Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ !?

  • 1490

Her yıl olduğu gibi, değerli eğitimci kardeşim KOCABAŞ’ın bu yıl da “17 Nisan 1940, KÖY ENSTİTÜLERİNİN Kuruluşunun 79. Yıldönümü” yazısını, 12 Nisan günü Devrim Gazetemizde okudum. Gene uzun, gene bol örnekli ve akıcı dilli yazısında, bu unutulmaz okulların, bu eşsiz eğitim yuvalarının unutulmaz kurucuları İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Âli Yücel’den övgüyle bahsetmiş…

Daha önce Kemal Kocabaş kardeşimle telefonda defalarca konuşmuş, bu Köy Enstitüleri konusunu her fırsatta ben de yazılarımda sıkça gündeme getireceğim sözünü vermiş, bu sözümü de ziyadesiyle tutmuştum!.. Çünkü ben de bir eğitimciyim, Isparta-Gönen’de Köy Enstitüsü’nden kalma okuldan mezun olmuştum!.. Kemal’in ağabeyi Prof. Dr. Ali Kocabaş da benim devrem ve aynı okuldan arkadaşımdır!.. Kayıtsız kalmamız mümkün mü?

Kemal Kocabaş, 2001 yılında kurulmuş olan “Türkiye Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Genel Başkanı” olan bir kardeşimizdir… Yıl boyu çeşitli etkinliklerle bu eğitim yuvalarını sürekli gündemde tutmak, eğitim camiasının dikkatini bu tür eğitimlere yönlendirmek için hiç durmadan çalışır, kitap ve broşürler hazırlar, yarışmalar ve toplantılar düzenler!..

Zaman zaman oturup da düşünürüm, kendi kendime hep derim ki; “Yahu bu Köy Enstitüleri’nin kadrini-kıymetini bizMuğlalılardan başka bilen yok mu acaba? Bizden önce Nebiköy’den bir Feyzullah Ertuğrul büyüğümüz, Şeref Köyü’nden Bahattin Uyar ve Muammer Özler, Kavaklıdere’den Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Bozüyük’ten de benvarım!.. İyi de, başkaları niye bu işin üzerine bizler kadar gitmiyor  kardeşim!?” diye hayıflanır dururum!..

Feyzullah Ertuğrul da ünlü bir eğitimci, 1968 Türkiye “Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanı” idi… Bizim amcaoğlu Yeminli Mali Müşavir Ali IRGAT’ın da öz dayısıdır!.. Feyzullah amca, bütün yeğenleri ve kuzenlerini Ankara’da okutan, anıt bir eğitimcidir!.. Yazdığı bütün kitaplarını imzalayarak bana da gönderdi, hakkını hiç ödeyebileceğimi sanmıyorum!..

Köy Enstitüleri, özellikle köy çocuklarına verdiği o inanılmaz ve üretime dönük eğitimleriyle, 14 sene gibi kısa sürede ülkemizin  kaderini değiştirmişti!.. Modern tarım, arıcılık, inekçilik, besicilik, ipekböcekçiliği, meyvecilik, zeytincilik, marangozluk, demircilik, bakırcılık ve kurak arazilerin sulanmasında gösterdikleri üstün başarıyla, herkese parmak ısırtmışlardı!.. Elleri nasırlı köy çocukları kemanla, piyanoyla Mozart, Beythowen, Çaykoski eserlerini çalıyorlar, dünya klasikleri olan tüm romanları okuyorlar, sahnede Hamlet’i, Romeo-Jülyet’i oynuyorlardı, daha ne olsundu ki!?

Köylünün uyanmasını, ülkenin zenginleşmesini istemeyen iç ve dış mihraklar, asılsız iftiralar atarak, 1954 yılında bu güzelim okulları tamamen kapattırdılar, kaybeden de Türkiye oldu!.. Bu eğitim modelimizi Çin, Hindistan, Rusya ve bazı Türk Cumhuriyetleri ülkelerinde uyguladılar ve bizden çok ilerlediler, biz hâlâ yerimizde patinaj yapıyoruz!.. Bunca iktidarlar bunu nasıl görmüyorlar, neden bu eğitim sistemini modernize edip de, yeniden uygulamaya koymuyorlar; akıl – mantık alacak gibi değil doğrusu!..

Geçenlerde bizim Ali IRGAT’ın bürosuna gittiğimde, duvarında Feyzullah Ertuğrul’un öğrenciyken yazdığı “ANAM” şiirini okudum… Şiirindeki mısraları arasında biraz Nazım Hikmet, biraz Oktay Rifat, biraz da Orhan Veli dili vardı sanki!.. O kadar güzel yazmıştı ki; ileride size o şiirin tamamını yazacağım, söz!..

Bütün bu olan bitenlere bakınca, kendimizi kurtaracak eğitim sistemini bile uygulamadığımızı görünce, insanın aklına Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin?” şiirindeki gibi sorası geliyor:

“Bu vatan, toprağın kara bağrında/ Sıradağlar gibi duranlarındır!/ Bir tarih boyunca onun uğrunda/ Kendini tarihe verenlerindir!..// İleri atılıp, sellercesine/ Alnından vurulup, tam ERcesine/ Bir gül bahçesine girercesine/ Şu kara toprağa girenlerindir!..”   Sakin KOŞAR…

Yazarın Diğer Yazıları