiz ve değersiz davranan kim ya da kimler varsa
gereken cevabı halkın derhal ve net biçimde vermesi önemlidir. Modern toplumlarda bu ilke
olarak benimsenmelidir.
İktidarlara demokratik yollarla karşı çıkmanın bedeli siyasiler tarafından hedef gösterilmek
olmamalı…
Linç kültürünün toplumlarda yaygınlık göstermeye başlaması toplumsal cinnete işaret eder
ve sonuçları tarih boyunca yıkıcı olmuştur.
Artık kendimize çeki düzen vermeli ve insani değerlerimize yeniden dönmeliyiz. Sözlerimi
bitirirken Malcolm X den bir alıntı yapmak istiyorum.
"Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok
sevmenizi sağlar."
Hepinizi sevdiği belirterek sözlerimi bitiriyorum. Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın, demokrasi ile
kalın sevgili okuyucularım. Bol kazançlı, keyifli haftalar dilerim

Yazarın Diğer Yazıları